31 Mart 2013 Pazar

MUSNED-İ EBU HANİFE
ıÜüIman ve Islam
1- Ömer Ibni ef-Hattâb'in söyle dedigi rivayet edildi:
Allah'in Resulü buyurdu ki:
«— Ameller niyetlerle ölçülür. Ve herkes niyetine göre [isinin) kar­siligini alir. Bu nedenle, Hicreti Aüah ve Resulüne olan kisinin- muhacir­ligi Allah'a ve Resülünedif, ulasacagi dünya (nimetine) veya niikâhiiyacagi kadin için hicret eden kimsenin de hicreti onlardan birinedir.»
1- (...) Yahya bin Yamür'ün söyle dedigi rivayet edildi: «— Bir arkadasimla beraber Resuiüliah «s.a.»in seyrindeyken ansizin Abdullah ibn Ömer'i gördük. Arkadasima dönerek:
«— Ne dersin, O'na gidip kaderden soralim mi?» dedim. O da: «Evet» karsiligini verdi.
Ben: «— O halde birak ben sorayim, çünkü ben onu senden daha çok tanirim,» dedim.
Böylece yamna yaklastik, sordum :
«— Ey Ebu Abdurrahmân, bizler bu yerlere sik sik gelir gideriz ve «Kader diye bir sey yoktur» diyen birtakim insanlarin bulundugu yerlere çok kez variriz. Böylelerine nasil bir cevap verelim?»
Ibnî Ömer:
•—Benden taraf onlara de ki, ben kendilerinden uzagim. Eger bana ar^ka olacak yardimcilar bulsaydim, onlarla savasirdim» I'bni Ömer, Hz. Pey­gamberden, su olayi bize anlatmaga basladi:
*— Birgün biz, iblf gurup sahabe, Peygamber (s.a.) in yanindayd/t;. O sirada, yakisikli, beyaz tenli, saçlari omuzlarina kadar inmis, güzel ko­kulu, üzerinde beyaz bir elbise olan bir genç çika geldi ve Peygamber (s.a.) . e «Selam <sana ey Allah'in Resulü» dedi. Sonra yaninda bulunanlara dö­nerek «Selâm sizlere» diye selâm verdi. Peygamber (s.a.) ile birlikte biz­ler de selam aldik.
- Genç, Hz. Peygambere : .
«— Ey Allah'in Resulü yaklasabilir miyim?» diye sorunca, Peygam­ber (s.a.) :
«— Yaklas cevabini verdi. Genç bir veya üki adim yaklasip oturdu. Sonra:
Peygamber (s.a.)'e tâzîmen tekrar kalkip,
«— Yaklasabilir miyimi ey Allah'in Resulü,» diye sordu.
Peygamber (s.a.) ona:
«— Yaklas,» deyince akadar yaklasti ki diz kapaklarini onun diz ka­paklarina dayadi ve :
«— Bana imandan haber ver,» dedi. Peygamber (s.a.):
«— Iman, Allah'a, meleklerine, kitaplarina, peygamberlerine, Allah'a kavusmaya, âhiret gününe, hayir ile serrin Allah'in takdir* ile olduguna inanmaktir,» diye cevap verdi.
Genç:
«— Dogru söylüyorsun,» dedi.
[Abdullah Ibn Ömer) diyor kî, «Biz, adamin Peygamber, (s.a.)'e sanki biliyormus gibi «Dogru söylüyorsu'n.» demesine hayret ettik.
Adam devamla:
«— Bana, Islâmin farzlari nelerdir, onlari söyle» dedi.
Peygamber (s.a.):
«—. Namaz kilmak, zekât vermek, yol 'bakimindan gücü yetmesi halin­de hac etmek, ramazan ayinda oruç tutmak, ve bir de boy atbdesti almaik-tarc ibarettir,» karsiligini verdi.
Genç adam :
«— Dogru söylüyorsun,» dedi.
(Ibn i Ömer) diyor ki:
«Biz bu gencin, «dogru söylüyorsun,' 'demesine 'hayret etti'k.»
Adam devam etti:
«— Bana ihsan nedir haber ver.»
Hz. Peygamber:
*— Ihsan, Allah'i görür gibi Allah için is yapmandir (Ibadet etmen­dir). Çünkü sen O'nu görrnesen de o seni görür,» buyurdu.
Adam:
«— O halde, bu sekilde yaparsam ben islerimde ihsan ediciyim (öy-le mi?) diye sorunca, Peygamber (s.a.):
«— Evet» buyurdular.
Adam:
«—Dogru söylüyorsun, dedi ve devam etti: Bana Saat'ten (kiyame­tin zamanindan) haber ver?»
Hz. Peygamber söyle cevap verdi:
«— Bu konuda, kendisine sorulan kimse, sorandan daha bilgili degil­dir. Ancak, onun belirtileri vardir.» Peygamber (s.a.) buna deül olarak su mealdeki âyeti okudu:
«Muhakkak kî, o saatin (kiyametin) Ilmî Allah teâl'anin nezdindedir. Yagmuru (diledigi zaman ve mekânda) O yagdirir. Rahimlerde ne var (di­si mi, erkek mi) O bilir. Kisi yarin (hayir veya ser, ne îsliyecegini) ne ka­zanacagini bilmez. Ve hiç bir kimse (zamanini bilmedigi gibi) nerede öle­cegini de bilmez, süphesiz Ailah-ü azîmüssân âlimdir, habîrdir. (Herseyin iç yüzünü ve dis yüzünü bilir.» [2]
*— Dogru söylüyorsun,» dedi ve gözümüzün önünde çikip gitti.
Peygamber (s.a.) bize :
«—O'nu bana çagirin?» diye emredince, biz de kalktik, arkasindan çiktik, fakat hangi yöne gittigini bilemedik ve hiçbir* sey de göremedik. Geri dönüp, Peygamber'e (s.a.) durumu anlattik. Hz. Peygamber de: «Bu, Genç adam. Cebrail aieyhfeselâmdir, sizlere {flitinizin genel esaslarini ögretmek üzere geldi. Allah’a yemin ederim ki, o bana kimin kiliginda geldiyse muhakkak tanidim. Yalniz bu sefer ki kiliginda taniyamadim.” buyurdular.
2- Abdullah b. Mesud’un söyle dedigi rivayet olundu:
«—Cibril aleyhisselam, genç bir adam kiliginda Hz. Peygamber’e geldi. Ashabdan hiçbiri onu tanimadi. Üzerinde beyaz bir elbise vardi.
«—Selam sana ey Allah’in elçisi» dedi.
Peygamber (s.a.) de onun selamini aldi. Genç tekrar konustu:
«—Ey Allah’in elçisi, dedi. Yaklasabilir miyim?»
Peygamber (s.a.):
«—Yaklas.» buyurdu.
Genç yaklasarak, Hz. Peygamber’in ta yanina gelip, diz kapaklarini (O’nun diz kapaklarina dayadi). Ellerini Rasulullah’in dizlerine koydu ve sordu:
«—Ey Allah’in elçisi, iman nedir?»
Hz. Peygamber cevap verdi:
«—Iman, Allah’a, meleklerine, kitaplarina, peygamberlerine, hayir ile ser (her seyin) Allah’in takdiri ile olduguna inanmadan ibarettir.»
Genç:
«—Dogru söylüyorsun», dedi.
Onun «dogru söylüyorsun» demesine hayret ettik, sanki bunlari biliyormus gibiydi.
Genç yine Peygamber (s.a.)’e:
«—Ey Allah’in Rasulü, Islam’in temelleri nelerdir?» diye sordu.
Hz. Peygamber buna su cevabi verdi:
«—Namaz kilmak, zekat vermek, ramazan ayinda oruç tutmak ve cünüplükten temizlenmektir.»
Genç:
«—Dogru söylüyorsun», dedi.
Bunlari sanki bilmiyormus gibi Hz. Peygamberi tasdik etmesine hayret ettik. Bundan sonra genç:
«—Ihsan nedir?» diye sordu.
Peygamber (s.a.):
«—Allah’i görür gibi kendisi için amel etmendir. Çünkü, sen onu görmesen de O seni görür.» buyurdu.
«—Kiyamet saati ne zamandir?» diye sordu.
Peygamber (s.a.):
«—Bu konuda, kendisine sorulan kimse, sorandan daha bilgili degildir.» cevabini verdi ve genç kalkip gitti.
Hz. Peygamber, «onu bana getirin» deyince, aradik, fakat hiçbir sey göremedik ve gelip Hz. Peygamber’e durumu bildirdik. O zaman bize:
«—O Cebrail’dir, dininizin esaslarini ögretmek üzere size geldi.» buyurdu.
3- Atâ, Peygamber (s.a.)'in ashabindan bazi kimselerin kendisine söyle dediklerini rivayet etti:
Abdullah bin Revâhe'nin davar güden bir kadin çobani vardi. Abdul­lah, «Bu davarlarin içerisinde bir koyuna özellikle iyi bakmasini çobana söylemisti. Çobanda geregince Ilgilenmis, koyun iyice etlenmis ve yag­lanmisti. Bir gün Çoban diger koyunlarla, mesgul oldugu sirada, kurt ge­lerek, gizliden koyunu kapip öldürmüstü. Daha sonra Abdullah geldi. Ko­yunun yok oldugunu gördü. Çoban O'na olanlari anlattt. Bunun üzerine ço­bani tokatladi. Fakat yaptigina,pisman oldu. Bunu Peygamber (a.s.)'e anlat­ti. Hz. Peygamber, bunun bu davranisini çok agir buldu.»
Ve Ona:
«— Inanan bir kadinin yüzüne vurdun,» diye çikisti. Abdullah:
«— O, Allah'i tanimaz bir zencidir,» diye cevap verdi. Bunun üze­rine Hz. Peygamber, kadini getirtti. Ve ona:
«— Allah nerededir?» diye sorunca, kadin: «— Göktedir,» dedi. «— Ben kimim?»
«— Allah'in elçisi,» diye cevap verince,
«— Iste kadin mü'rmnedir, derhal azad et,» emrini verdi. Abdullah da ona hürriyetini verdi.
4- Ibn-i Büreyde'nm babasi söyle rivayet etti:
Biz birgün) Hz. Peygamber'in yaninda oturuyorduk. Arkadaslarina
«— Kalkiniz, beraberce komsumuz hasta yahudiyî sormaga gidelim.» buyurdular.
Peygamber (s.a.), hastanin yanma vardiginda, onu can- çekismekte bul­du ve hatirini sorduktan sonra:
«— Allah'in birligine, benim de O'nun elçisi olduguma sahadet eder mi'sin?» dedi.
Bunun üzerine hasta dönüp babasina bakti, babasi susuyordu.
Hz. Peygamber tekrar sordu:
«— Allah'in birligine, benimde O'nun elçisi olduguma sahadet eder misin?»
Hasta yine babasina bakti, babasi ogluna:
«— Sehadet et,» diye izin verince.
Genç:
«— Allah'dan baska hiçbir ilâh olmadigina Muhammed'in O'nun Resu­lü olduguna sahadet ederim,» deyince,
Peygamber (s.a. söyle dua etti:
*— Harnd O Allah'a ki, bir canliyi Atesten kurtarmasina sebep ol­dum.»
Diger bir rivayette söyle dendi:
Hz. Peygamber birgün arkadaslarina:
«— Kalkiniz, beraberce komsumuz yahudiyl sormaga gideHm,» bu­yurdu.
Gittiklerinde, Peygamber ts.a.), onu can çekismede buldu.
Ona: «Aliah'dan baska hiçbir ilâh olmadigina sahedet eder misin» diye sordu.
Hasta:
«— Evet,» dedi,
Hz. Peygamber:
«— Benim Allah'in Resulü, olduguma sahadet eder misin?» deyince hasta babasina bakti. Hz, Peygamber tekrar ayni soruyu sordu. Râvl, olayi bundan sonra yukaridaki hadiste geçtigi giibi anlatti ve sonunda, Hz Pey­gamber söyle dua etti:
*— Hamd O Allah'a iki, bir canliyi atesten 'kurtarmasina sebep oldum.»
5- Ebû Hureyre [r.a.Viin söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber (s.a.), buyurdu ki:
«insan soyundan) Her dogan, (Islâm) yaratilisi üzerine dogar. Sonra, anasi ve babasi onu yahudi veya nasranî yaparlar.»
Hz. Peygambere soruldu:
«— Ya Resûlâllah, çocukken ölenler ne olacak?»
Peygamber (s.a.) buna:
«— Hayatta kalsaydilar neler yapmis olacaklardi, tamlari Allah hakkiyle bilir.»
6- CabrrUrr söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamiber (s.a.) buyurdu, ki:
«— insanlar Allah'dan baska ilah olmadigina sa'hactet edinceye kadar kendileriyle dövüsmekle emrolundum. Bunu dedikleri zaman, kan ve mal­larini benden korurlar. Ancak bu sözün hakki müstesnadir. Ve on'larin giz-ledi'kleri seye dair olan hesaplari Allah'a aittir.
7- Ebû Zübeyr'in söyle dedigi rivayet edildi. Cabiribin Abdiliah:
«— Sizin sirk saydiginiz günahlar hangileridir?» diye sordum. Cevap verdi:
«Ebû Saîd dedi 'ki: Peygamber (s.aj'e sordum: Ey Allah'in Resulü de­dim. Bu ümmette iküfre varan bir günaih varmidir?»
Cevap verdi:
«— Allah'a ortak kosmanin disinda, (küfre varan bir günah) yok­tur.»
8- Tavûs'un söyle dedigi rivayet edildi:
Bir adam Ibn Ömer'e gelerek sordu:
«— Ey Ebû Abdurrahman ne dersiniz, kistlerimizi kiranlar, duvarlari­mizi delenler, mallarimiza tecavüz edenler, yaptiklari bu islerle kâfir oldu­lar mi?
Ibn Ömer, «Hayir» diye cevap verince, adam tekrar sordu: «— Degersiz görüslerle, fasit te'viilerile kanimizin helâl olduguna ina­nip, kanimizi dökenler hakkinda ne dersinriz, kâfir oldular mi?»
Ibn Ömer cevabinda söyle dedi:
«— Allah'a herhangi bir sey ortak kosmadiklari müddetçe, hayir.»
Tavus dedi ki, bu sirada ben Ibn Ömer'in parmagini salladigini gör­düm, söyle diyordu:
«Muhammed (s.a.)'i sünneti budur.»
Bu hadîs (distan mevkuf görünürse de) diger bir topluluk tarafindan dogrudan Peygamber (s.a.)'den rivayet edilmistir.
9.-Abdullah fen Haibî'b'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber (s.aj'in arkadasi Ebû-d-Derdâ anlatirken- isttiim. Dedi ki-: B'irgün, Hz. Peygamber ibemi 'bineginin ardina alimis gidiyordu'k. iB'ir ara bana:
«— Ey Ebû-d-Derdâ, Allah'dan baska Allah olmadigina, benim de Al­lah'in Resulü olduguma sahadet eden cennete girmege hak kazanir.» diye buyurunca, ben:
«— Zina etse, çalsa da mi? dedim. Buna Peygamber (s.a.) bir müddet cevap vermeden yoluma devam etti ve sonra:
«— Allah "dan baska Allah olmadigina, benim de Allah'in Resûiü ol­duguma sahadet eden, cennete girmege hak kazanir,» buyurdu.
Ben:
«— Zina etse ve çalsa da mi?» diye sordum. Bir müddet benimle ko­nusmadan yola devam etti, ve barca:
«— AHah'dan baska Allah olmadigina, benim de Allah'in Res&I'ü ol­duguma sehadet eden cennete girmege hak kazanir,» buyurdu. Ben tekrar ettim: «— Zina etse çalsa da mi?»
«— Zina etse ve çalsa da, buyurdu, ve Bbü d-Derdâ'nin inat ve Isra­rina ragmen,» diye ilâve etti.
Râvî, Abdullah dedi ki:
«— Ebû-d-Derdâ bunu söylerken, sahadet parmagiyla burnunun ucunu gösterdigini hâlâ görür gabiyim.»
10.-Ebû Müslim el-Hevlânî'nin söyle dedigi rivayet olundu.
Muaz [Ibn Cebel) Himis'ta konakladigi zaman genç bir adam gelerek sordu :
«— Yakinlarinin hallerini soran, herkese karsi iyi olan-, dogru söyliyen, emaneti koruyan, yemesinde, içmesinde, namusunu ^korumada temiz ve arik olarak yasayan, gücü oraninda iyi isler yapmakta olan, ancak bü-tür bunlarin yanisira Allah'in birligi ve -sifatlari ve onun elçisi hakkinda kuskusu bulunan bir kimsenin durumuna ne dersin?
Muaz: ,
«— Bu cusfcu, onun yaptigi bütün bu isleri netices'iz birakir,» diye ce­vap verdi.
Soru sahibi yine sordu :
«— Bir jnsan .ki, her çesit günahi isler, kan döker, namuslara ve hal­kin mallanma tecavüz eder. Bununla beraber Allah'dan baska Allah olma­digina, Miiharnmed'in O'nun Icudu ve elçisi olduguna, kusku ve gösteristen uzak olarak inanir. Böylesi hakkinda ne dersin?»
Muaz su cevabi verdi:
«— {'Imanindan ötürü {'kurtulacagini) umarim ve (bu 'azginliklarindan dolayi da ateste yanacagindan 'korkarim.» Bunun üzerine «onu sahibi :
«—Allah'a yemin ederim ki, yapulan bütün iyi isleri silip süpüren o kusku ise, gösteristen ve kuskudan uzak olan bu imana, bütün bu yasak­lara uymamak zarar vermez,» dedi ve oradan ayrildi.
Muaz arkasindan söyle konustu:
«— Sünneti (Allah ve Resulünün yolunu) bu gençten daha iyi bilenin bulunacagini sanmam,»
11-Huzeyfenin söyle dedigi rivayet edildi:
Elbise eskidiginde nasil rengini atar yok olursa, Islâmda silinip gide­cek. Geride ihtiyar adamin- veya ihtiyar bir kadinin, «Bundan önce, Allah1-dan baska Allah yoktur» diyen bir takim insanlar vardi. Seklindeki konus­malari kalacak. Fakat kendileri de «Allah'dan ba-ska Allah yoktur,» demi-yecekJer.
(Huzeyfe'nin bu sözlerini duyan) Sila bin Züfer dedi* ki:
«— Ey Abdullah. Oruç tutmadiklari, namaz kilmadiklari, hac yapma­diklari, zekât vermedikleri* haide, yalnizca, «Alla'h'dan baska Mân yoktur» demeleri onlarin- isine yarayacak?»
Cevap verdi:
«— Bununla onlar, atesten kurtulacaklar,» dedi ve ikinci bir sefer se­sini yükselterek, «ey Sila, bununla onlar atesten kurtulacaklar,» diye ko­nustu.
12-Yezîd'in söyle dedigi» rivayet olundu :
Bir zamanlar ben de Haricîlerim inançlarini benimsiyordum. Birgün, Peygamber (s.a.)'in ashabindan birine sordugumda, Nebi {s.aj'in dedik­leri', benimkinin tam tersi oldugunu açiklayinca; ona, «Allah, beni sayeniz­de kurtardi» dedim.
13-Ebû Hanife (r.a.î'a söyle dedi:
Biz. Alkame ile birlikte Atâ bin Ebî Rebâh'in yarimdaydik. Alkame, Atâ1-ya sordu:
«— Ey Bbû Muhammed», dedi, «ibizim ülkemizde», insanlar:
«— biz mü'miniz» denken kesinlik bildiren bir dil kullanmaktan çeki­nerek, «Ibiz ancak Allah dilerse, mü'miniz,» derler.
Atâ:
«— Onlarin, biz gerçekten mü'm'iniz» dememelerinde ne sakinca var?» diye sordu:
Alikame :
«— Diyorlar ki, eger kendimizde imanin varligini kesinlikle söyHye-cekolursak, kendimizi cerrnetli'k yapmis oluruz.»
Atâ:
«— SüfohanelIah. Bu düsünce, seytanin hîle, düzen ve oyunlari, olup inançlarinda kusku içeri'sine düsmeleri için kurdugu tuzaklardir. Ve Allah1 m en büyük lütuf ve Ihsani olan i'slâmdan onlari uzaklastirmaya ve Pey­gamber (s.a.)'in gittigi yoldan gitmemege zorlar. Hz. Peygamberin arka­daslarini gördüm, imantannm varligini kat'iyetle ifade ediyorlar, ve bunu böyle oldugunu da Alla'h'in- elçisinden naklediyorlardi. Onlara de ki: «Biz gerçekten mü'min 'kimileriz,» desinler, fakat; «Biz süphesiz cennetlikler­deniz,» demesinler. Çünkü, Allah teâlâ, gö'klerdeki ve yerdeki yaratikla­rini cezalandirmayi dilerse, cezalandirir. Bundan ötürü yine de onlara zul-, medici olmaz.»
Aikame:
«— Ebû Mühammed. Melekler ki, Allah'a karsi biran bile karsi gel­medikleri halde, Allah, onlari cezalandirmis oluyorsa yine de onlara zul­metmis olmuyor Öyle mi?»
Atâ :
«— Evet.»
Alikame :
«— su açi'klamamiz bizim için gerçekten önemli. Bunlari daha ayrin­tili nasil ögrenelim?»
Atâ:
«— Ey kardesim oglu. Iste kaderciler, bu yüzden sapittilar. Aman ne onlarin dediklerini demeyesin. Çünkü onlar, Allah'in düsmanlari, Allah'in ve Resulünün bu konudaki sözlerini kabul etmeyenlerdir. Allah Teâlâ Ne­bisine söyle demedimi: «De ki öyleyse (mademki böyle bir hüccetiniz yok) tam ve kat'î burhan Allah teâlânindir. Deseydi hepinize imam tevfik ve hidayet ederdi.» [3]
A ikame:
«—Ya Ebû Muhammetl. Burayi bize öyle açtkia ki, kalplerimizdeki kuskuyu tamamen giders'in.»
Atâ:
«— Allah tealâ meleklerine, kendisin-e itaat etmeyi hidayet ederek, bunu yapmaga muvaffak kilip, onlari bu hususta kararli, ve azimli yaptik­tan sonra, emir ve yasaklarina uyacak sekilde zorlamadi mi?
Alikame:
«— Evet.» . Atâ:
«— Iste bütün bunlar, Allah'in onlara lütuf ve ihsani midir?»
Alkamie :
«— Evet.»
Atâ:
«— bu * nimetlerin karsiligini Allah onlardan istemis olsa buna güç­leri yetmez. Iste Allah onlari sü'kürl erindeki bu noksanliktan dolayi cezs-landirsa zulmetmis olmaz.»
14 -Cabir'in söyle dedigi rivayet edildi:
Surâkâ bin Malik, Peygamber (s.a.)'e sordu:
«— £y Allah'in elçisi,» dedi. «Bize dinimizin esaslarini açiklayin. Sanki biz simdi yaratilmisiz gibi, su konuda hiçbir sey bilmiyoruz. Bugün yapmakta oldugumuz bir isr kalemlerin yazip, mürekkeplenin kurudugu isler arasinda mi, yoksa karsilayacagimiz [yeniden meydana gelecek) isler için­de midir?»' ,
Peygamber (s.a.) :
«— Hayir, kalemlerin yazip, mürekkeplerin kurudugu isler içindedir,» cevabini verdi.
Sürâka :
«— Su halde iyi amel islemeye çaba göstermenin ne anlami kah-yor?» diye sordu.
Peygamber (s.a.):
«— Iyi ameller yapmaya çalisiniz. Çünkü herkese islemesi takdir edi­len isi yapmak yollari kolaylastirilmistir,» diye açikladiktan- sonra su âyeti okudu: (meali) :
«— Sundan sonra kim verir ve sakinirsa o en güzeli de tasdik eder­se, biz de onu en kolaya hazirlariz. Ama kim Cimrilik eder, kendisini müs­tagni görür ve en güzeli yalan sayarsa, biz de onu en güç oian Için hazir-yacagiz.»[4].
15-Sâd (bin Ebî Vakkas)'in söyle dedigi- rivayet edildi.
Peygamber (s.a.) buyurdu ki:
«— Her insanin dünyaya geldiginden ölümüne kadar yapacagi herseyi ve sonra da ne ile karsilasacagini, azîz ve ceiîl olan Allah muhakkak yaz­mistir.»
Denildi ki:
«— Su halde, iyf is yapmakta çaba göstermenin* anlami nedir, ey Al­lah'in Resulü.»
Hz. Peygamber:
«— Iyi is yapmaga çalisiniz. Çünkü herkese yapmasi takdir edilmis olan is kolaylastirilmis oluyor. Cennetlik olanlara, cennete gideceklerin yapmasi gereken isleri yapmak kolaylastirildigi gi'bL Cehenneme gidecek olanlara da cehennemliklerin yapacagi isler kolaylastirir,» diye açikladi.
Ensârdan biri söyle konustu:
«— Iste simdi iyi davranislarda bulunmakla yükü-mlü tutulmanin hik­meti ortaya erkti,» (veya ameiin hakki verü'di.)
16-Sâd bin Ebî Vakkas'm söyle dedigi Oglu Musâb tarafrndan rivayet edildi.
Peygamber (s.a.) buyurdu ki:
«— Her insan dogumundan ölümüne kadar ne yapacagini, sonra da nelerle karsilasacagini Allah süphesiz yazmistir.»
Ensârdan biri:
« Su halde, iyi yahut kötü is yapmanin anlami nedir, ey A'IIah'rn el-çfsi?» diye sordu.
Peygamber (s.a.)
«— Iyi is yapmayi birakmayiniz. Çünkü herkese yapmasi takdir edi­len isi yapmak kolay! astiril ir. Nitekim sakilerden olan kimseye, onlarin yaptigi isleri yapmak kolaylastinlir; Sakilerden olan kimseye de sakilerin yaptigi isleri yapma'k kolaylastinlir,» buyurdu.
Ensarî söyle konustu: ...
«— Simdi, iyi isfer yapmakla emroiunmanm hikmeti ortaya çikti.» dedi.
Diger bir rivayette söyle dendi:
«— Çalisiniz. Herkese {takdir olunani yapmak'te kolaylâstrr. Cennet­lik olan bir kimseye cennetliklerin yaptigi isleri yapmak, kolaylastirildigi gibi, Ates ehlinden olana da, Ates ehlinin yaptigi isleri yapmak kolaylas-trrilir.»
Ensârî söyle konustu;
«Iyi isler yapmakla emrolummanin hikmeti simdi ortaya çikti.»
17-.ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber (s.a.3 buyurdu ki:
«— Kader diye birsey yoktur» diyen bir takim insanlar gelecek. Bir müddet sonra, bu inançtan çikip zindikliga varacaklar. Onlarla karsilasti­ginizda, selâm vermeyiniz, hastalandiklari zaman sormaya gitmeyiniz; öl­dükleri zamanda namazlarini kilip, gömülürken hazir bulunmayiniz. Çünkü onlar Deccal'm partisinden olup, bu ümmetin mecûsîleridir. Ve onlari, Ates'te mecusîler arasina katmaga (takdir ve kazasi geregince) Allah'in hakkidir.
18.-Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber (s.aj buyurdu ki:
«Kader diye bir sey yoktur diyen bir takim insanlar türeyecek. Daiia sonra onlar bu inançlarindan çikip zindikliga varacaklar. Onlara rastladigi­nizda, selam vermeyiniz; hastalairdi'klan zaman sormaya 'gitmeyiniz; öldük­leri vakit de cenazelerinde 'hazir 'bulunmayiniz. Çünkü oniar Deccâl'in' ta­raflaridir ve bu ümmetin mecusileridir. Onlari mecusiler arasina katmak (takdir ve kazasi geregince) Allah'in hakkidir.
19-Ibn Ömer'in öyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber (s.a.) buyurdu ki:
«Kaderi inkâr edenlere Allah lanet etsin. Allah tarafindan benden ön­ce gönderilen her Peygamber, onlarin bu kötü inançlarindan, kendi üm­metlerini sakindirmislar ve Allah'in rahmetinden uzak kalmalari için on­lara beddua etmistir.»
20-Bürayde'nin söyle dedigi oglu tarafindan rivayet edildi:
Peygamber (s.a.) buyurdu ki:
«— Kaderi inkâr edenlere Allah lanet etsin. Hiç bir nebi resul yoktur ki, onlara lanet etmis ve kendi ümmetini onlarla konusmaktan sakindirmis olmasin.»
21-Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber (s.a.) buyurdu ki:
«— Kaderi inkâr edenler bu ümmetin mecusileridir. Onlar Deccâl'in yai'd'mcilaridir.»
,
22.-Cabir Ibn Abdullah Hz. Peygamber'den rivayette söyle demistir:
«— Allah Teâlâ, Muhammed (s.a.) sefaatiyle bir kisim mü'minl&ri Atesten çikarir.»
(Râvi) Yezid Cabir'e söyle sordum dedi
«— Allah Teâlâ buyuruyor ki, onlar, ondan (cehennemden) hiç bir za­man çikacak degiller.» [5]
Cabi-r cevap verdi ve:
«— Âyeti bas tarafindan oku. Zira, «Küfredenler... diye baslayan âyet, ancak kâfirler hakkinda inmistir,» karsiligini verdi.
Diger bir rivayette söyle dedi:
(Günahlari sebebiyle cehennemde bulunan) mü'minlerin bir kismi Muhammed (s.a.Tin sefaatiyle oradan çikarlar.
(Râvî) Yezîd, Cabir'e söyle dedi:
«— Allah teâlâ buyuruyor ki: Onlar ondan hi'ç bir zaman çrkacak de­giller.»
Cabir cevap verdi:
«— Âyetin bas tarafini (yan'i) «Küfredenleri...' -oku; zira onlardan maksat kâfirlerdir.»
Diger bir rivayette Yezîd söyle demistir:
Cabir'e sefaat konusunda sordum dedi ki:
«— AIIah, bir kisim mü'minleri günahlarindan ötürü bir müddet ceza­landirdiktan sonra, Muhammed (s.aj'irr sefaatiyle oradan çikarir.» o zaman ben dedim.
«— Aziz ve Celîl olan Allah'in sözü nerede kalir...»
Bundan sonra konusmalar yukarida oldugu gibi sürdü.
23. Huzeyfe'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber (s.a.) buyurdu:
«— Allah'in birligine iman edenlerden bir kismi, cehenn-ern atesinde yanip kömür giibi' olduktan sonra, Allah Teâlâ onlari orsdan çikartir, cen­nete yerlestirir. Cennetin yerlileri onlari bu yanrklariyle tanir. «Cehennemden gelenler» diye isim verirler. Onlar bu siiyahlrktan temizlenmek için Allah'a yalvarirlar, Allah da bunu onlardan giderir.
24 -Ebû Saîd'in söyle dedigi rivayet edildi.
«...Ümit edebilirsin, Rabtoin seni bir ma'kam-i mahmüd'a gönderecek­ i[6] (mealindeki) âyeti, Peygamber [s.a.] söyle açi'kladi:
«Makam*i mafomud, 'Sefaattir1 mü'rninlerden bir kismini günahlarindan ötürü Allah cezalandirir, sonunda da Muhammed (s.a.V'in sefaatiyle kurtu-ilurlar ve dogruca «ebedî hayat» adli bir nehre getirilerek orada yikanir­lar. Bundan sonra da Cennette yerlesirler. Cennette, onlara, «Cehennem­den gelenler» adiyle çagrilmalari nedeniyle, Allah'a dua ederler. Böylece, {onlarin da tasidiklari) bu isiim yok olur.»
Diger bir rivayette de söyledir:
«— Allah, iman ve kible sahibi olanlardan bir kismini, Muhammed (s.a.)'tn sefaatiyle, cehennem halkindan ayirarak kurtarir. Iste (âyette ge­çen) mökam-i mahmûd bu sefaattir. Dogruca, 'Ebedi hayat1 adli bir irma­ga getirilip atilirlar. Orada taptaze sebiller ve renkler alarak acur gibi içerisine (çarçabuk) yeserirler. Sonra irmaktan çikip cennete girerler. Ora­da «Cehennemden gelenler» diye çagrilirlar. Bu yüzden, bu ismin (alinla­rindan) siiln-mesi için Allah'a yalvarirlar. Allah Teâlâ da onlardan bu ismi kaldirir.»
Diger bir rivayette de yukaridalki hadimle ayni anlamda olup ancak so­nunda su ilâve vardir: «Onlara kaldirilan ' Isim yerine, Allah'in azadlilari» adi verilir.
25-Ebû Saîd el-Hudrî'nin söyle dedigi rivayet edîl'di:
Peygamber (s.a.)'i'n «...Ümit edebilirsin, Rafobin servi maikam-i mahmûd'a gönderecektir,» (mealindeki) âyeti okudu, ve buyurdu ki:
«— Allah Teâlâ iman ve kible sahibi olanlardan bir kismini, Muham-med (s.a.)'in sefaatiyle Ates'ten çikarir. Iste (âyette geçen) makam-i mah-mûd bu sefaattir. Bunlar, dogruca -Ebedî Hayat» adli bir irmaga getirilip atilirlar. Orada yepyeni sekiller ve renkler atarak acur gibi (çarçabuk) ye-serirler. O irmaktan çikip, cennete girerler. Orada «Cehenrrenrden gelen­ler» diye çagrilirlar, kendilerinden bu Ismin kaldirilmasi için Allah'a yal­varirlar. Isim de silinip gider.»
26-Ibn Abbâs'm söyle dedigi rivayet edildi: Peygamber (s.a.) buyurdu ki:
«— Bir kismi mü'nrmler kiyamet gününde, günahlari nedeniyle Ates'e atilirlar. Oradaki müsrikler bunlara:
«—• Allah'a Peygarrvber'e inanmaniz size ne yarar sagladi; biz ve siz bir evde cezalandirilmaktayiz,» derler.
Aziz ve Celîl olan Allah müsriklere kizarak:
«— Allah'dan baska ilâh yoktur,» diyen bir tek kisi, Ates'te kalma­sin emrini verir. Onlar da akarlar. Bu sirada, kömür gibi kabarincaya ka­dar yanmislardir. Ancak onlarin gözlen (müsrrklerinki gibi) ne gömgök ol­mus ne de yüzleri kararmistir. Oiadan dogruca cennet kapisi önünde akan bir irmaga getirilip, yikanirlar. Böylece hertüriü fesat, azginlik ve eziyet onlarda yok olur. Sonra da cennete girerler Melek onlara seslenir:
«— Tertemiz geldiniz; artrk hepiniz sonsuz kalmak üzere girin bura­ya.»
Cennete onlar, «Cehennemden gelenler» diye çagrilirlar, Allah'a dua ederler. Utanç verici bu ismi Allah onlardan kaldirir. Bundan böyle o isim­le hiç çagrilmazlar.
Cehennemden çukarlarken, kâfirler:
«Ah. Molaydi bizde müslüman alsaydik,» diye feryat ederler. Azîz ve Celîl olan Allah'in su sözü onlarin böyle diyeceklerini bildirir.
«— Çogu kâfirler bir zaman olur müslümar? olmayi temenni eder­ler."
'
27-Abdullah Ibn Mes'ûd'ün söyle dedigi rivayet edildi.
Bir adam, Peygamber (s.a.)'e gelerek sordu:
«— Ey Allah'in .elçi'Si, Tanri'n in birligine inanan'iardan hiç kimse ce­hennemde kalmayacak mi?»
Peygamber (s.a.) cevap verdi:
«— Evet, kalacak. O da, Cehennemin tâ dibinde olup:
«— Ey rahmeti ve ihsani sonsuz olan Allah'im,» diye feryâd eder, O kadar bagirir ki Cibrî (Aleyhi'sselâm) sesini duyar, ve bu biçfan yardim isteyise sasakalir. «Acaba ne oluyor, acaba, ne oluyor...» der. Nihayet da­yanamaz, Rahman'in arsinin önüne kadar giderek secdeye varir. Allah te-berake ve teâlâ:
«— Ey Cibril, kaldir basini,» der kaldirir.
Gördügü seyleri en iyi bilen Allah Teâlâ olmasina ragmen Cibril'e sorar:
«— Seni bu kadar sasirtan sey nedir?»
Cibril:
«Ya Ra'bbi. Cehennemin dibinden gelen bir ses duydum. Sesin sa-hiibi, «Ey rahmeti ve ihsani sonsuz olan Allah'im,» diye feryâd ediyordu. Iste beni çok çok sasirtan bu ses Idi,» dedi.
Allah Teâlâ, Cibril'e söyle der:
«— Ey Cibril, (Cehennem bekçisi) Mafik'e git, «el-Hannan ve el-Menn' ân.' diye feryâd eden kulumu çikarin.»
Cibril Aleyhisselam cehennemin kapilarindan birine giderek çalar. Ma-li'k çikar. Cibril Aleyhisselâm ona:
«— Allah tebârake ve Teâlâ emr ediyor. 'el-Hennân ve el-Mennân1 di­ye feryâd edeni çikaracaksin,» der.
Maiük cehenneme girerek çök ararsa da bulamaz. Halbuki Mli'k, cehen-nemdekHerini, annenin çocuklarini tanimasindan daha iyi tanimaktadir. Çi­kar getir. Cibril'le der'ki:
«— Dogrusu cehennem öyle bir çatirdiyIa patlayip fiskiriyor ki, ne tasi demirden ne de demiri insandan ayirt edebiliyorum.»
Cübrîl geri döner, Rahmân'm arsi önünde secdeye varir. Allah tebara-ke ve Teâlâ ona:
*«— ya Citbrîl kaldir basini. Niçir okulumu getirmedin?» diye sorar:
Cübrîl:
«— Ey AH ah mi, 'Malik -diyor ki, cehennem öyle b'tr çatirdiyIa patlayip fiskiriyor1 ki, tasi demirden, demiri de Insandan ayirt edemiyorum.»
Allah tebareke ve teâlâ su emri verir:
«—'Malik'e'söyle kulum; cehennemin su kadar derinliginde, gizli o bu faian yerin su kösesinde bulunmaktadir.»
Cibril tekrar Malike gelerelk haber verir. Malik yeniden cehenneme girer adami tarif edilen yerde basasagi atilmis, basi ayaklarina ön saçla-riyle baglanmis, elleri boynunda kenetli, üzerine yilanlar, akrepler toplan­mis bir durumda bulur. Onu tutup bütün kuvvetiyle çeker, yilanlar ve ak­replerden kurtarir. Tekrar'kuvvetle çeker zincirler ve bukagilar kopar. Son­ra onu atesten alip:
«— (Hayat suyuna sokar ve Cibril'e teslim eder. Cibrî! onun perçe­minden tutup. Rahman'm arsi önüne kadar sürükleyerek götürür. Yolda Cibril'in karsilastigi her melelk toplulugu, bu kulu görmekten sikilirlar. Cib­ril arsi Rahman'in önünde secde eder. Allah tebarake ve Teâlâ:
«— Ey Cibril kaldir basini,» diyerelk digerine döner:
«— 'Kulum. Seni güzel bir yaratilis He yaratmadim mi, sana elçi gön-dermedi<m mi; O, sana kitabimi okumadi mi; sana iyiyi yapmani emretme­di mi?» diye sorar. Kul da hepsinin dogru oldugunu söyler.
Cenab-i Hak, . .
«— O halde niçin su günahlari isledin?»
Kul,.
«— Tanrim. Günahlarimla kendi kendime zulmettim ve nihayet su su nedenlerle senelerce cehennemde birakildim. Buna ragmen senden asla üm'idimi kesmedim. Rabbhn. Sana «rahmeti ve ihsani sonsuz Allahim,» di­yerek yalvardim. Böylece beni bu ceza evinden kerem ve Ihsaninla kur­tardin. Bana merhamet et,» der. Bunun üzerine Allah Teâlâ:
«— Meleklerim. SahId olunuz, bu kulumu yargiladim,» buyurur.
28 -Enes Ibn Mâlik'in söyle dedigi rivayet edildi:
«— Peygamber (s.a.)'e sorduk, Allah'in elçvsi,» dedlki «Kiyamet gü­nünde kimlere sefaat edersin?»
«— Büyük günah sahiplerine; pek çok günah islemis olanlara ve adam öldürenlere,» buyurdu.
29 -Kays bin Ebî Mâtim'in rivayetine göre Cerîr bin Abdullah söyle de­mistir:
Allah'in Elçisi buyurdu ki:
«— Sizler kiyamet gününde Rabbinizi, Bedir gecesinde su ayi iste­diginiz yerde apaçik gördügünüz gübi, göreceksiniz. O halde iyi düsünün. Günes dogmadan ve batmadan- önceki namazlarinizi kaçiripta (seytana) yemlrneyi'niz.» ERâvî) Hammâd'a göre bunlar sabah iie a'ksam namazla­ridir.
[1] Imam-i A'zam Ebû Hanîfe, Müsned, Emin Yayinlari:
[2] Lokman 31, 34.
[3] Enam: 149
[4] Leyi: 5-10. .
[5] Mâide: 37





İLİM BÖLÜMÜ
1 -Abdullah (I'bn MesudJ'un söyle dedigi rivayet edildi. Ailah'm Elçisi (s.a.) buyurdu ki:
«— Bilgi ögrenmek her müslümana farzdir.»
31/2 -Ebû Hureyre'mn söyle dedigi rivayet edildi. Peygamber Cs.a. buyurdu ki:
«— Bilgi ögrenmek her müslümana farzdir,»
32/3 Hadis :Ebû Hanife Allah ondan razi olsun- söyle dedi:
* (Hicretin) Sekseninci yilinda dogdum. Doksan alti [96] senesinde on alti yasimdayken babamla hacca gittim. Mescid-i Haram'a girdigimde ka­labalik bir ders halkasi gördüm. Babama, bu halkanin ögretmeni kim?' diye sordum. Babam, Peygamberimizin —saiât ve selâm üzerine oisun— arka­dasi Abdullah bir.1 el-Hâris bin Gez* bin el-Zebîdî'dir, dedi. Ilerledim, iyice yaklastim, söyle dedigini isittim:,
«— Allah'in elçisinden —salât ve selâm üzerine oisun— duydum. Bu­yurdu ki:
• — Allah'in Dinini anlamada üstün basari gösteren kimsenin dünya ve â'hiret ile ilgili neyi varsa Allah TeâIâ karsilar ve ona ummadigi yef-lerden rizi'k verir.
33/4 -Ümühani'nin söyle dedigi rivayet edildi.
Peygamber —salât ve selâm üzerine olsun— söyle buyurdu:
Ayse. Kendini ilim ve Kur'âni ögrenmekle göster.» ,
34/5 -Alî bin el-Akmer, Peygamber (s.a.)'den söyle rivayet etti:
Allah'in Elçisi —salat ve selam üzerine olsun— Allah T-eâlâyi anmak­ta olan bir topluluga rastladi:
«— Sizler o kimselerdensiniz ki, onlarIa beraber sabr etmekle emr olundum. Sayiniz kadar olarr her topluluk oturup Allah Teâlâyi anacak ol­sa hiç süphesiz, melekler onlari kanatlariyla çepeçevre sarar. Ilâhî rahmet onlari bogar, ve Allah da yaninda bulunanlarin, (meleklerin) huzurunda on­lari anar.»
35/6 - Abdullah Ibn Mes'ûd'un söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber —«alât ve selam üzerine olsun— buyurdu ki: «— Allaih Teâlâ kiyamet günü bilginleri toplar onlara: Kalplerinize HIKMETIMI yerlestirirken, ben yalniz sizlerin yararina olani istedim. Simdi cennette yerlerinizi ahn. Geri kalan kusurlarinizi da 'bagisladim,» der.
35/7 -E!-Kasim'm dedesinin söyle dedigi rivayet edilmistir:
Allah'in Eiçisi-saiât ve selam üzerine olsun-buyurdu ki: Bana bilerek yaian söz isnat eden, yahut bana söylemedigimi isnat eâen kimse cehennemden yerini hazirlasin. E1)
37/8 -Ebû Said'in söyle dedigi rivayet edildi: .
Peygamber (s.a.) buyurdu ki:
«— Bana bilerek yalan isnat eden kimse cehennemde yerini hazir­lasin.»
38/9 -Ebû Sairi El-Hudri'nir? söyle dedigi rivayet âdildi:
Peygamber (s.a.) buyurdu ki:
— «Bana bilerek yalan isnat eden kimse cehennemde yerini hazir­lasin.»
fi) Cehennemdeki yerine hazirlansin, diye de terc:eme yapilir. 42
(Râvî) Atiyye dedi ki: «sahadet ederim ki, ne ben bu sözü Ebü Said adina kendimden uydurdum, ne de O, Hz. Peygamber adina kendinden uy­durdu.
39/10-Enes'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber-ssiat ve selâm üzerine olsun- buyurdu ki: « Bana bilerek yalan isnat eden kimse cehennemde yerini hazirla­sin.»
40/11 -Enes'in söyle dedigi rivayet edildi:
Allah'in- Elçisi-sanat ve selâm üzerine olsun- buyurdu ki: «Bana bilerek yalan isnat eden kimse cehennemde yerini hazirla­sin-.

TEMİZLİK  BÖLÜMÜ
ıÜü41/1-Cabir'in söyle dedigi rivayet edil'di:
Peygamber -salat ve selâm üzerine olsun- 'buyurdu iki: «— Hiçbiriniz durgun suya idrar yapip sonra da onunla, abdest almasin.»
42/2 -Ebû Hureyre'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamberjsalat ve selâm üzerine olsun- bize. durgun suya idrar yapip sonra da onunla abdest atonarmzi veya yikanmamizi yasak 'kildi.»:
43/3 -Hz. Âise'den söyle rivayet edildi:
«— Allah'in Elçis'î-salat ve selâm üzerine olsun-birgün abde'st almak istedi. Bu sirada bir 'kedi gelerek kaptan su içti. Hz. Peygamber ayni su ile abdest aldi.»
44/4 -Ebû Vâil'in söyle dedigi rivayet edi'kii:
«Peygamber-salat ve selâm üzerine olsun bir kimsenin çöplügünde idrarini ayakta yaparken gördüm.»
45/5 -Ibn Abbas'in söyle dedigi rivayet edildi:
«— Allah'in Elçi'sInI^salat ve sehlâm üzerine olsun-gördüm: süt içti (sonra su ile) agzini ça lika I adi. Ve (yeniden) abdest almaksizin namaz kil­di.»
46/6 -Cafer Ibn Bbû Talib'in söyle dedigi' rivayet edildi:
Ashabdan birkaç Peygamber'In -salat ve selâm üzerine olsun- hu­zuruna geldiler. Onlara:
« Sizleri böyle disleri sararmis mi göreyim sürekli misva'k kulla­niniz. Ümmeti'me güçlük, verecegini biimeseydim, her namaz (için abdest aldiklarinda) misvak kullanmalarini emrederdim.» buyurdu.
Diger bir rivayette söyle dendi:
«— Görüyorum ki, sararmis dislerinizle yanima geliyorsunuz. Her zaman misvak kullaniniz. Ümmetime güçlük verecegim" büfneseydim, her abdest aldiklarinda misvak kullanmalarini emrederdim.
47/7 -Ali bin Ebî Tâlib'In (r.a) söyle abdest aldigi rivayet edildi:
Hz. Ali abdest almaga baslayarak (önce) üç defa ellerini yikadi, ag­zina ve burnuna üç defa su verdi. Üç defa yüzünü ve kollarini yitkadi; ba­sini üç defa mesnetti. Sonra iki ayagini yikadi ve bütün bunlari yaptiktan-sonra:
«— Iste Hz. Peygamber'in abdesti1 birdur.» dedi.
48/8 -Abd Hayr'in söyle dedigi rivayet edildi:
Ali (r.a) abdest almak için su istedi. Üç defa ellerini yikadi; üç defa agzini, üç defa burnunun içini, yikadi. Üç defa yüzünü, üç defa kollarini yikadi. Basini iiç defa me&hedip, üç defa ayaklarini yikadi. 'Bütün 'bunla­ri yaptuktan sonra: «Peygamber (s.a)'in abdesti iste budur» dedi.
8/1 -Ayni râvî zinciriyle gelen haberin diger bir sekli:
Ali (r.a) su istedi, üç defa ellerini yikadi-, üç defa agzini, üç defa bur­nunun içini yikadi. Üç defa yüzünü, üç defa kollarini yikadi; bir sefer ba­sini meshedip üç defa kollarini yikadi. Bütün' bunlari yaptiktan sonra: Peygamber (s.a.)'in abdesti iste budur» dedi.
8/2 -Diger bir rivayette söyle dendi:
«Ali {r.a) su istedi. Üstü açik bir kapla su getirildi.
— Râvî Abd-i Hayr diyorki, biz de ona bakiyorduk. Önce sag eliyle kabi alip, sol elinin avucuna su doldurdu. Sonra üç defa elI3rini< yikcdi. Sonra sag elini kaba sokup su alarak agzini ve burnunun içini yikadi. 3u isi üç sefer yapti. Sonra üç defa yüzünü; üç defa dirseklerine kadar kol­larini yikadi. Sonra eliyle su alip bununla bir sefer basini mesnetti. Her ayagini üç sefer yikadiktan .sonra avucuna su aldi, içti. (Kendini seyreden­lere): Peygamber (s.a.) in abdest alisina bakmaktan hoslanan kimse (bil­sinki-i-ste bu, O'nun abdestidir» dedi.
8/3 -Diger bir rivayette söyle dendi: ,
«— Hz. Ali su istedi. Önce üç sefer ellerini yikadi. Üç sefer agzini üç sefer burnunun içini yikadi. Üç defa yüzünü, üç defa koflarini yikadi. Daha sonra avucuna su alarak basinin önündeki! saçsiz [1] yerini islatti. Bunlari yaptiktan sonra: Resûlullah (s.a)'in abdest alisina bakmaktan hos­lanan kimse iste benim abdestime baksin» dedi.
49/9 -Hz. Osman'in azadlisi Humrâ'ntn söyle dedigi rivayet edildi
«Hz. Os­man abdest alirken uzuvlarini (suyu her seferinde yenilemek suretiyle) üçer sefer yikadi ve dedi ki: «Peygamberi (s.a.) bu sekilde abdest alirken gördüm.»
50/10 -Bureyde'nin oglu babasindan söyle rivayet etti:
«— Nebî-salat ves elam üzerine olsun- abdest alirken her uzvunu bir sefer yikardi.»
51/11 -Ibn Ömer'in (r.a.) söyle dedigi rivayet edildi:'
Allah'in Elçisi-salat ve selâm üzerine olsun- buyurdu ki: [kuru kalan) topuklarin vay atesteki haline.* ,
52/12 -Sakîf kabilesinden, el-Hakem adli biri babasindan söyle rivayet etti.
Peygamber-salat ve selâm üzerine olsun- abdest aldiktan sonra bir avuç su alarak abdest yerlerine serpti
53/13 -Sureyh'in söyle dedigi rivayet edildi.
Hz. Âise'ye -Allah ondan- razi ol­sun- «Mesh üzerine mesti edeyimmi?» diye sordum.
«— Git Aii'den r.a. sor; O, Peygamber [s.a.) ile yolculuk yapardi» ce­vabini verdi.
Râvî Sureyh devam etti: «Bunun üzerine Ali'ye -Allah ondan razi olsun- gitim; «Mesh et» dedi.
54/14 -Süleyman Ibn Bureyde babasinin söyle dedigini rivayet etti:
Peygamber -Saiat ve selâm üzerine olsun- abdest alip mestleri üze­rice mesh etti ve bununla bes vakit namaz kildi.
55/15-Ibn Bureyde, babasinin söyle dedigini rivayet etti:
Peygamber -saiat ve selâm Özerine olsun- Mekke'nin fethi sirasinda bir abdest ile bes vakit namazi kilinis, mestleri üzerine de mesh etmis­ti. Bunun üzerine Hz. Ömer: !
«—. Ey Allah'in Resulü. Bugün sizi ilk defa bunu yaparken gördük» deyince,
«— Bunu bilerek yaptim ya Ömer» cevabim verdi.
56/16 -Ibrahim'in (en-Nehei) söyle dedigi rivayet edildi.
Cerir bin Abduilah'-dan isiten biri bana haber verdi. Cerîr diyor ki:
«— Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- mestleri üzerine mesh yaptigini 'Mâide suresi indi'kten sonra' gördüm.»
57/17 -Hammâm Ibn ei-Hâriis'ten söyle rivayet edildi:
Kendisi, Cerîr bin Abdullah'in abdest alirken mestleri üzerirre mesh yaptigini görmüs ve ona bunun gerekçesini sormustu. Cerîr de cevabin­da:
«— Gerçekten ben, Peygamberin -salat ve selâm üzerine olsun- onu yaptigini görmüstüm. Ancak, Mâide (suresinin-) Inmesinden sonradirki, ben O'nun ashabindan oldum» diye açikladi.
58/18 -Mugîre bin Sûbe'den gelen habere göre:
Peygamber'in -salat ve selâm üzerine olsun- gittigi (Tebük) seferine kendisi de katilmis birlikte yola çikmislardi. Bir ara Allah'in Elçisi-salat ve selâm üzerine olsun -ayrilip helaya gitmis sonra dönmüstü. Üzerinde (Rûm) Bizans mali, kollan dar bir cüb'be bulunuyordu. Resûlullah -salat ve selâm üzerine, olsun- kolun darligi nedeniyle ('kollarini sivamayip) cübbe-yi kaldirip öylece kollarini çikarmisti.
Mugîre burrdan sonra söyle anlatti:
«— Beraberimddci ibrikten kendilerine su dökmege basladim. Na­maz abdesti giibi abdest aldi. Mestlerini çikarmayip, üzerini mesh etti. Sonra gidip namaz kildi.»
59/19- Mugîre bin $ûbe'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«— Peygamber'e -salat selâm üzerine olsun- su döktüm, abdest al­di. Bu sirada üzerinde Rum (Bizans) mali, kollari dar bir Cübbe vardi. Kol­larini (sivamayip) Cübbenin altindan çikardi. Ve mestleri üzerine mesh etti.»
Diger bir rivayette söyle dedi:
*— Allah'in Elçisi -salat selâm üzerine olsun mestler üzerine mesh etti. Bu sirada üzerinde Sâm [2] mali, kollari dar bir cübbe bulunuyordu. Ellerini cübbenin altindan çrkardi. (Böylece kollarini yikadi.)
60/20 -Mugire bin SûbeVrin söyle dedigi rivayet edildi:
« Peygamber'in -salat ve selâm üzerine olsun- mesh ettigini gör­düm.»
61/21-Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«— Irak savasina katilmistim. Birgün 'Sad bin Mâlik'in mestleri üze­rine mesh yaptigini ansizin gördüm, sordum:
«— Ne bu yaptigin?» dedim.
«— Ey Ibn Ömer. Geri döndügün zaman bu yaptigimi babana sor.» diye tenbih etti.
Dönüsümde bunu babama sordum; dedi ki:
«— Peygamber'in -salat ve selâm üzerine olsun- mesh ettigini gör­düm. (O'na uyarak) mesh ettik.»
Diger rivayette söyle dedi.
«(Savas için) Irak'a gitmistim. Orada Sâd bin* Mâlik'i, mestleri üze­rine meshederken görüverdim; «Ne bu yaptigin?» dedim.
«Geri döndügün zaman Ömer'e sor» diye cevap verdi.
Dönüsümde Ömer'e gidip bunu sordum; bana:
(t— Peygamber'in -salat ve selâm üzerine olsun- mesh ettigini gör­düm öylece mesnettik.» diye açikladi.
Diger bîr rivayette söyle ded
21/2)
«— Celavlâ savasi Için Irak'a gitmistim. Sâd bin Ebî Vakkas'i mes­hederken gördüm ve:
« Nedir bu yaptigin Sâd?» diye sordum. Bana:
«_* Mü'minlerin Emîrine kavustugun zaman bunu sor» diye cevap verdi.
Dönüsümde Ömer'i gördüm ve onun yaptigini anlattim. , Ömer:
«— Sâd dogru söylemistir. Peygamber'i -salat ve selâm üzerine ol­sun- meshederken gördüm. Öylece meshetti'k.» buyurdu.
Ibn Ömer'den gelen baska bir rivayet de söyledir:
(21/3)
Irak savasina gitmistim. Orada Sâ'd b. Ebî Vakkas'i mestleri üzerine mesh ederken gördüm; öyle yapmamasini söyledim. Bana:
«— Geri döndügün zaman bunu Ömer'e sor» diye ten-bih etti. Bir sü­re sonra geri döndüm [babam) Ömer'e onu sordum. Sâd'in yaptigini an­lattim.
Bana: «— Amcan senden daha bilgilidir. Biz Resülullah (s.a) meshe­derken gördük ve meshettiik diye cevap verdi.
62/22 Hadis:Hz. Ömer'in oglu Abdullah'in oglu SâlIm'den rivayet edildigine göre:
Babasi Abdullah ile, Sâd bin Ebt Vakkâs, mestler üzerine rnesheîme konusunu tartismislardi. Sâd, «meshederim» derken, Abdullah: «mesnet-men dogrusu beni sasirtiyor» diye cevap veriyordu.
Sâd dedi ki:
«— Hz. Ömer'in yaninda toplandik. Ömer (ogluna) söyle dedi:
«Amcan SÜNNETI senden iyi bir.»
63/23 Ibni Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber -salat ve selâm üzerine olsun- yolculuk sirasinda mestle­ri üzerine mesnetti ve bunun süresini belirtmedi.»
64/24- Huzeyme bin Sabit Hz. Peygamberden rivayetle söyle dedi:
Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- iki mest üzerine meshetmenin süresini söyle belirtti: Yolcu olmayan için bir gündüz bir gece;yolcu için de üç gün üç gecedir; abdestliyken giymis bu süre içerisinde onlari çikarmaz.Diger bir rivayette söyle buyurdu:
(24/1)
«— Mestler üzerine meshetmenin süresi, yolcu için- üç gün, yojcu olmayan için bir gündüz ve bir gecedir. Mestleri giymeden önce a'bdest almak sartiyla bu süreyi kullanir.
65/25-Huzeyme b. Sabit'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber'den-salât ve seiâm üzerine olsun- mestler üzerine mes-hetmenin süresi soruldu.
« Yolcu için üç gün üç gece; yolcu olmayan için- de bir gün bir ge­cedir.» buyurdu.
66/26-Hz. Ali, Peygamber (s.a)'den söyle rivayet etti:
«— Yolcu mestleri üzerine üç gün üç gece, yolcu olmayan da üç gün üç gece mesh eder.» buyurdu.
67/27-Hz. Âise'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- hanimlarindan biriyle, ge­cenin basinda cirrsî münasebette bulunur, yikanmadan uyurdu. Gecenin sonunda uyandigi zaman yine münasebette bulunurdu. Ve yikanirdi.»
68/28-Hz. Arse (r.a) nin söyle dedigi' rivayet edildi:
Peygamber-salât ve selâm üzerine olsun- esiyle gecenin baslarinda cinsî münasebette bulunur, yukanmazdi. Gecenin bitiminde uyandigi va­kit ikinci defa münasebette bulunur ve öylece yikanirdi.»
69/29 Hz. Âise (r.a.) nin söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber -salât ve selâ>m üzerine olsun- cünüpken uyumak istediginde namaz için oldugu gibi abdest alirdi.»
70/30-Huzeyfe'den söyle rivayet edildi:
Peygamber-salât ve selâm üzerine olsun-eiini ona uzatti. Ö da elini vermeyerek çekti. Hz. Peygamber;
«— Neden böyle yaptin?» diye sordu. Huzeyfe: Cünübüm» dedi. Peygamber (s.a):
«— Göster elini bize, mü'min neci® [pis) degildir» buyurdu. « Mü'min, asla necis olma2.»
71/3-Huzeyfe'den söyle rivayet edildi.
Peygamber -saiât ve selâm üzerine olsun.- elini Ona uzatti. O ise eli­ni vermekten çekiniyordu. Bu hareket karsisinda Hz. Peygamber: «— Müslüman cünüplü'kle necis olmaz» buyurdu.
72/32-Hz. Âise'den söyle rivayet edildi:
«— Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- Âise'ye: seccadeyi bana getir» dedi. Hz. Arse:
«— Hay izliyim diyecek oldu. « Hayzin elinde degil ya» buyurdu.
73/33 -Ibrahim dedi Jofr: «Ümmü Süleym'dan Isiten b'iri bana söyle anlatti.
«Ümmü Süleyman, Peygambere -salât ve selâm üzerine olsun- sor­du:
«— Kadin da erkek gibi ihtilâm oldugunu görürse (ytikanir mi) Hz. Peygamber:
«— Yikanmalidir» cevabini verdi.
74/34 -Hz. Âise'nin söyle dedigi fivayet edildi:
'Peygamtoer-salât ve selâm üzerine olsun- buyurdu ki: «— Hamam ne çirkin bir yerdir 'kî orada avret yerleri örtülmez ve te­miz olmayan bir su vardir.»
75/35- Hz. Âise'nin söyle dedigi rivayet edlldi:
«— Peygamber'in -salât ve selâm üzerine olsun- Çamasirinda kuru­mus olan meniyi ovarak temizledim.»
76/36- Hammâm'dan söyle rivayet edildi:
-— Müslümanlarin annesi Hz. Ayse'riin evinde, bir adam konuk kal­misti. Hz. Ayse Ona, bir yorgan gönderrrVi's, gece üzerine örtmüstü. O ge­ce konuk cünüp olmustu. Adam 'bütün yongani yikayiverd'I. Bunu duyan Ay­se dedi ki: " .
« Yorgani yikamasinin arrlami neydi? sadece 'kirli yerini ovalasay-di, yeterdi. Peygamberin -salât ve selâm üzerine olsun- çamasirinin kirli yerini ovardim, sonra bununla namaz kilardi.»
77/37- ibn Abbas'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- buyurdu ki:
.«—Her Ölü hayvanin derisi tabaklandiginda temiz oiur.» [3]
78/38- Ibn Abbas'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber -salât ve selâm üzerine oton- geçerken Hz. Sevde'nin öl­müs olan koyununu gördü:
»Sa'hipleri derisinden faydalansalar ya» buyurdu. Bu söz üzerine, koyunun derisini yüzüp evde su tulumu yaptilar ve eskiyinceye 'kadar kul­landilar.
[1] Hz. Ali'nin basinin önündeki saç döküktü (tek. Alî el-Kari, s. 220.
[2] Bir önceki rivayette Rûm [Bizans] mali diye geçer. Sâm, o tarihte Rumlarin elindeydi. Rûm. demekle Sâm kasdedi istir.
[3] Domuz, Insan, ve köpek derileri, bu hükmün disindadir.

TAHARET  KİTABI
çııÖÖçşıÜü79/1- Ebû Zerr'den söyle rivayet edildi:
Kendisi kildigi (nafile] bir namazi pek agir yapmamis ancak rü'kûlar-<da ve secdelerde çok kalmisti. Bitirdiginde bir adam ona söyle dedi:
«Sen Peygamberin -salât ve selâm üzerce olsun- hem arkadasi­sin, hem namazi böyle çabuk kilyorsun?»
'Ebû Zerr Ona sordu:
« Rükû ve secdeleri kusursuz yaprnadimmi?»
Evet yaptin.»
« O halde, Peygamber'den -salât ve selâm üzerine olsun- isittim söyle buyurdu: Kim Allah'a bir secde yaparsa, bu secde nedeniyle o -krm-sehin cennette derecesi bir kere daha yü'kseltHir. Ben de istsdim'ki, bana çok çok dereceler verilsin. Yahut bana dereceler yazilsin.» cevabini verdi.
Diger bir rivayette Ibrahim (en-Neheî) bir adamdan söyle rivaet etti:
Adam, Rebze'de Ebû Zerr'e rastladiginda (nafile) bir namaz kiliyor­du. Ancak namazin rükû ve secdelerinde çok beklerken, kiraati pek kisa yapiyordu. Selâm verip namazi bitirince adam ona:
«—Sen ki, Peygamberin -salâti selâm üzerine olsun- arkadasi olu­yorsun. Kildigin namaz bu unudur?»
Ebû Zerr' Ona söyle cevap verdi:
«— Peygamber'den -salât ve selâm onun üzerine olsun- isittim. Bu­yurdu ;ki: kim Allah'a bir secde yaparsa, Allah bu secde sebebiyle cenne­te o kimsenin derecesini bir kez daha yükseltir. Iste bu nedenledir ki ben de 'namazimda secdelej-i uzatiyorum.» diye cevap verdi.
80/2- Abdullah'in dedigine göre Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun-buyurdu 'ki:
«— Göbekle diz kapaklan arasi açik birakilmamasi gereken yerler­dir. (Avret mahaüi.)»
81/3- Atâ Cabir'den söyle rivayet etti.
«Cabir, halka namaz kildirdi; üzerinde bir teik uzun gömlek vardi faz­la elbisesi bulunurken böyle yapmakla O, Peygamberin -salât ve selâm' üzerine olsun- Sünnetini bize açikça bildirmek istemisti.»
82/4- Abdurrahman'dan söyle rivayet edildi: ,
Peygamber'e -salât ve selâm üzerine olsun- bir adam sordu:
«— Bir tek elbise giyerek [su kimse) namaz kiliyor?»
Hz. Peygamber:
«:— Hepinizin iki elbisesi var mi ki?» diye karsiliginda 'bulundu.
Ebû Kurra dedi ki: Bbû Hanife'den duydum, Zührî'den naklediyordu. Zührî'de Saîd Ibn el-Müseyyeb'den o da Ebû Hureyre'den söyle rivayet et­ti:
Ebû Hureyre, Hz. Peygamber'e, bir tek parçali elbise ile kilman na­maz konusunu sordu: Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun-:
«— Aranizda iki elbiseli olmayan çikabilir.» diye cevap verdi. '
83/5- Cabir'den söyle rivayet edildi:
Peygamber -salât ve' selâm üzerine olsun- namaz kildi: uçlari boy­nundan sarkmis olan bir elbise ile örtünmüstü. Ebû Zerr'e bazilari söyle sordu:
«Hz. Peygamber bu haliyle farz olmayan* namaz mi kildi?» Ebû Zerr: «Hem farzi, hem de farz olmayani cevabini verdi.»
84/6- Cabir'ifi söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber'e -salât ve selâm üzerine olsun- soruldu:
« En yüksek dereceli amel hangisidir?»
« Vakti gelince kilinan namazdir» buyurdular.
85/7- Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- buyurdu ki: «Sabah namazini tanyeri iyice agarmaga basladigi zamanda kiliniz. Çümkü bu vakitte kilmakta en büyük sevap vardir.»
86/8- Büreyde'nm söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- buyurdu ki:
«— Ikindi namazim vakti girer girmez kiliniz.»
Bir rivayette, Büreyde, Hz. Peygamber'in söyle dedigini rivayet etti:
«— Kapali hava oldugu gün, ikindi namazim valcti girer girmez kili­niz. Gerçek olan sudur ki; ikindi namazini, günes batincaya kadar kilama-yip kaçiran kimsenin ameli neticesiz kalir.»
87/9- Ibn Büreyde'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- buyurdu ki: « Ikindi namazinin vaktifii geçiren kimse ailesinden ve malindan kayba ugramis gibidir.»
88/10- Ebû Saîd'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- buyurdu ki: « Sabah namazindan sonra günes doguncaya, ikindi namazindan sonra da günes batincaya kadar hiç bir namaz kilinmaz. Su iki günde: Kur­ban bayrami ve Ramazan bayrami günlerinde oruç tutulmaz. Mescidler arasinda yalniz üç tanesi için yolculu'k yapilir. Mescidi Haram, Mescidi Aksa ve Mescidim (medîdeki) dir. Ve kadin, en az iki günlük bir yolculu­gu, ancak kendisine nikâh düsmeyen bir erkekle yapabMir.»
89/11-. fon Böreyde söyle rivayet etti.
Ensâr'dan biri, Peygamber'in-seriat ve selam üzerirre olsuh-yamndan geçti, O'nu tasali gördü. Bu kisinin sofrasinda her zaman fakirler es dost bulunmaktaydi. Hz. Peygamber'de gördügü hüzün onu da kederiendirmisti. Bundan ötürü sofrayi ve o günkü konuklarini birakarak evindeki namazga­hina çekildi, namaz kilmaga basladi. Bir süre böylece kildi. Sonra uyku bas­tirdi. Düsünde tanimadigi biri yanina geldi.
« Peygamber'i -salat ve selâm üzerine olsun- üzen neydi bilmiyormusun?» diye sordu.
«— Hayir!» dedi.
«Namaz için çagirmanin nasil yapilacagi idi. O'nu bul ve namaz ki­lanlara namaza gelmelerini su sekilde -bildirecegini Bilâl'e emretmesini söy­le!» dedi. Ve Ezani ögretti. «IikI defa,» Allahü Bkber; «Iki defa» Eshedü en lâ ilahe fllailâ'h; «iki defa Hayye alessalâh»; iki defa hayye alelfelâh»; «Al­lahü Ektber, Allahü Bcber; Lâ Mâhe illallah!
Bundan sonra «Ikameti de ezan gibi, ancak (Hayye alel felâhVin sonun­da «'Kâdka-meti'ssalah, Kadkâmetis-salah, Alla'hu Ekber Allahu Ekbef, Lâ Ila­he illallah.» dedi ve tipki müslümanlarin (bu gün okudugu) ezan ve ikame­ti ögretti.
En'sârî, bulundugu yerden hemen çikti, Peygamber'in-selat ve selam üzerine olsun-kaprsinda durup 'bekledi. 8u esnada Bbû BekIr-A!la!h ondan ra­zi oisun.-çika geldi ve kapidan içeri girerken, Ensârî ona, kendisi için içe­riye girme izni olmasini s6y!edi. Ayni düsü Bbü Bekir'de görmüstü. Sonra Ensârî'ye izin aldi. O da girip Nebî'ye-selat ve selam üzerîn-e olsun- gördü­günü anlatti. Hz. Peygamber ona: Ayni seyi demin bize Ebû Bekir'de söyledi, dedi ve Bilâl'e bu sekilde ezan okumasini emretti.
. Diger 'bir rivayette söyle dedi:
Ensârdan biri, Peygamiber'in-selat ve selam üzerine oisun-yanindan geçti, O'nu üzüntülü gördü. Adam, o aksam (yoksullara) yemek veriyordu.
Peygamber'în selat ve selam üzerine olsun-üzüntüsünü gördügü için yemek­ten vaz geçti. Özel mescidine girerek namaz kirnaga basladi. Bir süre böy­lece namaz kildi. Sonra uyku bastirdi, düsünde biri geldi:
«— Peyga'mber'nselat ve selam üzerine olsun-üzen neydi biliyormu-sun?» diye sordu.
«— Hayir!... »dedi.
«— Namaza nasil çagrilacagidir. O'na git Bilâl'e emretsin.»
Adam dedi ki: Ezani ögretmege basladi:
«Allahü Ekber, Allahu Ekber», diye jiki defa; Iki defa «Eshedü enlâ ila­he illallah»; i(ki defa «Eshedü enne Muhamederresiullah»; iki defa «Hay-yeaiessalâh»; iki defa «Hayye alel felah»; Allahü Ekber (bir defa), Lâ ilahe illaâh»;
Bundan1 sonra, ikameti de ezan gibi, ancaik (Hayyeaiel felâ'h'dan) sonra (fki defa] «'Kadi'ka mecissalaih» diye ilâve yaparak, tipki müslümanlann (bu günkü okudugu) ezan ve i'kameti ögretti.
90/12- ibn Ömer'in.söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber sallaMahü aleyhi vesellem, müezzin ezan okurken ('isittigin­de) ne diyorsa onu aynen tekrarliyarak Izlerdi.
91/13- Ebû Hanife söyle dedi:
« Abdullah b. Bbû Evfâ, Hz. Peygaimiber'in söyle buyurmus oldugu­nu isittigini söyledi*:»
«Bagirtlak kusurrun yuvasi kadar da olsa bir mescid yapacak olan Için Allah (c.c.î cennette bir ev yapar.»
92/14- Ibn Büreyde'den babasinin söyie dedigi rivayet edildi:
«—. Peygamber-selat ve seiam üzerine oisun-bir adamin, mescidde kay­bolan erkek devesinin sorusturdugunu isittim."
«— Bulamaz alasin!» diye bedduaetti.
Diger bir riveyette söyle dendi*
«— Peygamber-selat ve seiam üzerine olsun-bir adamin disi devesini sorusturdugunu isitti:
«Bulamaz olasin! Evet bu evier yapilmalarindaki gaye için yapilmislar­dir.» diye buyurdu.
,
93/15-1-Vali b. Hücr'den rivayet edildi:
«— Peyganrber-selat ve selam üzerine olsun-eiîni kulaklarinin yumu­sagina degin kaldirdi.»
15-2- Baska bir rivayette söyledir:
«Evet iki elini, kulaklarinin yumu'sagigna kadar kaldirdi.»
15-3- Vail'den baska bir rivayet de söyledir:
«O, Peygamber'i selat ve selam üzerine o-Isun-namazda ellerini kulak­larinin yumusagina kadar kaldirdigini görmüstü.»
94/16- Vail'in oglu Abdül Cebbar, babasinin söyle dedigini rivayet etti:
«— Peygamber-i selat ve selam üzerine olsun- gördüm: tekbir sirasin­da ellerini kaldirdi, (sonunda) sagina ve soluna selam verdi.»
Ibrahim VâH 'b. Hücr haManda sözleri-Hammâd, Ibrahim'in Vâil b. Hücr hakkinda söyle dedigini rivayet etti.
«— o göçebe bir araptir ki, Hz. Peygamberle 'birlikte, söz edilen na­mazin disinda, kat'iyyen namaz 'kiimamisti. O, Abdulla'h ve arkadaslarindan daha »mi bilgili ki ellerin 'kaldirilmasini onlar degilde o akimda tuttu?»
17-2-Ibrâhim'den yapilan baska bir rivayet de söyledir:
Evet Ibrahim'in yaninda Vâil b. Hücr'ün sözü geçince söyle ikonustu:
«O göçebe bir Araptir ki, Hz. Peygamberle birlikte, adigeçen namaz­dan önce, herhangi bir nama2 'kildigini bilmiyorum. O, Abdullah'dan daha mi bilgin?»
17-3 -Baska bir rivayet:
Onun yaninda, VâiI b. Hücr'ün «Evet, Hz. Peygamber rükû ve secdeler­de ellerini kaldirdi.» sözü geçince dedi ki:
«— O göçebe bir Araptir 'ki, Islâmin hükümlerini bilmez ve bana öyle geliyor ki, o, blrtek namazdan hasilca Hz. Peygamberle birilikte namaz kihna-mistir. Sayamiyacagim kadar çok kimse bana, Abdullah b. Mes'üd'un yalniz, namaza baslarken ellerini ikaldirdigini söyledikleri Hz. Peygamber'den de böylece haber verdi.
Abdullah islâmin hükümlerini, sinirlarini tümüyle bilir; Hz. Peygambe-rin^-selat ve selam üzerine olsun-gizli, açi'k degisen durumlarini arastirir, ge­rek süreli olarak bir yerde oturdugu ve gerekse yolculuk yaptigi sirada on-
dan ayri kalmaga çalisirdi. Ayrica Nebî ile-selat ve selam ona- birlikte sa-yilmtyacak kadar namaz kilmistir.»
96/18-Süfyan b. Uyayne dedi ki:
Ebû Hanîfe ile Evzâî Mekke'de bugdaycilar çarsisinda karsilasmislardi. Ebû Hanîfe'ye Evzâî sordu:
«— Niçin namazda ruküa giderken ve rükûdan kalkarken ellerini kal­dirmaktasiniz?»
Ebû Hanîfe:
«— Bu konuda Allah'in Elçisinden-selat ve selam ona- kesin bir sey bulamadigi için.» diye karsilik verdi.
Evzâî:
«— Nasil kesin bir sey ydk!? Evet, bu konuda «Zührî bana. Salim de ona, buna da babasi Ömer b. el-Hattâb-in oglu Abdullah haber verdi ki, Al­lah'in* Elçisi-seIat ve selam ona- namaza basladiginda, rukûa giderken ve de rükûdan kalkarken ellerini omuzlarina 'kadar kardirdi.»
Ebû Hanîfe:
«— Bize de Hammâd, orva da Ibrahim en-Neheî buna da A'l'kama ile Es-ved, bu ikisine Ibn Mesûd haiber verirdi, Allah'in Elçisi-selat ve selam ona-yalniz, namaza baslarken ellerini kaldirir, bunun disinda böyle bir sey yap­mazdi.»
Evzâî:
«— Ben sana diyorum ki; Zührî, Sâli'm'den 0 da Abdullan'dan böy­le nakletti, sen ise bana, Hammâd'in Ibrahim'den yaptigi nakli söylüyor­sun...»
Ebû Hanîfe:
«— Hammâd hadisleri anlamada Zührî'den daha üstündü Ibrahim de bu alanda Sâlim'den üstündü Alkarna ise Fikihda Ibn Ömer'den geri kal­maz. Her ne kadar Ibn Ömer sahabe olma serefini tasiyorsa-ki bunun fazi­letinde kusku yoktur- Esved'in de birçok yönden faziletleri vardir. Abdul­lah ise o AbdulIah'dir.»
Ebû Hantfe'nin bu sözü üzerine Evzai sustu.
97/19 Peygamber -salât ve selâm ona- buyurdu ki:
«— Namazin anahtari aibdesttir. Onun dünya ile iliskisini 'kesen tek­bir, yeniden iliskisini kuran da selâm vermektir. Her iki relkâtta selâm ver­me (tesehhüdü) vardir. Bir namaz ancak Kitabin Fatihasi ile, ve ona on­dan baskasini eklemekle olgunlasir.
19-2-Ebû Hanîfe'den el-Mukrîm'in yaptigi bir rivayet de buna es olup an­cak sonunda söyle der:
« Her fki rekâtta selâm verme vardir.» sözü He ne demek istiyor diye Ebû Hanîfe'ye sordu'm: ,
«Tesehhüt süresince oturma'ktir.» 'karsiligini verdi.
El-Mukrî de «dogru söyledi.» diye ekledi.
19-3-Benzeri bir rivayetin sonunda da su ek vardir:
«— Bir namaz ancak Kitab'in Fatihasi ile ve (Kur'andan) bir sey ek­lemekle olgunlasir.»
98/20 Ebû Hureyre'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Allah'in Elçisinin -salât ve selâm üzerine olsun- görevlendirdigi kisi, Medine'de halka duyuruyordu ki, namazin namaz 'olabilmesi için Kur'an­dan bir miktar, Fatiha da olsa okuyacaktir.»
99/21-Enes'in söyle dedigi rivayet edildi:
« Nebî -salât ve selâm ona-, Ebû Bekir ve Ömer-Allah onlardan razi olsun)» Bismi'llâhir-rahrnâni'r-Rahîm'i içlerinden okurlardi.»
100/22 -Yezîd 'b. Abdullah b. Mugaffal'den rivayet edildi:
«Yezîd, arkasinda namaz kildigi bir imam «BIsmilIâlhirrahmânirrahîm»! açi-ktan okuyunca, namazdan sonra ona dedi ki,
«— Abdullah! Bunu bize duyurma da içinden oku. Evet, ben Allah'in Elçisinin -salât ve selâm ona- ardinda, Ebûibe'kir, Ömer ve Osman'in- Al­lah onlardan razi olsun-ardinda namaz 'kildrm; onu, se-sle okuduklarini duy­madim.»
101/23 Ibrahim'in söyle dedigi rivayet edildi:
« Allah'in Elçrsi-salât ve selâm ona- ile birlükte yatsi namazini kil­dim. Namazda «Vettîni vezzeytûni»yj okudu.»
102/24 Kutbe b. Mâlik'in söyle dedigi rivayet edildi':
Nebî, salât ve selâm ona- sabah namazinin iki rekâtinin birinde...» Tomurcuklan birbiri üzerine kat 'kat yigilmis, uzun ve yüksek hurma agaç­lari bitirdik.». [1] (anlamindaki) ayeti okudu. Ben de isittim.»
103/25-1-Cabir b. AbduHah'dan söyie rivayet edildi:
Nebî -salât ve selâm ona- buyurdu ki:
«— Bir kimse Imama uydugunda, imamin okumasi onun okumasi ye­rini tutar »
' Baska bir rivayet:
«Bir adam, Nebî'nin -salât ve. selâm ona- ardinda ögle ve ikindiyi ki­larken, okudu. O sirada biri ona okumamasini isaret etti. Bitirince okuyan:
1 \ 25/2 ' .
«— Nebinin -salât ve selâm ona- ardinda okumama engelini oluyor­sun?» diye sordu ve bu konuda karsilikli konusmaga basladilar. Derken Peygamber -selât ve selâm ona- duydu ve buyurdu ki:
«Bir kimse imamin ardinda namaz kilarsa, evet, imamin okuma­masi, onun okumasi yerine geçer.»
25/3-Baska bir rivayette dedi ki:
«— Peygamber -selât ve selâm ona- ardindaki bir adamin sesle oku­dugunu duyunca O'na engel olmustu.»
25/4-Baska bir rivayette dedi ki:
Peygamber -selât ve selâm ona- topluluga namaz kildirdi. Ardinda olanlarin arasindan- bir adam sesle okumustu. Namazi bitirince:
«— Ardimda olanlardan hanginiz okudunuz?» diye üç kere sordu.
Biri:«— Ben, ey Allah'in Resulü.» dedi. Buyurdu ki: .«— Bir kimse imamin ardinda namaz kilarsa, imamin okumasi, onun okumasi yerine geçer.»
25/5-Baska bir rivayet:
Peygamber -seiât ve selâm ona- ögle -yahut ikindi- namazini bitirince sordu:
«— Hanginiz SebbIhisme rabbikelâ'lâ'yi okuyordu? «Namaz kilanlar susunca birkaç kez sorusunu tekrar etti. Sonunda içlerinden birisi:
«— Bendim ey Allah'in elçisi...» dedi. .
Hz. Peygamber onunla söyle konustu:
«— Evet, gördümki, Kur'an (okumada) sen benimle çekisiyordun.»
-Yahud- okumami karistiriyordun.»
104/26 -Sa'd bin Mâli'k'in söyle dedigi rivayet edildi:
«—• Biz rükûda ellerimizi baldirlarimizin üzerine koyuyorduk. Sonra
diz kapaklar üzerine koymamiz emr edildi.))
105/27 -Ibn üs-Süb'ü, Ibn Talha'nm söyle dedigini söyledi:
«— Ebû Hanîfe'yi gördüm Atâ'dan soruyordu:
«— Imam, «Semiallâhü limen hamideh» dedigi sirada, «Rabbenâlekel !hamd» der mi?»
Cevap verdi:
«— Dese de olur demese de.»
Sonra Atâ, Ibn Ömer'den su rivayeti yapti:
Bize, Hz. Peygamber namaz ldirmisti. Basini rekâttan kaldirirken «Semiallâhü Ümen hamideh» demis, namaz kilanlardan biri de su (anlam­daki) sözleri eklemisti:
«— Ra'bbimiz, bütün olmus ve olacak hamd ve övgü sanadir. Sayisiz, temiz ve mübarek olan hamd ve övgü...)
Peygamber -se'lât ve selâm ona- namazdan sonra, «Bu sözlerin sahi!bi kim?» diye üç 'kez sordu.
Sözün sahibi olan adam:
«— 'Benim, Allah'in Eelçisi» cevabini verdi.
Hz. Peygam'ber ona:
«— Beni hak Peygamber olarak gönderene yemin ederim ki; sayila­ri otuzu askin melek gördüm, sana onun sevabini yazmak ve onu Allah'in katina çikarmak üzere birinci olabilmek için yarisiyorlardi.» diye müjde verdi.
106/28 Vâil b. Hucr'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber, -selât ve selâm ona- secdeye varmak istediginde yere diz­lerini ellerinden önce :kor, 'kalkarken ellerini dizlerinden önce kaldirirdi.»
107/29 Ibn Abbâe'in yahut Hz. Peygamberin arkadaslarindan bin baska­sindan söyle rivayet edildi:
«Peygamber'e -selât ve selâm ona- secdeyi yedi kemikli uzuv ile yap­masi vahyolundu.» [2]
108/30 Ibn Abbâs'in söyle dedigi rivayet edildi: Allah'in Elçisi jselât ve selâm ona- buyurdu ki:
«— Secdeyi yedi 'kemikti uzuvlarla yapmak, saç ve elbiseyi toplayip düzeltmemek için (Allah'tan) emir aldim.»
109/31 Ebû Saîd'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber -selât ve selâm ona- buyurdu ki:
«— Insan namazda yedi kemik- uzuv yardimi ile secde yapar: alni, iki eli, iki dizi, ve iki ayak uçlari. Biriniz secde ederse her uzvu yerli yeri­ne koysun. Rüküa vardiginda, basini, esegin yaptigi gibi, egip sirtini kam-
110/32-1 Ebû Nadirâ'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber-seiât ve selâm ona- buyurdu ki:
«Biriniz secde yaptiginda sakin ayaklarini uzatmasin. Evet, insar rramazda yedi kemik-uzvu yardimiyla secde yapar: alni, hki e!i, iki dizi, iki ayagi.
32-2-Bir baska rivayet:
« Biriniz secde yaparken belini ileri dogru çok uzatmasin."
32-3-Diger bir rivayet:
Peygamber -selât ve selâm ona- adamin, secdelerinde belini iler dogru çak uzatmasina engel oldu.»
Abdullah b. Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi; Peygamber -selât ve selâm ona- buyurdu ki:
«— Bir kimse namazda, köpegin yatisi gibi, kolunu yere uzatarak sec de.yapmasm.
nü/
34 Ibn Mesûd'dan söyle rivayet edildi:
Peygamber -selât ve selâm ona- bir ay disinda hiçbir zaman sabah na mazlarinda kunut yapmadi. Ne ondan önce "e ne de ondan sonra yaptig 82
görülmemis, o ayda yapmis oldugu kunutlarda müsriklerden birtakim in­sanlara beddua etmisti.»
113/35 Ebû Said'in yapmis oldugu rivayete göre:
Nebî-selât ve selâm ona- kirk gün disinda hiç kunut yapmadi. Kirk gün-süre ile yaptigi kunutlarinda Usayye ve Zekvân -kabilelerine beddua et­mislerdir. Bundan sonra vefatina degin hiç kunut yapmadilar.»
114/36 Vâil b. Hucr'ün söyle dedigr rivayet edi'ldi:
Peygam'ber -salât ve selâm ona- namazda otururken so! ayagini yarri-na yatirip üzerine oturur, sag ayagini ise dikerdi.»
115/37 Ibn Ömer'den rivayet edildi:
Kendisine, Peygamberin selât ve selâm ona- zamaninda kadinlar na­mazda nasil otururlardi, diye soruldu. Cevap verdi:
«— Önceleri oturarak, bir süre sonra sol ayaklarini sag tarafa yatuk bulundurarak oturmalari emr edildi.»
116/38 Berrâ'dan söyle rivayet edildi:
Peygamber-salât ve selâm ona- TESEHHÜDÜ (Ettehiyyâtü...) bize Kur'andan ibir sure ögrettigi gibi ögretirdi.»
117/39 Abdullah'in söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber-selât ev selâm ona- bizlere namazin otururken, yapilan hibesini [3] yani «Etternyyâtü'yü... ögretti."
118/40-1 Abdullah b. Mesûd'ün söyle dedigi rivayet edildi: «Biz Hz. Peygamber'in -selât ve selâm ona- namaz kildigimizda: «— Selâm Allah'a olsun» diye söylerdik.»
«— Bir baska rivayette su ziyade vardir:» ...Kullarindan iselâm Ceb­rail ev Mikâil'e olsun...»
Bu duamiz üzerine Hz. Peygamber bize dönerek buyurdu ki: «Hayir, Allah, kendisi selâmdir... Onun için biriniz tesehhüt ya­parsa (oturursa) söyle desin: (anlami):
«Bütün dualar, senalar, ve bedenî, mâlî ibadetler Allah'a mahsustur. -Bunlara bas'kaiari müstahîk olamaz- Selâm da ve Allah'in rahmetiyle be­reketleri de, ey sâni yüce Peygamber sana mahsustur. Ve selâm bizlere ve Allah'in salih kullarina olsurv. Sehadet ederim ki: Allahdan baska ger­çek mâbud yoktur. Ve sahadet ederim ki: Hz. Muhanrvmed O'nun kuludur ve Peygamberidir.»
40/2-Diger bir rivayette:
«Evet, onlar söyle diyorlardi:
«Selâm Allah'a olsun; Cebrail'e olsun. Selâm Allah'in Elçisine mah­sustur.»
Bunun üzerine Hz. Peygamber onlara söyle konustu:
«Allah'a selâm olsun» demeyiniz; ancak bütün dualar, senaJar be­denî ve mâlî ibadetler Allah'a mahsustur (tehiyyâtin orvuna kadar.)
40/3-Baska bir rivayet:
Hz. Peygamber onlara: «Ettahiyyâtüyü... (sonuna kadar) ögretti.
40/4-Bir rivayette de söyle dedi:
«Hz. Peygamberle birli'lcte namaz kildigimizda [4], namazin sonunda. otururken söyle derdik:
«Selâm Allah'a mahsustur ve selâm Allah'in Elçisine ve melekleri­ne olsun. -Meleklerine derken isim saymazdik-»
Bunun üzerine Hz. Peygamber söyle buyurdu: « Böyle demeyip söyle deyiniz.»
«Bütün- dualar, senalar ve bedenî, mâlî ibadetler Allah'a mahsustur., (sonuna kadar)
119/41 Ibn Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi:
«Peygamber -selât ve selâm ona- yüzünü, yansi görününceye dek çe­virir. «Esselâmü aleyküm ve rahmetülîah» diye sagina, ve sonra ayni sekilde soluna selâm verirdi.»
Baska bir rivayet:
«...Sag yanaginin beyazi farikasindan) görününceye kadar, (çevirir) ve; solurra da öyle yapardi.»
119/42 Abdullah'in söyle dedigi rivayet edildi':
«Peygamber salat ve selâm ona sagina ve soluna olmnaik üzere iki selâm verirdi.»
120/43 Ibrahim'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Abdullah b, Mesûd, Huzeyfe, Ebû Musa Allah hepsinden razi ol­sun ve Hz. Peygamberin ashabindan bir kaçi bir evde hep bir arada idi­ler. Birbirlerine namaz kildirmayi teklif etmege basladilar:
Teklif alanlardan biri buna yanasmayip:
« Ey Ebû Abdurrahmân sen örfe geç» deyince, o geçti, onlara ne agir ne de uzun olan ancak rükû ve secdelerinin hakkini verdigi bir namaz kildirdi. Bitirdiginde orada bulunanlar:
« Evet gerçekten Ebû Abdurrahmân, Peygamber'in salat ve se­lâm ona namaz kildirma yöntemin1! aynen kapmis bulunuyor» diye konus­tular.
121/44 Ebû Saîd'den söyle rivayet edildi:
Ebû Saîd, Peygamber'in salât ve selâm ona katina vardiginda. O'nu bir hasir üstünde namaz kilip üzerine secde eder bulmustu.»
122/45 Ibn Abbâs'tan söyle rivayet edildi:
«Evet, Peygamber salât ve selâm ona oturdugu yerde, ayakta ve bacaklarmi ikamina elleriyle çekerek de namaz kilmistir.»
123/46 El-Hasan'dan söyle rivayet edildi:
«Evet, Peygamber —salât ve selâm o'na göz agrisindan ötürü na­mazi oturarak kilmisti.» H
124/47 Dâmlgân Kadisi Muhammed b. Bu-keyr dedi ki-
Muha.mmed b. EI-MOnkedlr. Cablr b. Abdihân'm söyie dedigini rivayet ' Peygamber salât selam o'na- Ebûbdclr ve Ömer'- Taya geldL Evet °sirada kendimden
Hz-Pey9amber abdest
Bana:
(13 Bu oturma, s.rtrn, ve bacaklann, elbisesiyle sanp toplamak biçimindedir. 38
125/48 Hz. Ayse'nin (Mü'minlerin annesi) söyle dedigi rivayet edildi:
Allah'in Elçisi salât ve selâm o'rra çûk halsiz, kendinden geçecek du­ruma düsünce:
« Ebûbekir'e buyrugumu iletiniz, mü'minlere namaz kildirsin bu­yurdu. Bunun üzerine «Allah'in Resulü Ebûbelkir yufka yürekli bir adamdir, üstelik o tkendi'SI de yerinize -gecmök istemez» dendi.
Hz. Peygamber:
«— Size ne emrediyorsam onu yapiniz» buyurdu.
126/49 MüYninierin annesi Hz. Ayse'nin söyle dedigi rivayet olundu:
«Allah'in Elçisi salât ve selâm o'na çok halsiz, kendinden geçecek duruma düsünce:
* Ebübekir'e buyrugumu iletiniz, müminlere namaz kildirsin." dedi.
Bunun üzerine:
«Allah'in Resulü dedi. Ebûbekir yufka yürekli bir adamdir. Üste-iiik yerinize geçmek de istemez» denince, Hz. Peygamber:
« Ebû Bekire buyrugumu iletiniz, rnü'minlere namaz kildirsin, ey Yûsuf'un arkadasciiklari» diye bunu birkaç kez tekrarladi.
127/50 Hz. Ayse'den söyle rivayet olundu:
«Peygamber salât ve -selâm o'na hastalanmiski bu hastaligin­da vefat etti. Bu yüzden gövdesi gücünü kuvvetini yitirmisti. Mü'minler namaza gelince, Ayse'ye:
«Ebûbekr'e buyrugumu ilet, mü'minlere namazi kendisi kildirsin» bu­yurdu. O da, Ebûbekr'e buyrugu gönderdi ve:
«— Evet, Peygamber, salât ve seiâm o'na mü'minlere namaz kil­dirmani emretti» dedi.
Hz. Ebübekr O'na su haberi gönderdi:
« Yavrum ben çok ihtiyarim, yufka yürekliyim. Evet, ben Peygam­beri salât ve selâm o'na yerinde görmedimmi yüregim dayanmaz. Onun için, sen Hafsa ile birlikte Allah'in Elçisinin salât ve seiâm o'nayanina gidin, Hz. Ömer'e haber salsin, mü'miniere namazi o kildirsin.'» Öyle yaptilar. Hz. Peygamber o ikisine:
«— Sizler Yusuf'a tuzak kuranlar gibisiniz» buyrugumu Ebû Bekr'e iletiniz, müminlere namazi kildirsin»
«— Beni kaldiriniz namaza gitmek istiyorum» buyurdu.
Hz. Ayse:
«Özrünüz nedeniyle Ebûbekr'e namaz kildirmasini emrettiniz.» deyin­ce:
«— Beni kaldiriniz. Çünkü ben namazda gerçek mutlulugu buldum.»
buyurdular.
Hz. Ayse; devam etti:
« Iki kisinin ortasinda kalikti, bu sirada ayaklan (yürürken) yerde sürünüyordu.
Ebûbekr, Hz. Peygamfeer'In gelisini duyunca bekledi, geri çekildi. Bu­nun üzerine Hz. Peygamber, yerinde kalmasini isaret etti ve kendisi de ayni hizada Ebûbekr'in saginda oturdu ve tekbir aliyordu. Ebûbekir'de Hz. Peygamberin tekbirini tekrar ediyor, namaz kilanlarda Ebûbekir'irt aldigi tekbirini yenilyorlardi. Bu yolda namazi bitirdi. Bu, mü'minlere kildirdigi son namaz oldu ki, hastalik çektigi süre içersinde, ve vefat edinceye dek Bbûbekir Imamlik yapti.
128/51 Ibrahim'in söyle dedigi rivayet edildi: ,
Uu'ram okuyabiliyorsa. Piç, köle ve göçebe arap (tftle olsa) topluma
imamlik yapar.»
129/52 Ibn Abbâs'tan söyle rivayet edildi:
«Evet, Peygamber salât ve selâm ona bir erkek ve bir kathntaj namaz kildirdi. Ve erkek Hz. Peygamberin kadin da erkegin arkasinda durdu.»
130/53 Ebû Saîd el-Hudrî'nin rivayetine göre
Hz. Peygamber söyle bu­yurdu:
«'Evet, melekler namazda saflarda araltfk birakmayip düzgün tutan­lari överler,»
131/54 Ibh Abbâs'in rivayetine göre Hz. Peygamber söyle buyurdu:
«— Sabah ve yatsi namazlarini imama uyarak kilan bir kimse iki sey­den arinir: ara bozuklugundan ve Tann'ya es kosmadan.»
132/55 Ibn Abbâs'rn rivayetine göre Hz. Peygamber söyle buyurdu:
«_ Bir kimse, kirk gün sabah ve yatsi namazlarini imama uyarak kil­mayi sürdürürse onun için arabozuklugundan arindigi ve Tann'ya es kos­masindan arindigi yazilir.»
133/56 Ibn Ömer'den -söyle rivayet edildi:
« Peygamber salât ve selâm o'na kadinlara sabah ve yatsi na­mazlarina çikmalari için- izin verdi.»
Dinliyenlerden biri söyle diyecek oldu:
«—O takdirde bu çikislarini insanlar kötüye -kullanirlar.»
Bunun üzerine Ibn Ömer ona:
« Ben Allah'in Elçisinin salât ve selâm ona bu konudaki iznini bildiriyorum sen ise böyle seyler olur diyorsun.»
134/57 Enes b Mâîik'in rivayetine göre Hz. Peygamber söyle buyurdu:
«- Yatsi namazina çagrilip, müezzin de ikinci çagrisin, yaparken (aksam yemegi hazirsa) yemegi önce aliniz.»
135/58 El Esved babasi Cabirden söyle rivayet etti:
«Peygamber'în salât ve selâm o'na devrindeydi. Iki kisi mes-crdde halk namazini kilmis düsüncesiyle, ögle namazini her biri kendi evin­de kilmisti. Sonra mescide gelince ne görsünler Peygamber saiât ve selâm o'na namazda. Tutup mescidin bir yerinde oturdular. Çünkü, ikin­ci bir kez namaz kilamiyacaklarini saniyorlardi. Derken Peygamber —sa­iât ve selâm o'na namazi bitirdi. Ve onlari gördü. Haber gönderip onla­ri getirtti. Bu sirada, kendileri hakkinda birsey mi Allah'tan geldi korkusu ile omur ilikleri tir tir titriyordu. Hz. Peygamber onlara n-için namaz kil­madiklarini sordu. Oniar durumu aniattilar. Bunun üzerine buyurdu ki:
«— Ögleyi kildiniz ise, cemaatle de kilabilirdiniz. Bu iki namazdan birincisini farz yapardiniz.»
Denildi ki:
« Ebu Hanîfe'nin el-Heysem'en aktardigi bu hadisi, kemlisinden bircokian rivayet ederken, el (Heysem'den sonra hiçbir râvi ismi söyle­mediler ve söyle dediler: Ebû Hanîfe Heysem'den aktardi, O da dogrudan Hz. Peygamber'den nakletti.
136/59 Hz. (Ayse'nin söyie dedigi rivayet edildi:
« Ashaptan çiftçi olanlar, kan-ter içerisinde, toza topraga bulanmis bir durumda yürüyerek cuma rramazma geliyorlardi. Kendilerine denildi ki:
« Cumaya gelen yikanip gelsin».
Baska bir rivayette söyle dedi:
«Halik tarlalarinda çalisiyorlar, toz toprak ve terleri bir birine karis­mis durumda geliyorlardi.
Bu nedenle Hz. Peygamber onlara:
«Cuma namazina geldiginizde yikaniniz» emrini verdi.
137/60 Ibn Ömer'den rivayete göre Hz. Peygamber söyle buyurdu:
«— Cuma günü cuma namazina gelmek rsteyen-e yi'kanmak gerekir.»
138/61 Ibn Ömer'in söyie dedigi rivayet edildi:
«— Peygamber salât ve selâm o'na Cuma günü minbere çikti­ginda, konusmaga basiamadan önce kisa bir süre otururlardi.»
139/62 Ibrahim'den rivayet olunduguna göre bir kisi- kendisine söyle ri­vayet etti:
vO kisi Abdullah b, Mesûd'a, Hz. Peygamberdin.Cuma namazinda min­berde (ayakta mi oturarak mi konustugunu sorunca:
«Cuma suresini okumuyormusun?» diye cevap verdi.
« Evet, ama çikarilacak sonucu bilmiyorum» dedi. Bunun üzerine Ona su âyeti okudu: (Meali):
« Böyle iken bir ticaret veya eglenti (def sesi) gördüklerinde or­taya firladilar da seni (hutbede) ayakta biraktilar, i[5]
Abdullah b. Abbâs,
«— Iste bu âyet, cuma günü minberde ayakta konustugunu bildiri­yor.» dedi.
140/63 Ibnr Abbâstan söyie riayet edildi:
« Peygamber salât ve selâm o'na cuma namazinda cuma süre­siyle Münâfikûn suresini okurlardi.»
141/64 Nûmân b. Besir'in Hz. P e yg amber'd en yaptigi rivayete göre:
«Peygamber salât ve selâm o'na iki bayram namazi ile cuma na­mazinda «Sebbihrsme rabbikei Â'lâ» (ey Resulüm) Rabbirrin çok yüce adini tesbih et.» diye baslayan (sûre) ile «Hel etâke hadiysü-i gâsiyeh) (Ey Resulüm. Bütün insanlari dehseti ile) kaplayacak olan kiyametin habe­ri, muhakkak ki sana gelmistir.» [6]
142 65 Ibn Mesüd'un dedigine göre Hz. Peygamber söyle buyurdu:
«Hiç bir cuma gecesi yoktur ki sâni yüce Allah yaratiklarina rahmet gözüyle üç kez bakmasin. Allah, kendisine ortak kosmayanlari yarligar.»
143/66 Ebû Hureyre'nIn dedigine göre Hz. Peygamber söyle buyurdu:
«— Cuma günü ölen, (mü'min) kimse, kabrin siddetli ve çok büyük sikintisindan korunur.»
144/67 Ümmü Âtiyye'den isittigini söyleyen birinin Ibrahim'e yaptigi rivayette Ümmü Atiyye söyle dedi:
«Kadinlara, iki bayramda, namazgaha gitmelerine izin verildi. Evet, nemde gidenler arasinda, bir tek elbiseye bürünmüs iki genç kiz bulunu­yordu. Ve üstelik hayiz görenler de vardi ki namaz kilinan yere gider, na­maz kilarken degli, dua ederken halkin yaninda oturup duaya katilirlardi.»
145/68 Ümmü Atiyye'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«(Hz. Peygamber) kadinlarin fitre ve kurban bayramina namazlari için çikmalarina izin verdi.»
Bir rivayette söyle dendi:
«Evet, içlerinde hayizli olanlar da çikar ikadmlarin yambasina otu­rup dua ederlerdi.»
Baska bir rivayette söyle dedi:
Peygamber selât ve selâm o'na bizlere kurban günü ile fitre gü­nü namaz kilinacak yere, örtülü olarak, hayiz görenler de dahil, çikmamizi emretti. Ancak hayiz görenler namaz kilmamak için ayrilir, hayirli kisile­rin ibadetini seyreder ve müslürnanlarin dualarina katilirlardi. Bir kadin: «Ey Allah'in Resulü, birimizin kendisine öz bir örtüsü yo-ksa..?» diye sorun­ca Hz. Peygamber:
«O zaman kardesi, ona fazla olan örtüsünü versin» buyurdu.
146/69 Ibn- Abbâs'tan söyle rivayet edildi:
«Evet, Peygamber seiât ve selâm o'na bayram günü bayram na­mazgahina gitti. Ne namazdan önce ne de sonra herhangi biri namaz kil­madi.»
147/70 Enes b. Mâlik'in söyle dedigi rivayet edildi: '
Peygamber selât ve selâm o'na ile birlikte ögleyi dört, Zülhüleyfe'de ise ikinciyi vkl rekât olarak ki'ldt'k.» [7]
148/71 Abdullah b. Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi:
„ Peygamber selât ve selâm o'na yolculuk süresince, aksam namazi disinda; (dörtlüleri) iki re:kât kilardi. Bunu, Ebubekir ve Ömer Al­lah onlardan razi olsun çogaltmadilar.
149/72 Abdullah b, Mesûd'dan söyle rivayet edildi:
«Kendisine: «Osman, Mina da dört rekât kildi» denilince sasa kala­rak:
«— Siz Allah'in kulfariyiz, ancak ona döneriz, musibetlerine raziyiz» mealindeki âyeti okuyara'k, sözlerine söyle devam etti: Hz. Peygaimber ile iki re'kât 'kildim; Ebubekir ile tki rekât, Ömer ile Pkî rekât kildim.»
Daha sonra, Abdullah, Hz. Osman'in imam oldugu cemaatte bulundu ve O'na uyarak dört rekât kildi. Bunun üzerine ona:
«— Söylenenlere kizip dedigini dedin ve sonra da dört rekât kildin.» denilince:
«— Hilâfet öyle gerektirdi» cevabini verdi.
Abdullah b. Mesûd dedi ki: .
Mina da namazi dörde tamamlayan ilk fcisi Hz. Osman oldu.»
150/73 Mücâhid'den- söyle rivayet edildi:
Kendisi Abdullah b. Ömer ile Mekke'den Medine'ye dek yolculuk yap­misti. Abduliah yolda, binegi üzerinde, Medine'ye dogru nafile namazla­rini îmâme kilmis, ancak farz ve vitir namazlarini bineginden inere!k kil-, misti.»
Mücâhid dedi ki: Ibn Ömer'den binek üzerinde Medine'ye dogru gi­denken 'kilmis oldugu namazindan söz açtim. Bana su cevabi verdi:
«. Peygamber selât ve selâm o'na binegi üzerine, yüzü Medi­ne'ye dogru oldugu halde, îmâ ile nafile namaz kiliyordu.»
151/74 Ibn Ömer'in Allah her ikisinden razi olsun rivayetine göre Hz. Peygamber söyle buyurdu:
« Evet Allah Teâlâ farz namazlariniza bir namaz daha ekledi ki, o Vitirdir.
Diger bir rivayet:
«Allah sizlere (bes vafcit namazi) farz kildi. Vitir namazini da si­ze ayrica ziyade yapti.»
Baska bir rivayet:
« Allah size vitir namazini ziyade yapti.»
D;gei' bir rivayet:
«— Allah size bir namaz ziyade yapti. O vitirdir. Bu nedenle onu kit-, maga çaba gösteriniz."
152/75 Asmi b. Dumura'ni söyle dedigi rivayet edildi:
«Ali'ye KerremaHâhü vechehu sordum: «Vitir namazi hak mi­dir? söyle cevap verdi:
«(Diger) namazin subûtî gibi degildir. Ancak, Peygamberin se­lât ve selâm o'na sünnetidir. Bu nedenle hic kimse onu 'birakmamalidir.»
153/76 Hz. Ayse'den söyle rivayet edildi:
« Peygamber seriât ve selâm o'naVitir namazim üç kilar ve
(çogunlukla] birinci rekâtta «Sebbihisme rabbikel â'lâ»yi, ikinci rekâtta «Kulyâ eyühe! kâfirûne»yi, üçüncü rekâtta «Kulhuvaiiahu ahad'i okurdu.»
76/1 Diger bir rivayet:
„Peygamber seiât ve selâm o'na Vitrin birinci rekâtinda «Üm-mü'1-Kitâb ile «sebbihisme rabbiket a'lâ»yi ikinci rekâtta «Ümmül-Kur'ân» ile «Kulyâ eyyühel kâfirûn»u; üçüncü rekâtinda «Ümmül KItâb» ile «Kujhu-vellâhu ahad»i okurlardi.
76/2 Baska bir rivayet:
«Peygamber selâî ve selâm o'na Vitri üç kilardi.»
154/77 Abdurrahmân b. Ebzî'nirv söyle dedigi rivayet edildi:
« Peygamber selât ve selâm o'na Vitir namazinda [çogunlukla) «Sebbihi'sme r&bbike'l a'Iâ'yi, ikincisinde «Ku»i yâ eyyu..'"l-ikâfirûne»yi üçün­cüsünde ise «Kulhuvallâhü ahad»i oikurdu.»
'77/1 Diger bir rivayet:
Hz. Peygamber vitrin -ilk rekâtinda «Sebbiihisme rabbi'kel a'Iâ» yi, ikin­cisinde: «'kul lileziyne^yi yâni «kulyâ eyühel kâfirûne Ibn Mesûd'un
77/2 Baska bir rivayet: 102
«Evet, vitrin ilk rekâtinda «sebbihisme rabbikel-âl'â»yi, ikincisinde: «kulyâ eyyühei kâfirûne»yi, üçüncüsünde: «'kulhuvallâihu ahad»i okurdu.»
157/80 Ebû Mesûd el-Ensârî'ntn söyle dedigi rivayet edildi:
«Peygamber selât ve selâm o'na Vitir namazini, bir kere, gece­nin basinda, baska bir sefer yansinda ve pek çük kez sonunda kilmistir. Bunun nedeni, müslürnanlara kolaylik, bol vakit saglamaktir. Bunlardan hangi va'kitte kilinirsa kilinsin sevaptir. Ancak, geceleyin- kalkabilecegine güvenen, vitir namazini gecenin sonunda yapsin. En faziletli 'olani da bu­dur. -
Diger bir riayette:
(itaba b. Âmir ile Ebû Mûsâ söyie dedrler:
« Peygamber selât ve selâm o'na vitir namazini pek çok kez gecenin basinda, yansinda ve sonunda kiliyorlardi. Bunur. nedeni, müslü-manlara kolaylik saglamakti.»
158'81 Abdullah b. Mes'ûd'dan söyie rivayet edildi:
"Peygamber seiât ve selâm o'na ögle yahut ikindi namazlarin­dan birini kildirmis, bir rekât fazla yahut'eksik yapmisti. Namazi bitirip selâm verince kendisine:
«Namazda yeni bir degisiklik.-mi-oldu, yoksa unuttunuz mu?» diye sorulunca:
« Evet, gerçekten namazla ugrasirken selâmla oyalanilmaz.» . Ibn-i Mesûd söyle dedi:
O günden sonra, namazdayken hiç kimsenin selâmini almaz ol­duk.»
161 84 Hz. Ayse'nin söyie dedigi rivayet edildi:
Peygamber —selât ve seiâm O'na— gecenin bir kesiminde namaz k'liniyordu. Ben de yanibasinda uyuyordum. Bu sirada, elbisenin bir yani üzerimde bulunuyordu.»
162/85 Ibn Ömer'den söyle rivayet adildi:
«Namazda bir yanlislik yapildiginda imami uyarmak için Hz. Peygam-ber'In koydugu yöntem, erkeklerin «Süphaneilah» demeleri, kadinlarin ise el vurmalari idi.»
162/86 El-Esved b. Yezîd'den rivayete göre,
O, Hz, Ayse'ye: «Ne gi'bi seyler, namaz kilanin önünden geçerse namazi keser» diye sordu. Hz. Ayse söyle dedi:
«— Ey Iraklilar! Evet, esek, kadin, köpek ve kedi namazi kesmekte oldugunu ileri sürerken biz kadinlari onlarla ayni düzeyde tuttunuz. Sen istedigin kadar onlari, önünden geçerken, elinle uzaklastir; Peygamber
106 selât ve selâm o'na namaz kiliyordu: ben de yanibasinda uyuya duru­yordum. Üzerindeki elbisenin bir tarafi üzerimde bulunuyordu.
163/87 Abdullah'in söyie dedigi rivayet edildi:
Peygamberdin seriât ve selâm o'na oglu Ibrâhîm öldügü gün, gü­nes tutuldu. Bu nedenle Hz. Peygamber topluma karsi söyle' konustu:
«— Evet, günes ve ay, Allah'in bîriik ve gücünü kanitlayanlardan Eki tanesidir ki, bir kimsenin ne ölmüs, rre de yasami nedeniyle tutulmazlar» Bu Hasinden hangisinin tutuldugunu görürseniz çikincaya dek namaz kili­niz, Allah'a hamd ediniz, O'nu yüceltiniz, O'nu yaratiklardan tenzîh ediniz.» Sözünü bitirdikten sonra Hz. Peygamber inerek iki rekât namaz kildi.
164/88 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber'in oglu Ibrahim'in öldügü gün günes tutuldu. Halk «Ib-râhimi'n ölümü nedeniyle tutuldu» dediler. Bunun üzerine Peygamber —se­lât ve selâm o'na namaza durdu. Ayakta uzun süre o denli durdu ki, artik rükûa varmiyacak sandilar. Daha sonra rükûa varip ayakta durduju ölçüde rü-kûyu uzatti. Basini rükûdan kaldirip aya:kta rükû kadar bekledi. Ayakta durdugu ölçüde secdede kaldi. Iki secde arasinda v\k secde kadar kaldi. Sonra ikinci rekâti ayni ölçülerde kilmaga basladi. Ancak son secdeye va­rinca agladi. Aglamasi gittikçe artti. Bu sirada söyle dedigini isittik;
«Onlara, aralarinda bulundugum sürece, azap etmiyecegini vadet-medin mi?"
Sonra oturarak tesehhüt yapti. Namazi bitirince onlara dogru döne­rek buyurdu ki:
«— Evet, günes ile ay Allah'in büyüklügünü ve gücünü kanitlayanlar­dan iki tanesidir ki, Onlarla kullarini korkutur. Bu, bir kimsenin ölmesi yü­zünden olmadigi giibi yasami ile de olmaz. Onlari böyle görünce namaz kilmalisiniz.»
165/89 -Ebû Hureyre'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber selât ve selâm o'na bize Kur'an'dan bir surede oldu­gu gibi, istihare duasini Eve namazini) ögretiyordu.»
166/90 Abdullah (b. Mesûd'un) söyle dedigi rivayet edildi:
«Peygamber selât ve selâm o'na bize, bir konuda istihare için yapilacak duayi, Kur'andan bir surede yaptigi gibi, ögretiyordu.»
Bir baska rivayet:
«Peygamber —selât ve selâm O'na buyurdu :ki: Içinizden her kim yap­mayi tasarladigi bir isin- kendisi için iyi yahut kötü olacagini ögrenmek is­terse abdest alsin, iki rekât nafile namaz kilsin ve söyle desin: «Allah'im. Herseyi Kapsayan ilmin sebebiyle, benim için hayirli olani sen­den ögrenmek isterim. Hayirli olani yapmamda bana kudretinle güç ve 'kuvvet vermeni dilerim. Hayri, yüce fazlindan beklerim. Evet benim bil­medigimi sen biiirsrn.» Senin gücün herseye yeter de benim yetmez. Kul­larindan gi2Ü olan seyleri en iyi bilen sensin.
«Allahim. Yapmak istedigim bu is, yasayisim için hayirli, gelecegim halokinda hayirli ise, onu bana 'kolay kil.»
(Ibn Mesûd, diger rivayetinde, ek olarak söyle dedi:
«Eger, hayirli olan bir baska seyse, onu bana yaz ki, o hayirli olsun ve gönlümü ona yatir.»
167/91 Ümmühânî'den söyle rivayet edildi:
Peygamber —seiât ve selâm o'na— Mekke'nin fethi günü zirhini çi­kardi, su getirterek temizlik yapti. Sonra da tek parçali elbise getirtip giy­di, onunla namaz kildi.
Bir rivayette ek olarak söyle dedi: Tek parçali elbiseyi, sag koltugu­nun altindan geçirip sol omuzunun üzerine atmak yoluyla büründü.»
Baska bir rivayet:
«— Peygamber selât ve seiâm O'na Mekke'nin fethi günü zir­hini çikarip su istedi. (Râvî) dedi ki: «Su, içerisinde hamur bulasiklari bu­lunan büyük bir çanakta getirildi. Onunla abdest aldi. Bir elbiseyle utanç yerleriiri kapatti ve gusl etti. Sonra tek parçali elbise getirterek, sag kol­tugunun altindan geçirip soi omuzunun üzerine atmak suretiyle ona bürün­dü. Iki rekât namaz kildi.
«Ebû Hanîfe'ye bakilirsa, bu kildigi kusluk namaziydi.» Baska bir rivayet:
« Peygamber selât ve selâm O'na Mekke'nin fetih günü, zir­hini çikardi su istedi. Içerisinde kuru hamur bulasiklari bulunan büyük bir kapta su getirildi. Yikanarak dört, ya da iki rekât namaz kildi. Bu sirada tek parçali elbiseye, sag koltugunun altindan geçirip sol omuzunun üze­rine atmak suretiyle, bürünmüstü.»
168 92 Hz. Ayse'den söyle rivayet edildi:
«Evet. Peygamber selât ve selâm O'na Ramazan ayi geldiginde, geceleri uyudugu gibi, ibadet de yapardi. Ancak son on günü gelince, ken­dini tüm ibadete verirdi.»
169/93 Mugiyre'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«Peygamber selât ve selâm O'na gecenin çogunu ibadetle (tehec-cüd namazi ile) geçirirdi ki, bu yüzden ayaklari siserdi. Arkadaslari O'na:
«— Geçmis ve gelecekteki günahlarin bagislanmadi mi?» diye sorar­lardi. Hz. Peygamber:
«Öyleyse neden pekçok sükreden- bir kul oimiyayim?» diye cevap ve­rirlerdi.
170/94 Ebû Cafer'den söyle rivayet edildi:
«Evet, Peygamber'in selât ve selâm O'na geceleyin kildigi namaz on üç rekât Idi. Bunlardan üçü, vitir ikisi de sabah namazina ait idî."
171/95 Humrân'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Ibn Ömer, nerede görülürse, Humrân'da herhalde onun yaninda bu­lunurdu. Günlerden birinde Ibn Ömer:
«Humrân dedi. Bizimle birlikte olmak için gösterdigin ça'ba Iie ancak 'kendi 'kendine manevî ibi-r 'kazanç saglamak istedigini sezmekteyim» deyin­ce ümrân:
« Evet öyledir. Ey Ebû Abdirrahmân» diye karsilik verdi.
Bunun üzerine Ibn Ömer söyle konustu:
« Iki huy var ki, evet, sana bunlari kendim yasak ediyorum, ve bir iyi huy için de ögüt veriyorum, çünkü bunu, Peygamber'in de selât ve selâm O'n-a emrettigini kendisinden duydum.» Humrân: «Ebu Abdirrahmân, Nedir bu üç huy?» diye sordu. O da cevap verdi:
« Ölümün geldiginde, üzerinde kimsenin borcu kalmasin. Ancak ödenmesi için karsiligim biraktigin borç olursa baska.
Geregince amel etmedigin bir âyeti, gösteris için isittirmege çalis­ma. Çünkü, sen nasil böyle yaptinsa, kiyamet günü de ayni sey sana uy­gulanarak cezalandirilirsin. Allah, kisiye, arvcak hak ettigi cezayi verir.
Peygamber'in 'selât ve selâm O'na bana emrettigi gibi benim de sana emredecegim seye gelince, o da sabah'in i'ki rekât namazidir ki sakin birakmiyasin.
Evet, bu I'ki rekât namazda, gönülden istenecek pek çok yararlar var­dir.:
172/96 Hz. Ayse'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«.Peygamber selât ve. selâm O'na sabahin iki rekât sünneti­ni kilmakla gösterdigi süreklilik ve direnisi nafile namazlarindan hiç biri-
173/97 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Peygamber -selât ve selâm O'na-, kirk gün yahut bu ay suresin­ce taktim. Sabah namazinin (sünnetinde) «Kul huvallahu ahad» ile «Kul yâ eyyühel kâfirûne»yi okudugunu isittim.»
174/98 Cabir b. Semüre'tiin söyle söyledigi rivayet edildi:
«Peygamber selât ve selâm O'na sabah namazini-kildiktan sonra günes dogup yükselinceye dek yerinden ayrilmazdi.»
175/99 Ibn Ömer, Hz. Peygamberin söyle söyledigini rivayet etti: . « Her kim yatsinin (farzini) kildiktan sonra mescidden ayrilmadan dört rekât namaz kilarsa, kadir gecesinde kilmis kadar sevap alir.»
176/100 Ibn Ömer'den rivayete göre: Peygamber selât ve selâm Ona söyle buyurdu:
«Her kim yatsi namazindan sonra, dört rekât, arada selâm vermek­sizin, kilar; birinci rekâtta «fâtihâ» ile «Tenzil Secde suresini; ikinci re­kâtta «Fâtî'hâ» ve «Hamim Du<hân» suresini; üçüncü rekâtta «Fatiha» ile «Yâsin»i; son rekâtta da «Fatiha» ve «Tebâreke-Mülk» suresini okursa Ka­dir gecesinde ibadet yapmis kimsenin sevabi gibi, Ona sevap yazilir. Ay­rica, halkindan cehennem atesinde yanma cezasina çarptirilmis olan­larin sefaat etmek için yetki verilir. Kabir iskencesinden de korunur.
177/101 Ibn A'bbâs'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Peygamber selât ve selâm O'na öglenin farzindan sonra iki re­kât namaz kildi.»
178/102 Ibn Ömer'in rivayetine göre; Peygamber selât ve selâm O'na söyle buyurdu:
«(Nafile) namazlarinizi evlerinizde kiliniz. Oralari mezarlik (gibi na­mazsiz! yapmayiniz.»
179/103 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
-Bilâlden, Peygamberin selât ve selâm. O'ne Kabe'de namaz kil­digi yeri ve kaç rekât oldugunu sordum. Dedi ki:
«— iki rekât kildi. Yeri de o-zaman alti sütun üzerinde bulunan Beyt (ullâh'mj, kapisindan itibaren baslayan ilk iki sütuirun yanibasidir.»
180/104 Ibn Ömer'den söyle rivayet edildi:
«Bir adam, O'na, Peygamberin seriât ve selâm O'na Kâibeye gir­digi gün orada kildigi namaza iliskin bir soru sordu. Söyle cevap verdi:
«Kabe'de -dört rekât kildi.»
«Bildigi yeri bana göster» deyince, bunun için oglunu görevlendirdi.
Böylece, hurma agacinin kütügünün yanindaki sütunun altina giderek orasi oldugunu gösterdi.
Baska bir rivayet; tbn Ömer söyle dedi.
Peygamber selât ve selâm O'na Kabe'de dört rekât namaz kildi.»
Bunun üzerine (Râvî Saîd) O'na:
« Namaz kildigi yeri bana gösterir misin?» dedim. «Oglunu benim le gönderdi. Bana, hurma agacinin altindaki orta sütunun bulundugu yer; gösterdi.»
181/105 ibn Bureyde, babasinin söyle dedigini rivayet etti:
«Ölmeden önce, üç çocugunun- ölümünü görüp bu ugursuzluga sab­reden hiçbir müsiüman yoktur ki, öldükten sonra da Allahu Teâlâ onu cen nete sokmasin.»
Bunu isiten Ömer (R.):
«Yahut iki çocugunun ölümünü...» diye söze katilinca, Peygamber selât ve selâm O'na
«— Evet, iki çocugunun- ölümünü...» cevabini verdiler.
182/106 -Abdülmelik, Suriye'li bir kisiden aldigi rivayete göre,
Nefrî se­lât ve selâm O'na söyle buyurdu:
«Evet. sen (kiyamet günüî, göreceksin ki, dogmadan düsen çocu­ga: Haydi cennete gir» denildiginde:
«Hayir, annem ile babam girmeden girmem» diyecektir.»
183/107 Abdullah b. Âmir, babasindan aldigi rivayete göre,
Peygamber seriât ve selâm O'na söyle buyurdu:
« Kul öldügünde, yaptigi- kötü isleri Allah bildigi halde, insanlar onun hakkinda: «iyi bir insandi» diyerek taniklik etmeleri'üzerine Allah Teâlâ buyurur ki:
«— Meleklerim, Evet kulum hakkinda kullarimin tanikliklarini kabul ettim, ve bildigim kötü islerini de bagisladim.»
184/108 Ibn Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi:
«Cenazenin tasinmasi konusunda* Hz. Peygamberin sünneti: nâsin dört tarafindan tutmandir. Bundan fazlasi ise nafHedir.»
185/109 Ebû Atiyye el-Vedâî'den söyle rivayet edi'Idi:
«Peygamber selât ev selâm ona bir cenaze kaldrrmaya çikti. Ara­larinda bulunan bir kadini görünce.emir buyurdu da kadin oradan- çikarildi. Kadin iyice uzaklasip gözden kayboiuncaya dek bekledi. Ve sonunda (namaz için] tekbir almaya basladi.»
186/110 Ibrahim, birden fazla Tabiîn'den söyle rivayet etti:
«Ömer b. el-Hattâ'b [R.), Hz. Peygamber'in arkadaslarini toplayarak onlardan cenaze namazinda alinan tekbir sayisini sordu ve:
«— 'Bunun- için Peygamberin selât ve selâm O'na tekbir getir­digi en son cenazeyi arastirip kaç tekbir oldugunu ögreniniz emrini verdi.»
Arastirma sonunda, vefatina degin, hep dört kez tekbir aldigi ortaya çikti.» Bunun üzerine Hz. Ömer: «O halde, dört defa tekbir aliniz.» buyur­du.
187/111 Ebû Hureyre'den söyle rivayet olundu:
«Peygamber selât ve selâm O'na cerraze namazi kildirdiginda söyle derdi:
«Allah yasayanlarimizi, ölenlerimizi, burada bulunanlarimizi, bulun­mayanlarimizi, küçüklerimizi, büyüklerimizi, enkök ve kadinlarimizi yarli­ga.»
188/112 Ibn Bürey'de babasindan rivayette dedi ki:
«Peygamber'e selât ve selâm O'na lahit kazildi. Kible yönünden alinip lâhde kondu ve lahit ile kabir arasina kerpiç dizildi.»
189/113 Sad b. Ubâde'nm rivayetine göre Peygamber soy
«_ Mü'min kabrine konuldugunda melek gelerek kendtsmi oturtur ve aralarinda söyle konusurlar: Melek: «— Rabbm 'kim?». « Allah.» « Nebîn kim?»
«— Muhammed selâti selâm O'na» «Hangi dindensin?»
« temrine, buhinduflu dar kabir genisletilir ve cennetten bir ba
56 °Sf Ss'tnulan kâfir ise, mele. onu da oturtur ve aralanndaSu konusma geçer:
Melek:
«— Rabbin kim?» _ -
«— Allah... Bilmem.»
Ve bu sirada bir seyini yitirmis 'kimseye benzer. Melek:
«— Peygamberin kim?» «Hah... Bilmem.»
Yine bir seyini yitirmis kimse gibi cevap verir.
Melek:
«— Hangi dindensin?» ,
; « Hah... Bilmem
Bunun üzerine kabri pek çok daraltilir ve oturdugu yer cehennemden bir yer oldugu görülür. Sonrada, melek ona. öyle bir vurur ki, sesini cinler insanlar disinda kalan 'bütün yaratiklar duyarlar.»
Peygamber —selât ve selâm O'na— bundan sonra (su mealdeki) âye­ti okudu:
«Allah, imân edenleri hem dünyada, hem ahirette (kabirde) sabit söz alan sehadet kelimesi ile saglamlastirir; tevhide bagli .kilar. Allah zalim­leri {'kâfirleri) sasirtir ve Allah diledigini yapar.» [8]
190/114 Ümmühânî'n-in rivayetine göre
Nebi selât ve selâm O'na söyle buyurdu:
«— Kabirde üç seyle karsilasilir; sâni yüce Allah'a olan iman soru­su, (mü'minlere) cennette açilip gösterilecek yerler, ve basucunda Kur'-an okunmasi.»
191/115 Ibn Büreyde, babasmdan a-Idigi rivayete göre söyle dedi-
peygamber ile SeIât Ve Selâm °ona- bir cenaze –kaldirmaga çikmistik Annesinin kabrine gittik döndügünde o kadar çok agliyordu ki nerdeyse ruhu bedenden çikacakti
.yordu ki. ruhu bedeninden çikacakti.
«Ey Allah'in Resulü, neden agliyorsun?», diye sorduk Cevap verdi:
-— 'Rabbimden Muriammediin annesinin (Annemin-) kabrini ziyaret et­mek üzere izin istedim. Izin aldim. Anca!k, sefaat etmek için istedigim iz­ni geri çevirdi.»
Baska bir rivayet:
Peygamber selât ve selâm O'na annesinin kabrini ziyaret etmek üzere (Ratobiraden) izin istedi, verildi. Müslümanlarla birlikte gitti. Kabre yaklastiklarinda müslüunanlar durdular, Peygamber —selât ve selâm O'na— yalniz basina geçip gitti. Kabrin yaninda uzun süre kaldi. Aglamasi o ka­dar si-ddetlendi ki, sakiniesmiyecek sanmistik. Ve aglayarak 'dönmüstü'. Hz. Ömer O'na:
«Babam, annem yoluna kurban* ey Allah'in Resulü...» diye sorunca, buyurdu ki:
«—: Rabbimden, annemin kabrini ziyaret etmek üzere izin istedim, ver­di. Ancak, sefaat etmek için istedigim izni geri çevirdi. Bu yüzden merha­mete ge'erek agladim.»
Bunu duyan müslümanlar da Hz. Peygamber için merhamete gelerek agladilar.»
192/116 Abdullah, babasi (Bürey'de) der; aldigi rivayete göre,
Hz. Peygamber —selât ve selâm O'na— söyle buyurdu:
«— Kabirleri ziyaret etmenizi yasak etmistik. Bundan böyle, bagirip çagirmada^ taskinlik yapmadan, ziyaret edebilirsiniz.»
193/117 Ibn Büreyde babasindan söyle rivayet etti.
Peygamber —selât ve selâm O'na— mezarliga gittiginde söyle derdi: «— Ey müsIümanlar ülkesinin sakinleri. Size selâm olsun. Evet, biz de insaallah araniza katilacagiz.» Allah'dan bize ve size afiyet dileriz.»
[1] Kâf suresi 50, 10.
[2] Bunlar: alin. Iki el, Iki diz. ve Iki ayak uçlaridirlar.
[3] Hitbe: Burada, Yüce Allah'i övmektir.
[4] Islâmin ilk yillarinda.
[5] Cuma suresi (62), â. 11.
[6] El-Â'lâ (87) suresi ile El-Gâsiye (88} suresinin ilk ayetleridir.
[7] Sefere çikmadan


çııÖÖçşıÜü
KITABÜZ — ZEKÂT


( 3 Hadistir)
193/1 Ibni Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlutlah sallallâhü ateyhi ve seilem buyurdu ki: «Rikâz, Allah'in arzda izlendirdigi madenler içersinde durdurdugu altin ve gümüs vjb. damarlaridir.»
194/2 Câbir'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyurdu ki
«Varakliya ve yoksula yaptigin her iyilik sadakadir.»
195/3 Hz. Aise'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«Berîre [1]ye sadaka olarak verilen 'bir parça eti, Hz. Peygamber gö­rünce:
«— Et onun için sadaka, bizim için de hediye sayilir.» buyurdu.
[1] Hz. Aise'nin cariyesiydl



çııÖÖçşıÜü
KITABÜZ — ZEKÂT


( 3 Hadistir)
193/1 Ibni Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlutlah sallallâhü ateyhi ve seilem buyurdu ki: «Rikâz, Allah'in arzda izlendirdigi madenler içersinde durdurdugu altin ve gümüs vjb. damarlaridir.»
194/2 Câbir'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyurdu ki
«Varakliya ve yoksula yaptigin her iyilik sadakadir.»
195/3 Hz. Aise'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«Berîre [1]ye sadaka olarak verilen 'bir parça eti, Hz. Peygamber gö­rünce:
«— Et onun için sadaka, bizim için de hediye sayilir.» buyurdu.


çııÖÖçşıÜü
Oruç


( 22 Hadistir)
196/1 Ebû Hüreyre (R.A.) m söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyurdu ki:
Allah (CC.) söyle buyuruyor: «jn-san oglunun bütün amelleri ken­disi içindir. Yalniz oruç böyle degildir: O benim içindir ve onun mükâfa­tini da ben verecegi'm.*
197/2 Ümmü Hanii'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyurdu ki:
— Bir gün aç kalip, yasaiklardan ve haksiz yere müslümanlarin malini yemekten sakinan bir mümine, Allahü Tealâ, anca'k cennet meyvelerinden yedirecektir.
198/3 Hâmid bin Abdirrahmân el-Himyerî'-den söyle rivayet edildi.
Âsûrâ günü Hz. Peygamber, ashabindan birine:
Git kendi ev halkina oruç tutmalarini söyle.» diye emretti. Oda: «Bugün onlar yiyip içtiler.» deyince, «Olsun, günün' geri kalanini oruçlu geçirsinler» diye ten'bih buyurdu.
199/4 Hz. Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber'e bir tavsan getirildi. Emir buyurmalari üzerine as* habi toplanip yediler. Tavsani getiren adama:
Neden sen yemiyorsun?» diye sorunca, adam:
« Ben oruçluyum» dedi.
"Ne orucu,» diye Hz. Peygamber sordu. O:
« Nafile orucu,» diye cevap verdi.
Hz. Peygamber:
« Mehtapli gecelerin günlerinde oruç tutmaya çalisin.» buyurdu.
[1].
200/5 Ibn-i Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyurdu ki:
Bilâl'in ezan okumasindan itibaren, ibn-î Ümm-i Mektûm'un ezanina kadar gece yiyip içiniz. Zira Ibn-i Ümm-i Mektum, sabah namazi (vakti) girince ezan otkur.
201/6 Ibn-i Abbâs'in söyle (dedigi] rivayet edildi:
Süphesiz ki, Hz. Peygamber oruçlu i'ken- Kâhe'de kan aldirdi. [2]
Hz. Peygamber Kabe'de ihramli oruçlu iken kan aldirdi.
Diger bir rivayette (söyle dedi):
Hz. Peygamber, kan aldirdi. Yaptigi ise karsilük kan aliciya ücret verdi. Bu ücret haram olmus olsaydi vermezdi.
202/7 Enes'in söyle dedigi rivayet edildi: Süphesiz ki, Hz. Peygamber oruçlu iken kan aldirdi.
Ebû Hanife söyle dedi:
Ibn-i SIhâb, (râvî) Enes'i (Seneddej zikretmeksizin, bana su haberi verdi:
Hz. Peygamber oruçlu iken kan aldirdi.
203/8 Ebû Süfyân'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber: «Kan alan- ve kan aldiran, oruçlarini bozmus olurlar.» diye hüküm verdiikten sonra, kan aldirdi.
204/9 Hz. Âise'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber, cima ile olan cünüplükten dolayi aldigi boy abdestinden sonra olurdu.
saçlarindan su damlaya damlaya sabah namazina çikip gittjgj
205/10 Hz. ÂIse'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber, cenabetten temizlenmek için aldigi boy abdestinden sonra basindan su damlaya damlaya fecir vakti çikar gider ve yine o gün oruçlu kalirdi. [3]
206/11 Hz. ÂIse'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber, ihtilam haricinde, cünüp oldugunda bu haliyle sabaha lar [4] ve sonra orucuna gündüz devam ederdi.
207/12 Ümmü Seleme'ni'n söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber, fecir vakti, (namaza) çikip giderken basindan sular damlar ve gündüz de orucuna devam ederdi.
213/18 Ebû Hüreyre (R,A.) sunu rivayet etti:
Nebî SaIIalahü aleyhi ve selfem-, geceleyin iftar edilmeyip iki üç gün ard arda oruç tutmaktan [vi-sâl orucu) ve sükût orucundan [5] (müslümanlan] nehv etti
manian) nehy etti.
214/19 Ebû Hüreyre nin söyle dedigi rivayet edildi-
— Hz. Peygamber, visal orucunu ve sükût orucunu rrehy etti.
215/20 Ebû Saîrf- el - Hudrî sunu rivayet etti:
- (Senenin) üç gününde oruç tutulmasini, Hz, Peygamber yasak etti-[6]
216/21 Ve yine rivayet etti:
Hz. Peygamber, ramazanin birinci günü olup olmadiginda sek edi­len günde cruç tutmayi nehy etti. - .
217/22 Ibn-i Ömer'in- söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Ömer Ibn e!-Hattâb dedi
ki; ' . '
— Müslüman olmadan önce, Mescid-i Haram'da itikkâfa girmeyi nezr etmistim. Islârm kabul ettikten sonra, bu nezrimin geçerli olup oimiyacagi-ni Hz. Peygamber'e sordum. Bana: «Nezrini yerine getir!» diye cevap ver­di. .
[1] Bunlar, ayin 13.. 14. ve 15. günleridir. 124
[2] Kahe, Mekke ile Medine arasinda olan bir yerin ismidir.
[3]geceleyin cünüp kalmasi o günkü orucuna zarar vermezdi
[4] Sabahtan kasit imsak vaktidir.
[5] Sukut orucu: Oruç tutup bununla beraber ibadet ifnayla bir sey söyleye­rek susmak demektir.
[6] Minâ'da hacilarin geçirdigi 2..3.. ve 4. günlerdir ki -Eyyam- tetrfk- ismi verir. (Alî, s 123)



çııÖÖçşıÜü
HAC BÖLÜMÜ


(37 Hadistir)
218/1 Ebû Saâd'in- söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyu-du ki:
— «Kim ki hac yapmayi murad ederse, hemen yapmaga çalissin.»
219/2 Alkame'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyurdu ki:
— «Hacci ifâ edenin, ve duâ ettigi kimsenin, günahlari muharrem ayi bitinceye kadar affolunur.»
220/3 Ibn-i Mesûd'un söyle dedigi, rivayet edildi: .
Hz. Peygam'ber buyurduk
«Hac esnasinda yapilanlarin en fazi'letli olani yüksek sesle haykir­mak ve Okunban) kani akitmaktir.» Yüksek sesle haykirmak, telbiye esna­sinda olur. Kan akitmaga gelince, o da (Mekke'de) hediye olarak kesilen deve ve sigir gibi hayvanlardir. «Kan- artmak» diyenler de vardir.
Bir rivayette: «Kan akitmak» kurban kesmektir, denildi.
221/4 Nâfî' (Yahya'ya) verdigi haberde, Abdullah Ibn Mesûd'un söyle de­digini isitmis oldugunu söyledi:
— «Bir kisi ayaga kalkarak:» Ey Allah'in Resulü, dedi, «terbiyeye» ne­reden baslamalidir?»
Hz. Peygamber: -«Medineliler Zulhuleyfe'den, Iraklilar elAkîk'den, Samlilar el-CuMe'dan, Necidüler Karn'dan, baslarlar.» diye cevap verdi.
Ie dedi:
222/5 El-Esved Ibn Yezîd söyle rivayet etti:
— H2. Ömer Ibn eI Hattâb, halka karsi yaptigi bir konusmasinda söy-îdi:
«Sizden, kim hac için ihrama girmek isterse mrkattan baska yerde gir­mesin. Peygamberimizin gösterdigi mîkatlar ise sunfardir:
MedineHier ve oradan geçerek gelen yabancilar için «Zulhuleyfe»; Samlilar ve oradan geçerek gelen yabancilar için «el-Cuhfe»; Necidliler ve oradan geçerek gelen yabancilar için «Kam»; Yemenliler ve oradan geçerek gelen yabancilar için «Yelemlem»; Ve nihayet Iraklilar ve o yolla gelen di­ger müsiûmanlar Için «Zât-ü Irktir.
223/6 I'bn-i Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber'e biri sordu: «Yâ Resûlallafî, ihrama girmek istiyen ne gidi elbiseler giyer?» diye sordu. Hz. Peygamber cevabinda:
Giyemiyecegi elbiseler sunlardir: Kamis, imame, kollu kaftan, uzun entari, baslikli manto (bornoz), kirmfzimsi sari veya safran renkli bir elbi­se. Nalini olmayan (erkekler) mestlerini topuk kemliklerine varan kismin asagisindan bogazlarini keserek giysin.» buyurdu.
224/7 Ibn-i A'bbâs'in' söyle dedigi rivayet edildi: Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Ihram için giyecek izan olmayan, serâvil giysin. Nalim olmayan da mestlerini giysin.»
225/8 Ibrahim bin Mübessir'babasinin söyle dedigini rivayet etti:
— «Iibn-i Ömer'e sordum:»
— «ihrama gireöek olan güzel koku sürünür mü?» Bana cevap verdi:
— «"Koku sürünmektense katran- sürünmeyi daha çok Isterim.»
Bu cevap üzerine, Hz. Aise'ye gittim, durumu anlattim. Söyle dedi: «Ben Hz. Peygambere koku sürdüm. Sonra hanimlarina ugradi ve sonra ihrama girdi.»
Diger bir rivayette (söyle dedi):
— «Resûkiilah (S.A.)e güzel koku sürerdim. Ondan sonra hanimlarini dolasir ve sonra ihrama girmis bulunurdu;»
226/9 Gabinim söyle dedigi rivayet edildi:
«Nebî (S.V.) ashabina, hac için- giydikleri ihramdan çikip o elbiseleri umreye çevirmelerini emir buyurdu.»
227/10 Ca'bir'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber, Veda haçcmda emrettigi seyi, (umre için) de emre-dince, Sürâke bin Mali>k sordu:
— «Bu umre yalniz bize mi, yoksa bundan böyle her zaman (ve herke­se mi) mahsustur, bilgi verirmisiniz?»
Hz. Peygamber:
— «Her zaman (ve herkese) mahsustur.» diye cevap verdi.
228/11 Hz. Aise (R.A.) den rivayet edildi:
Hz. Aise, âdet gördügü bir sirada (Mekkeye)-temettü hacci yapmak üzere gitmisti. Hz. Peygamberin emri üzerine Kabe'yi tavaf etmedi!
229/12 Hz. Aise (R.A.) den rivayet edildi:
«Aise, hacc-i temettü yapmak için geldiginde' âdet görmekteydi. Resul-I ulan [S.A.) in emri üzerine umre yapmayi birakti ve hacca yeniden basla­di. Haccin geri kalan menâsi'kini yapip bitirince, Hz. Peygambe ona, 'karde­si Abdurrahman iie «Tenimde çikmalarini emir buyurdu.»
230/13 Hz. Aise'den (R.A.) rivayet edildi:
«Alse'nin umre yapmayi birakmasindan- ötürü, Hz. Peygamber bir inek kesti.»
231/14 Hz. Aise1 (R.A.) -dan rivayet edildi:
«Umreyi birakmasi» sebebiyle Hz. Aise'ye bir kurban (ikoyun veya ke-ç'O kesmesini Resûlullah ES.A.) emir buyurdu.»
232/15 Hz. Aise' (R.A.) dan söyle dedi: Hz. Peygamber'e söyle dedi:
«Ey Allahin Resulü! Halk haccini umresini ifâ ederek dönüyor. Ben ise yainiz hac yapabildim.»
Bunun üzerine Resuluilah (S.V.), Hz. Ebû Bekirin oglu Abdurrahmân'a emretti:
«Onuda (Aise ile) Tenim'e git, ihrama girsin, {Umre için) gerekli olan seyleri yapsin, sonra da yanima dönsün, Akabe'de kendisini bekliyorum.»
233/16 Ebû Katâde'nin- söyle dedigi rivayet edildi:
-Nebî (S.V.) in ashabindan mütesekkil bir toplulukla yola, çiktim. Ben­den baska ihrama girmiyen yoktu. Derken bir devekusu gördüm Atima dogru yumdum ve bindim. Aceleden alamadim kirbacim, vermelerini kafileden istedimse de vermediler. Ben de inip kendim aldim. Arayip bula-madigjm devekusu yerine bir esek avladim. Onu ben ve onlar yedik.»
234/17 Talha bin Ubeydillâh'm söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber uyurken, biz aramizda, ihramda bulunmiyan birinin av­ladigi avin etini ihramda bulunan kimsenin yemesi hususunu görüstük Hz. Peygamber sesimize uyandi ve: «Neyi münâkasa ediyorsunuz?» diye sordu.Biz de:
«Ihrama girmiyen birinin avladigi ve ihrama girmis bulunan bir kimse­nin de yedigi av eti konusunda...» diye cevap verdik.
Bunun üzerine Hz. Peygamber, yememizi emir buyurdu.»
235/18 Ibn-î Ömer'in söyle dedigi rivayet olundu:
Hz. Peygamber buyurdu ici:
«Ihrama girmis bulunan bir kimse fare, yilan, yirtici köpek, çaylak ku-}u ve akrep öldürebilir.»
236/19 Ibn-i Abbâs'm söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber, Hâris'm kizi Meymûne ile evrendigj zaman ihramda bulunuyordu.»
237/20 Ibn-î Ab'bas'm (R.A.) söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber ihramdayken kan aldirdi.»
Ibn-i Ömer'm söyle dedigi rivayet edildi:
«ResûIullâh Sal-laNahü aieyhi veseHem'in. Hacer1* esved'i öptügünü (veya el sürdügünü) gördügümden bu yana .ben de onu öpmegi (el sürme­gi) hiç terletmedim.»
239/22 ibn-i Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Tavaf esnasinda, Rükn-i Yemânî yanina her varisimda, orada Cibril aieyhisselâm öle karsilastim.»
240/23 Atâ Ibn-i Rebâh'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber'e soruldu:
«Ey Allah'in Resulü, sen, Rükn-ü Yemaniyi çoik selâmliyorsun!» Nebî (S.A.) cevap verdi:
«Rükn-ü Yemânî'ye her vardigimda, Cibril'in orada, onu selâmhyana is­tigfarda bulundugunu (gördüm).-
241/24 Ibn-i Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Nebî (S.A.), Rü'kn ile Hacer-i Esved arasinda söyle derdi: «Allahim, ben küfürden, fakirlikten, alçakliklardan, dünyada ve âhiret-te ziyana ugramaktan sana siginirim.»
242/25 Ibn-i Abbâs'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber hastayken- binegi üzerinde kâbeyi tavaf edip, rükün­leri t1) de, bir baston ile isaret etmek suretiyle selâmladi.»
Diger bir rivayette (söyle dedi) :
«Hz, Peygamber hastayken binegi üzerinde Safa ile Merve arasinda tavaf etti.»
243/26 Ibn-i Abbâs'in söyie dedigi rivayet ediidi:
«Hz. Peygamber, Hacer-i esved'den baslayip orada bitmek üzere adim­larini kisaltarak omuzlarini silkerek çalimlica bir sür'at göstererek tavaf
yapti» [1]
244/27 Hadis:
Zeyd'in söyie dedigi rivayet edildi:
«Biz Ömer ile beraber Arafat'tan döndük. Cemâ'ya [2] indigimizde ikâ­met getirdi, birlikte aksam namazini kildi'k. (Namazi1 bitirdik) o öne dog­ru jlerliyerek iki rekât daha kildi. Bundan sonra su getirip üzerine serpti ve yatagina gitti. Biz de oturup onu uzun zaman namaza bekledik. (Gelme-
yince) biz «Ey Abdurrahman namaza kalk» diye seslenince, «Hangi nama* za?» dedi. Biz «Yatsi namazina» dedik. Bunun üzerine: «Bert de Resulullah (S.A.) in kildigi gibi kildim yaU diye karsilik verdi.»
Bir diger rivayette (söyle dedi) :
«Süphesiz ki, Nebi (S.A.) aksamla yatsi namazinrayn'i vakitte kildi.»
245/28 Ebû Eyyüb (R.A) in söyle dedigi rivayet edildi:
. «Veda hacci esnasinda, Hz. Peygamber ile Müzdelifede aksam ve yat­si namazini (Cemedersk) kildim.»
246/29 Ebû Eyyûb'un söyle dedigi rivayet edildi:
«Süphesiz ki, Hz, Peygamber, bir ezan ve bir ikamet ile aksam ve yat­si namazini kildi.»
247/30 Ibn-i Abbâs'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber ev halkini önceden [3] gönderdi ve onlara: «Günes dogmadan «Cemre-I akabeyi» taslamayiniz!-» diye tenbih buyurdu.»
.
248/31 I'bni Ömer'in söyie dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber ev halkini geceleyin Müzdelifeden gönderdi. Ve on­lara:» Günes dogmadan «Cemre-i akabeyi» taslamayiniz! «diye tenbrh bu­yurdu.»
249/32 Ibn-i Abbâs'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Süphesiz ki, Nebî S.A.V, Cemrei akabeyi taslamaga baslayincaya ka­dar-telbiyede bulunmaga devam etti.»
Diger bir rivayette söyle dedi:
«Nebi (S.A.V.) bineginin arkasina sevimli bir çocuk olan Fadl b. Ab-'basi almisti. Fadl dikkatle kadinlara bakmaga baslamis. Hz. Peygamber ise, yüzünü aksi yörce çevirmeye çalisiyordu. Cemre-i akabeyi tasiayincaya ka­dar telbiyede bulunmaya devam etti.»
250/33 Enes'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Bir adam kurbanlik devesini çekip götürürken, Hz. Peygamber gördü: Deveye biniveri» diye emir buyurdu.»
251/34 Subey Ibni Mabed'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Hac niyetiyle Cezire'den çiktim. Uzeybeye vardigimda oranin söhret­li i'ki âlimi olan Selmân Ibni Rabîa ile Zeyd bin Sühan'in kafilesine katildim. Umre ve hac için telbiyede bulundugumu duydular. Ikisinden biri: «Bu adam devesinden daha saskin imis!» deyince, digeri «O sundan, sundan da sas­kin- imis!» dedi. Ben (aldirmadim) geçtim. Nihayet haccin gerektirdigi hu­suslari tamamladiktan sonra, Müminlerin emiri Hz. Ömere gittim, durumu anlattim: Ben dedim, çok uzaklarda oturan, nice zorluklarla gelen bir insa­nim Allah bana bu halimle hac etmemi .takdir etti. Haccs ve umreyi birlikte yapmak istedim. Her ikisine niyet ederek ihrama girdim. Unutmadim. (Bu sekilde yapmak istedim] yolda Selman bin Rabîa ile Zeyd bin Sühân'a rast­ladim. Umre ve hacca telbiyede bulundugumu duyduiar. Biri «Bu adam de­vesinden de saskin!», öbürü «Sundan, sundan da saskin!» dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer:
« Daha baska neler yaptin?» diye sorunca anlattim:» «[A.iHjrmayip), geçtim. Bir tavaf, umrem için yaptim. Sonra umrem için Sefa .,e Merve arasinda say ettim. Sonra (Kâbeye) geri dönüp geldim, yap­tiklarimi tekrar ettim. Daha sonra ihramda kalarak, hacceden bir kim­senin yapmasi gereken hususlarin en sonuncusuna kadar yaptim.
Bunun üzerine Hz.i Ömer Ona söyle dedi:
«Sen Peygamberinin, Muhammed Sallallahü aleyhi ve seliemin gitti­gi yoiu izlemissin.»
Diger bir rivayette. Subey Ibn Mabed (söyle dedi):
«Ben hiristiyarliktan henüz dönmüs bir müslümar. idim. Ömer Ibni Hattâb'in (R.A.) zamaninda hacetmek gayesiyie Kûfe'ye geldim. Sel­mân Ibni RabIa ile Zeyd Ibni Sühân ile beraber idik. Oniar yainiz hac için, ben hem hac ve hem de umre yapmak için Ihrama girdik. Onlar benim yaptigimi görün-ce: «Yazik sana, dediler, Hz. Peygamber temettü haccini nehy etmisken, sen ana niyet ettin.» Ve bu sefer her ikisi söyle dediler: «Vallahi sen devendun de saskmmissin.»
Bunun üzerine S übey: «Pekâlâ, biz de siz de Hz. Ömer'e gidecegiz» diye cevap verdi.
Subey Mekke'ye varinca Umre niyetiyle Kabe'yi tavaf ettikten sonra Safa i!e Merve arasinda say etti.
Daha sonra ihrâmli olarak geri döndü. Bütün yasaklardan korundu. Hac niyetiyle bu kez Kâbeyi tavaf edip Safa ile Merve arasinda say etti. Arafat'a çikincaya kadar ihramda kalip yasaklara riyet etti.
Arafat'ta vakfeden -sonra hacci bitirmis oldu.
Kurban bayraminin birinci günü olunca temettü hacci için kurban ke­sip ihramdan çikti.
Hac farizasini böylece yaptiktan sonra, dogru Hz. Ö-mer Ibn el-Hat-tâb'a gtitler.
«Önce Zeyd Ibn- Süfyân konustu:
«Ey Mü'minlerin emiri, dedi, sen süphesiz, temettü haccini yasak et­tin. Subev Ibn Mabed ise temettü hacci yapti.» '
Hz. Ömer SiibeyTe dönerek:
«Baska neler yaptin, ey Subey?» diye sordu.
Subey:
«Ey Mü'minlerin emiri, Önce hac ve umreye niyet ederek ihrama gir­dim. Mekke'ye gelince umrem için Beytullah'i tavaf edip sonra Safa ile Merve arasinda tavafta bulundum. Ihrâmli olarak geri dönüp geldim, ya­sak olan hiçbir sey yapmadim. Bu sefer haccim için Beytullah'i tavaf et­tim ve Safa ile Merve arasinda tavafta bulundum. Bayram gününe kadar ihramli kaldim o gün de gelince, temettü haccim için bir kurban kestim. Sonra da ihramdan çiktim.»
Bunun üzerine Hz. Ömer, Subey'in sirtini oksiyarak:
Sen Peygamberinin yolunda giderek dogru olani yapmissin.» diye tebrik etti.
Subeyden gelen* baska bir rivayetle (râvi söyle anlatti):
Subey, selman Ibn-i Rebia ve zeyd ibn-i sükan haç için birlikte yola çikdilar. Mikâta gelince:
Subey, hac ve umre, Selman Ibn Rebie ve Zeyd yalniz hac için ihra­ma girdiler. Bu iki sahis, Subeyy'in yaptigi isin yanlis oldugunu ksndisine anlatmaga girisip dediler ki:
«Sen, gerçekten devenden daha saskinsin!. Hac ile Umreyi birlesti-riyorsun, halbuki, Emir-ül-müminin Umre ile haccin birlestirilmesini ya­sak etti.»subey onlara:
«Hz. Örner'e siz de ben de gidecegiz» diye cevap verip geçip gittiler.
Mekke'ye vardiklarinda, Subey, umresi için, Beytullah'i tavaf ettikten sonra Saf aile Merve arasinda say etti.
Sonra geri dönüp hacci için Beytullah'i tavaf edip, sonra Safa ile Merve arasinda say etti.
Bayram günü gelinceye kadar, ihramliya yasak olan hususlara riayet etmek suretiyle öylece ihramda kaldi.
Bayram günü, kendisine kolay gelen bir koyunu kurban etti kesti.
Kurbanlarini kesip Medine'ye gittiler. Hz. Ömer'in huzuruna girdiler.
Seimân- ve yezid:
«Ey müminlerin Emiri, dediler, Subey, hac ile Umreyi bir ihramla yap­ti!.»
Hz. Ömer fSubeyy'e dönerek):
«Sonra neler yaptin?» diye sordu.
Subey anlatti:
«Mekkeye gelince, ilk Önce umrem için tavaf yapip sonra, yine um­rem için Safa üe Merve arasinda sa'y ettim.
Bundan sonra geri gelip bu sefer haccim için Beytullâh'i tavaf ettim. Daha sonra Safa ile Merve arasinda haccim için sa'y ettim.»
Hz. Ömer tekrar:
«Ondan sonra ne yaptin?» diye sordu.
Subey anlatti:
«Üzerime haram olan hiçbir seyi yapmadan ihramda kalarak Bayram gününü bekledim. «O gün olunca, bana kolay gelen bir koyun kestim.»
Bunun üzerine Hz. Ömer, Subey'In- sirtina vurarak:
«Sen, Peygamberinin (S.V.) yolunda giderek dogru olani yaptin.» di­ye tebri;k etti.
252/35 Ibn-i Abbâs'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Ramazanda yapilan- bir umre bir hacca bedeldir.»
253/36 Ibn-i Ömer'im söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber, Mekke'nin fethî gününde, gri-kül renkli bir deveye [4] binmis, yayini kusanmis, ve basina siyah deve yününden mamul bir imame giymisti.»
254/37 ibn-i Ömer [R.A.) nin söyle dedKjli rivayet edildi1:
Hz. Peygarrtber'in kabri seriflerini su tarzda ziyaret etmen sünnetten­dir. [5]
Nebi (S.V)' in kabrine itafole cihetinden 'gelir, arkani 'kibleye Gönderip kabre dogru durursun ve söyle dersin: «Selâm sana, ey NebK Allah'in rah­met ve bereketi sana ollsun!»
[1] Arafattan indikten sonra yapilan haccin ikinci rüknünü teskil eden -tavafin» Ilk üç devrinde erkeklerin bu sekiide bir tavir takihmasina -remel- denir,
[2] Cem'â, Müzdelifenin bir baska ismidir,
[3] Geceleyin Müzdetifeden Minaya.
[4] Bu, Hz. Peygamberin Kasvâ adindaki devestdir. (Alî, s. 116)
[5] Burada sünnetten kasit, ashâb-i kiram ve onlardan sonra gelenlerin takip ettik­leri yol, olsa gerektir.



çııÖÖçşıÜü
IKÂH BÖLÜMÜ


(25 Hadistir)
255/1 Abdullah'in [Ibn-i Mesud) «RA» söyle dedigi rivayet edildi:
Resulullah (S.A.) bana hacet yani nikâh hutbesini ögretti; söyledir: «Hamd Allah'a mahsustur. O'r?a hamd eder, O'ndan yardim diler, O'n-dan magfiret bekler, O'ndan 'kurtulus niyaz ederiz. Allah kimi dogru yola getiiirse onu saptiracak yoktur. Saptirdigi kimseyi de dogru yola -gitirecek yoktur. Allah'tan 'baska Allah olmadigina ve Muhammed'in O'nun ku­lu ve elçisi olduguna sahadet ederiz,» «Ey iman edenler! Allah Tealâdan nasil korunmak gerekse öyle 'korunun. Ve ancak müslüman- oldugunuz halde ölümü bulun.» [1]
«AllaMi Teâlâdan kotfkun iki, tabirinizden birsey isterseniz O'nu vesi'le edinip istersiniz. Ve hrstm'Iik baglarini 'kirmaktan sakinin. Allah, üzerinizde gözeticidir.» [2] «'Ey jman edenler! Allah-u Teâ­lâdan "korkun. Ve sözün dogrusunu söyleyin. Tâ ki amellerinizi islâh, gü­nahlarinizi -magfiret buyursun. Kim Allahu Teâlâya ve Resulüne itaat ederse, O'nun nezdinde bütün istekleri husul bulur. Ve dünyada hamid ve ankette said olur.» [3]
256/2 Ebû Mûs'ntn söyle dedigi rivayet edildi';
«Resûiullâh (S.V.) buyurdu *ki:»
«Evleniniz! Zira ben diger ümmetlerle, sizin sayiniz ile rekabet ede­cegim.»
257/3 ibn-i Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah (S.V.) buyurdu -ki: .
Genç (bâ'kire) kizlarla evleniniz. Zira rahimleri dafha çabuk döI tutar, agizlari daha güzel kokar, ve ('kocalari ile geçimleri, anlasmalari hususun­da) en güzel ahlâka sahiptirler.»
258/4 Zeyd Ilbn Sabit'ten rivayet edildi-:
r gün) Zeyd, Hz. PeygarrtberMn huzuruna gelmisti. Sordu-
«Yâ Zeyd, evlendin- rm'-?»
Zeyd: «Hayir» dedf.
Bunun üzerine Resûlullah (S.V) ona su ögüdü verdi:
«Evlen ki haramlardan datia çok sakinabilesin. Bir de su bes kadin-dan biriyle saton evlenme:» .
«Sehbere,» «Neftbere,» «Lefobere,» «He'bdere» ve «1-etûf.»
Zeyd: , .
«Ey Allah'in. Resulü, bu saydigin nasil kadmterdan ilmeni.» deâî. Hz. Peygamtber açikladi: . -
«SeNbere»: Gö'k gözlü sisman kadindir. Nebbere: Zayif, ince, uzun ka­dindir. Lehbere: Sehveti kirilmis yasli kadindir. Hebdere: Asiri kisa boylu (sisman) kadindir. Letûf'a gelince, o da, senden önce bir baska kocadan çocugu bulunandir.»
Es-Seybânî dedi ki: «Ebû Hanife, bu hadisi müzâkere ederken, çok
259/5 Afodul- Meli'k, Samli birinden rivayet edere'k dedi ki:
Nebî (S.V.) e bir adam gelerek:
«Ey Allah'in Resulü: dedi, falan kadinla evleniyorum.» . Hz. Peygamber de onunla evlenmemesini- tembih etti. Bir müddet son­ra tekrar geldi, yine evlenmemesini söyledi. Üçüncü bir sefer geldi, yine izin vermedi. Ve:
«Bana göre, çocuk doguran zenci bir kadin, kisir olan güzel bir kadin­dan daha iyidir.» buyurdu.
260/6 Ibn-i Bureyde'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«Bir gün Hz. Peygamber'i'n huzurunda, ugursuzluk inancinin dogru olup olmadigi tartisiyondu.
Resûlullah [S.V.) söyle buyurdu:
«Su üç sey (in bazisi): ev, at ve kadin, ugursuzdur: [Söyle ki):
Oturanlara dar gelen-, ve kötü komsulari olan bir ev ugursuzdur.
Sahibini beslemiyen sert basli at da ugursuzdur.
Kadinin ugursuzlugu da kisir olmasidir.»
E!-Hasan Ibn Süfyân: (Hadisin sonunu) söyle rivayet etti:
«{Kadinin ugursuzlugu, 'kötü huylu ve kisir olmasidir.»
Diger bir rivayette (söyle dedi):
«Eger bir seyde ugursuzluk varsa, o da: evde atta ve kadindadir:
Oturana dar gelen ev ugursuzdur.
Kadinin ugursuzlugu, kötü huylu, rahminin- kisir olmasidir.
Atin ugursuzluguna gelince: O da sert basli serkes olmasidir.
261/7 Ibn-i Abbas'in söyie dedigi rivayet edildi:
Peygamber Sallallahü aleyhi ve sellem, (ikizi) Fatma'ya: «Ali seninle evlenmek istiyor» diye danisti.
262/8 Ebû HüreyrenIn söyle dedigi rivayet edildi:
Peygamber [S.V.), kizlarindan birini evlendirmek istediginde:
«Falar (erkek) falan (kizi) aniyor» diye (onunla) konusur, daha sonra
cnu evlendirirdi.
Nebi (S.A.V.) kizlarindan birini evlendirmek Istedigi zaman, onur.- hüc­resine gider:
«Falan «erkek» falan «ki2i» aniyor der sonrada onu eviendirirdi.
Diger 'bir rivayette söyle dedi:
Hz. Peygamber'den, kizlarindan biri, istenince, onun hücresine gider: «Falan (erkek) faian (kizi) aniyor» der gider, ve ondan sonra nikâhini kivardi fevlendirirdi).
263/9 Cabir ibrv Abdullah'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz Aise (R) nin yaninda (büyütüp) evlendirdigi yetim bir kizin ciha­zinin masrafin, Resûlullah (S.V.) kendi bütçesinden ödedi.
264/10 Ebû Hüreyre'nIn söyle dedigi rivayet edildi:
Resûiullah CS.VJ buyurdu ki:
Bakire (kiz), ancak izni' alindiktan sonra nikahlanir/ Sükût etmesi, ni­kâhina izin verdigini gösterir.
Dul (Kadin) da, kabul ettigini sözle ifade etmesinden sonra onunla ni-'kâhlanir.»
Diger bir rivayette (söyle dedi):
«Bakire ('kiz) ancak izni alindiktan sonra evlendirilir. Sükût etmesi, ev­lenmesine izin verdigini gösterir.
Dul (Kadin) da, kabul ettigini ancak diliyle söyledikten sonra, evlen­dirilir.
Diger bir rivayette (söyle dedi):
«Bakire Okiz) ancak izin aldilktan sonra nikahlanir. Sükût ederse, bu onun kabul ettigini gösterir.
Dul (kadin) da kabul ettigini diliyle söyledikten sonra ancak nikahla­nir.
265/11 Ibn-i Ab'bâs'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Bir kadinin kocasi ölmüstü. Bir müddet sonra çocugunun amcasi ge­lerek ona evlenme teklif etti. Fakat kadinin babasi kizini adama vsrmsdi, ' bir baskasina verdi.
Kadin Hz. Peyganrrber'e geler&k durumunu anlatti. ' Resûluliaih (S.V.) adama haber gönderdi. O da geidi.
«Bu kadin neler söylüyor?» diye adamla konustu.
Adam:
«Dogru söylüyor. Ancak kentlisini istedigi adamdan daha iyi olan i:i-rine verdim.» deyince, Hz. Peygamber, kadinla yeni kocasinin- izdivacini fesh etti: ve onu, çocugun amcasi' ile evlendirdi.
Diger bir rivayette (söyle dedi):
«Esmâ'yi babasindan, çocugunun amcasi ile bir baskasi istemisti. Ba­basi onu bu ikinci sahsa verdi.)Esmâ Hz. Peygamber'e gelerek bu evlenme­yi si»kâyet etmesi üzerine onu kocasindan ayirip çocugunun- amcasi ile evlendirdi.»
Baska bir rivayette (söyle dedi):
«Kocasi ölen bir l.adma, çocugunun amcasi evlenme teklif etti. Kadi­nin babasi, kizinin izni olmaksizin onu bir baskasi iie evlendirdi.
Bunun üzerine kadin, Hz. Peygambere gelip bunu anlatti. Nebî (S.V.j babasini getirterek sordu:
«Onu evlendirdin öyle mi?»
Adam: — «Onu daha iyi biriyle evlendirdim?» deyince,
Resûlullah (S.V.) Onu Onun kocasi ile oian izdivacini fesh edip, çocu­gunun amcasi ile evlendirdi.
Diger bir rivayette (söyle dedi):
«Kocasi ölüp ondan 'bir çocugu bulunan bir kadini, çocugunun amcasi babasindan istedi.
Kadin: «Beni onunla evlendir!» diye babasina söyledi.
Etebasi reddedip ,onun istemedigi biriyle evlendirdi.
Bunun üzerine kadir? gelip Hz. Peygarrvber'e durumu haber verdi.
ResûluIIah (S.V.) babasindan sordu: O da:
«Evet, dedi, kendisiyle evlendirdigim adam, çocugun amcasindan da­ha iyidir.»
Bu cevap üzerine Resûlullah (S.V.) kadini 'kocasindan ayirip, çocugu­nun amcasi ile evlendirdi.»
266/12 Ebû Saîd El-Hudrî'nin söyle dedigi rivayet edildi1:
«Kadir?, halasi ve teyzesi (sag iken) oniarin kocalari ile üzerlerine ev-lendirüimez.»
267/13 Câbir Ibn A'bdillâh ile Ebû Hüreyre'nrin söyle dedikleri rivayet edildi:
«Kadin ne halasi ne teyzesi üzerine nikahlanmaz. Ve yine yasli ka­din kendisinden küçü'k olan kadinin üzerine nikahlanmaz.» [4]
268/14 Enes'in söyie dedigi rivayet edildi.
«Nebi (S.V.) Muta (nikâhini) yasak etti.»
269 15 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Resûlutiah (S.V), Muta (nikâhini), Hayber savasinda yasak etti.»
270/16 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber, mutakâhiyle) kadin almayi yasak etti:.
271/17 Âl-i Sebre'den birinin söyie dedigi rivayet edildi:
«Nebi fS.V.), muta (nikâhiyie} kadin almay: Mekke'nin fefhi günü ya­sak etti.»
Diger bir rivayette: «Fetih senesinde» dendi.
272/18 Sebre'nin söyle dedigi ogiu (Rebî) tarafindan rivayet edildi:
«Resûluilch (S.V.). muta (nikâhiyie) kadin almayi Mekke'nin fethi gü- yasak eni.»
(1) Diger bir rivayette (söyie dedi):
«... Muta (nikâhini) hac senesi yasak etti.»
(23 Baska bir rivayette (söyle dedi) :
«Resûlullâh (S.V.) muta (nikâhiyie) kadin almayi fetih, günü yasak etti.»
272/19 ibn Ö-mer'in söyie dedigi rivayet edildi:
"Hz, Peygamber, Hayber savasinin yapildigi yil, ehlî merkeplerin Si­lerini yemegi ve muta (nikâhiyie) kadin almayi yasak etti.»
273/20 Abdullah Ibn-i Mesud'un söyle dedigi rivayet edildi:
«Azlin [5] hükmü, Ibn Mesûd'a soruldih O da söyle cevap verdi..
«— Süphesiz -Hz. Peygamber buyurdu ki1:»
•— Var olmasi için Allah'in ahit yaptigi bir sey sert bir kayaya tev­di edi'lmis oisa bile, âlem-i vücutta o seyin yine vücuda gelecegi süphe­sizdir.»
274/21 Hz. Peygamber'in hanimi Hafsa'dan Ebû Yusuf Ibn Mâhiik rivayet edek dedi ilci:
'Bir kadin Hafsa'ya gelerek:
Kocam, istemedigim halde, yan üstü yatirarak benimle münasebet­te bulnuyor,» dedi.
Bu söz Hz. Peygam'ber'e ulasinca:
«Merkez ayni olmak sartiyla bir sakinca yoktur.» buyurdu.
275/22 Ebû Zerr, Hz. Peygamber'in söyie dedigini rivayet etti:
«Cinsîmünasebette kadinlarin arka yoliarini kullanmak haramdir.'
276/23 AbduIlah Ibn -Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi:
«Cinsî münasebette kadiniarin arka yollarini ikullanmamiz bize nehy edildi.»
2?7/24 Ibn Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi:
«Kadinlarin arka yollarinin'kullanilmasi haramdir.»
278/25 Ömer Ibn ül-Hattâb (R.A), Hz.-Peygamber'in-'söyle buyurdugunu riva­yet etti:
«[Dogan) çocuk yata'k -sahibine aittir. Zina eden erkek için de tas (re­cim) vardir.» [6]
279/1 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hâmile olan cariyelerle [7] çocuklarini dogurmalann'dan önce, cinsî münesetoette ibulunulmasini Hz. Peygamber nehy etti.»
280/1 Hz. Ali'nin söyle dedigi rivayet edildi;
Resûlullah (S.V.) buyurdu-ki: .
«Nesep ci'hetinden (evlenmeleri) haram olan, memeden süt emme ile de'haram olur. Bunun azi da çogu da birdir.»
281/2 Hz. Aise'nifi söyle dedigi rivayet edifdi:
Hz. Arsenin evine Efleh bin Ebî-ÎKuays gelerek girmek için ondan izin istedi.
Efleh:
«— Ben senin amcanim, neden yüzünü örtü yorsun?.» deyince:
Hz. Aise «Nasil sen benim amcam olursun!?- diye (hayretle) cevap verdi.
Efleh: — «Kardesimin karisi kardesimden olan çocugunun sütüyle se­ni emzirdi.» diye açikladi.
Hz. Aise: «Bu durumu Resûlullah (S.A.) e açtim: dedi, bana söyle ce­vap verdi:
«Allah iyiligini versin, bilmiyormusun ki, nesep cihetinden haram olan, süt cihetinden de haram olur!»
[1] Âli Imrân s. (3). â. 102
[2] Nisa S." 141. â. 1.
[3] Ahzâb S. (33), â. 70-71.
[4] Büyük ve küçükten kasit sudur: -Teyze, kiz kardesinin kizi üstüne, hala da er­kek kardesinin kizi üzerine ni'kâhianamaz.- (Alî, S. 127)
[5] Cinsî münasebette, meninin disari akitilmasina denir.
[6] Evlilik dis! olan çocuga, onun babasi sahip çikamaz. Çocuk nikâhli karisindan yahut azatii cariyesinden dogan erkege ait olur.
[7] Bu yasak, cariyeyi hamileyken satin almis, veya hibe, yahut miras yoluyla ma­lik -olmus <kimse içindir. Hamileyken mülküne geçen böyle bir cariye dogum yapmakla, rahmini temizlemis olur.



çııÖÖçşıÜü
BOSANMA BÖLÜMÜ


(15 Hadistir.)
282/1 :Ebû Hüreyre (R.A) In söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber 'buyurdu iki: .
«Üç sey vardirki, ciddisi ciddi, sakasi da ciddidir: Bunlar «bosanma,» «ni'kâh,» «bosadigi 'kadina igeri dönmek.»
283/2 Cabir'in söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah (S.V.), Sevde'yi bosadigi zaman Ona: «Iddet bekle!- diye söyledi.
284/3 Hz. Aise'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah (S.V.), Sevde'yJ (bosadigi zaman Ona: «Iddet bekle!» diye
285/4 Bir adam, Ibn Ömer Radiyallâhü anhümâdan rivayet ederek dedi ki:
Ibn Ömer, karisi hayiz gördügü sirada, onu bosadi. Yaptigi, bu isten ötürü ayiplaninca, ikansma geri döndü. Hayizdan temizlenince tökrar bosa­di. Kadinin foekliyecegi Iddetin zamanini, hayizli iken yapmis oldugu bosa­madan itibaren saydi.
286/5 Ebû Burde'nin babasinin söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah (S.V.) buyurdu ki:
«Su adamlarin ne si'kintilari var k\, (eslerine) «Artik -seni bosadim» dedikten sonra (pisman olup): «Seni aidim,» diyerek Allah'in çizmis ol­dugu sinirlarla oynuyorlar!»
287/6 Cebir'in söyle dedigi rivayet edildi: Resûlullah (S.V) buyurdu ki:
Matuh'un ('), bosama, satma ve satin alma, gibi isleri hüküm­süzdür.»
288/7 Hz. Aise'rvin, söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah (S.V.), biz eslerine, kendisini koca olarak kabulde devam edip etmemek hususunda selâhiyet verdi; biz de zevceleri c'makta devam edecegimize karar verdi'k.»
289/8 El-Esved, Hz. Aise'den söyle rivayet etmistir-
«Hz. Aise (Cariyesi) Berîre'yi âzâd etti. Berîre'nin kocasi da Ebû Ahkarmakarp dünya ve ahiret islerindeki idaresi fâ id ofan knmsed.r: (Mecelle. M. 945. 1959 Ankara)med hanedaninin azatli kölesiydi (Mevlâ). Berîre hürriyetine kavusunca, kocasinin nikâhinda kalip kalmama hususunda kendisine, Hz. Peygamber selâhiyet verdi. O da ayrilmak istedigini söyledi-. Bunun üzerine Resûlui-lah (S.V.) onu, kocasindan daha önce hürriyetine kavusmustu) ayirdi.»
290/9 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi: Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Evii köle kadin, iki talakla bosanir. Iddeti ise iki hayiz görmesiyle bi­ter.»
291/10 Hz. Ömer I'bn ül-Hattâ'b'irt söyle dedigi- rivayet edildi:
«Dogru, mu yalan mi söyledigini bilmedigimiz -bîr kadinin sözüne itibar ederek", Rahibimizin kitabini ve Peygamberimiz [S.V.) in sünnetini terk ecfömeyiz: «Üç.talakla bosanmis olan bir kadirra"Oturacak bir yer ile nafa­ka verilir,» [1]
292/11 El-Esved'in söyle fdedigi) rivayet edildi:
«Ebu Hâris ül-Esiemiye'nin ikizi Sübey'amn kocasi öldü. Kadiri yirmibes gece kaldiktan sonra dogum yapti.
Ebû s-Senâbil Amr bin 'Ba!kek, Ona rastladi ve söyle 'konustu:
«Bezenip süslendigine göre evlenmek istiyorsun. Aiiah'a yemin ede­rim 'ki, '(dogumun ile iddetin 'bittigini zannedip) asla evienemezsin, iki ha­yiz müddetinden fazla (bekleyeceksin).»
Bunun üzerine, kadin Hz. Peygarriber'e gelerek dediklerini anlatti. Resûlullah:
«O hata etmis. Kismetin çikar gelirse hana haber ver!» diye tenbih buyurdu.
.
293/12 Abdullah Ibn Mesûl (R.A) in söyle dedigi rivayet edildi:
«Isteyen ile mübâhaleye [2] girerim iki, 'kadinlarin fiddetinin miktari­ni) bildiren i'ki sûreden ikisa !olani uzun olandan sonra indi.» [3]
Diger'bir rivayette söyle dedi:
«Kadinlarin (hallerini 'bildiren) uzun sûre (nin):
«Gebe kadinlarin da (gerek bosanmis, 'gerök 'kocasi vefat etmis ol­sun-) iddetleri, dogurunca [son bulur.» âyeti, ([4] iner çesit iddet müddetini nesh etti.
294/13 Alkame, Abdullah I'bn Mesûd'dan (asagidaki fetvasini) nakletti:
Bir kadinin 'kocasi, herhangi' 'bir mihir takdir etmeden, ve kendisiyle cinsî münasebette bulunmadan öldü. (Bu kadin hakkinda) Ibn Mesûd söy­le karar verdi:
«Kadin, ait oldugu kavmin kadm-larma verilen miktar kadar mihr'i m'i-sil alir. 'Kocasinin malina vâris oîur. Vefat iddetini de, -beklemelidir.»
Bu sirada, Maki! I'bn Sinan el-Esceî söyle konustu: «Sahadet ederim ki, Hz. Peygamber, Vâsik'in kizi Birva hakkinda tipki senin gibi karar ver­misti.»
295/14 Aikame'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«Belli bir müddet için karisi ile yatmamak üzere yemin eden bir kim­senin, esiy.'e tekrar yatmasi, yahut bir özür sebebiyle yatmayip, diliyle söylemesi neticesinde o müddet son bu-lur.»
296/15 Eyyûb üs-Sehtiyânî'nin söyie dedigi rivayet edildi:
Sabit ibn Kays'in karisi Hz. Peygamber'e gelerek: ''Ben de Sabit de artik uyusamiyoruz» dedi. Resûlullah (S.V.) sordu: '(Ni'kâh esnasinda sana verilmek üzere tayin ettigi) bahçeden fera­gat eder misin?»
Kadm:
«Evet, dedi, üstelik kendi, mallardan da veririm.» Hz. Peygamber:
«Hayir, fazlasina hacet yok» diye karsilik verdi.»
[1] Hz. Ömer'in dedigi kadin, Fatma bint Kaysdrr ki: «Ben boyandigim zaman Hz. Peygamber bana ne oturacak bir yer ne de nafaka verdi» demistir.
[2] Mübadele: Bir konuda, Iki kisinin aralarinda: »Kim haksiz ise Allah ûna lânst etsin.» demek suretiyle mübahaseye girismelerine denir.
[3] Kisa olan Tatâk, uzun olan da Baksre süresidir. Talâk sûresinde, kocasi öien veya bosanan bir kadin dogum yapinca >Iddeti b;ter deniyor. Bakara sûresinde ise iddet dört ay on gündür deniyor. (Bk. â. 234) Bu durumda bu ikinci âyet, Talâk süresindeki âyetle nesh edilmis oluyor. Abdullah Ibn Mesûd da bunu kasdetmek istiyor.
[4] Talâk sûresi (B5). â. 4. .


çııÖÖçşıÜü
NAFAKALAR SOLUMU


(2 Hadistir)
297/1 ibn Abbâs'in söyle dedigi rivayet edildi:
Resûîuüah (S.V.) buyurdu ki:
«Sizden birinizin, kendilerini besleyip geçindirdigi kimselerin geçim­lerini düsünerek geçirdigi bir gece. Aiiah yoiunda bin kiliç vurmaktan Al­lan Tealânin katinda daha kiymetlidir.»
298/2 Sa'd'in söyle dedigi rivayet edildi: Resûluüah {S.V.) buyurdu ki:
«Süphesiz sana. Allah rizasini istiyerek geçim için yapacagin- her masrafa, hatta eiinle esin agzina uzattigin bir lokmaya karsilik sevap verir.» .


çııÖÖçşıÜü
AKD-I TEDBIR VE VELALIK BAHSI


(3 Hadistir)
299/1 Abdullah'in söyle dedigi rivayet edildi:
Ibrahim ibn Nuaym en-Nehhâm'in, kendi vefatini azadina sart kilmis olan 'bir 'kölesi vardi.
«Aradan bir müddet geçtikten sonra 'kölenin- bedeli olan paraya ihti­yaci oldu. Bu yüzden Hz. Peygamber sekizyüz dirheme 'köleyi sativerdi.»
Diger bir rivayette:
' «Nebî SaNaNahü aleyhi ve sell&m, efendisi kendi ölümünü azadina sart 'kilmis olan köleyi satti» dendi. . .
300/2 Hz. Aise'den rivayet edildi:
, Hz. Aise, Berîre (adii cariyeyi) satin alip azad etmek istemisti. Cari­yenin, emrinde oldugu efendileri Hz. A-iseye:
-Velayet hakki bizde Ikalmak sartiyle onu sana satariz.» dediler. [1]
Hz. Aise: .
«Bu durumu Nebî Sallallahu aleyhi ve selleme söyledim. Söyle bu­hurdu:»
«Velayet hakki, azad ederrirrdir.»
301/3 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz Peygamber, kölenin, -kendisini azad eden efendisine olan fidemi
yakinligini* (Velâ), bir bankasini satilmasina ve hibe edilmesini nehyet
ti.»
[1] Azad edilen bir köle öldügü raman, geriye binktifii tnal... kendisini azad edene [Mevlâ) yahut onun varislerine kalir ki buna «Ve», denir.


çııÖÖçşıÜü
YEMINLER VE ADAKLAR BÖLÜMÜ


(7 Hadistir)
302/1 Hadis:
Ebû Hüreyre'nin söyle dedigi rivayet edildi-Resûlullah Sallallahu aieyhi ve seilem buyurdu ki-
cabnk ^.HGrlylu A,"ah TSaIâya ISyan edi'en ?eyier çabuk verilen: «Haddi Tecavüz»dür (begy)
Kendileriyle. Allah Teâlâ'ya itaat edilerr seyler içersinde en süratli sevabi verilen ise yakinlar ile münasebeti kesmemektir.
Yalan yere edilen yemin de yuvalan harap ve issiz çöl haline kor.
Diger !bir rivayette [söyle dedi) :
«Haddi asmaktan, zulüm sebebiyle azginlik ve serkeslikten ve akra­balar arasindaki sevgi bagini kesmekten cezasi daha çabuk verilen hiç bir sey yoktur.»
Yalan- yere edilen yemin ise yuvalan harap, ve yoksul hale kor.
Diger 'bir rivayette (söyle buyurdu):
«Kendileriyle allan taâlaya itaat edilen güzel ameller içerisinde ihiç biri» akrabaya ziyaret etmekten «'daha çabuk sahibine sevap getirmez.»
«Kendileriyle Allah taâlaya ksrsi getiren 'kötü isler içerisinde hiç biri» haddi asma azginlik ve serkeslikten daha çabuk sahibine ceza getirmez. Ya­lan yere edilen ise, yuvalari harap ve yoksul hale birakir.
Diger bir riavyette (söyle buyurdu):
«Allah Teaiâya karsi yapilan isyana mukabil verilen hiçbir ceza, «beg-ye» verilen cezadan daha süratli degildir.»
303/2 Imrân'in söyle dedigi rivayet edildi: Resûlullah sallaliahü aleyhi veseilem buyurdu ti: «Kim, Allah Teâlâya itaat etmek hususunda kendi kendine söz verir­se, sözünü tutsun.
Ve 'kim de Allah Teâlâya karsi gelmek hususunda kendi kendine söz verirse, sözünde durmasin.
Öfke artinda yapilan nezir geçersizdir.»
304/3 Imrân ibn Hussyn'in söyle dedigi rivayet edildi-— ResûluIIah sailallahü aleyhi vesellem buyurdu ki­dir Allaha- karsi gelme,hususunda kendine verilen söz geçersiz­dir Boyle bir soz vermeden ötürü dogan günahin izâlesi için verilecek nesne «yemin bozmanin» cezasi kadardir. Verilecek
305/4 Hz. Aisenin söyle dedigi rivayet edildi-
yemin ettiginiz içki sizi suçlu tutmaz [1] âye-«evet Vallahi» demesidir."
306/5 Hz. Aise'nin söyle dedigi rivayet edildi:
-Allah, beyhude yere yemin ettiriniz için sizi suçlu tutmaz. [2]
âyetinde!ki «Beyhude yemin,» -kisinin: «tiayir vallahi» ve «evet valla­hi* diye sözünün arasinda söyledigi, ve kalbinin hiçbir ahidde bulunma-
Atni efizüHür."
digi sözüdür
307/6 Abdullah (bin Mesûd)un söyîe dedigi rivayet edildi:
— ResûluIIah sailallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «(Eger Allah isterse) seklinde ifîtisnâile yapmis oldugu yeminini bo­zan bir kimse için 'bu istisnasi geçerlidir. (Yeminini- tutmamis sayilmaz.)
308/7 Ifan Mesûd (R.A) in söyle dedigi rivayet edildi:
«Eger Allati isterse» diye (istisna yapmak suretiyle) ettigi bir yemi­ni bozan "kimse yeminini bozmus sayilmaz, (Kefaret gerekmez.)»
[1] Bakaca, 225.
[2] Ayni sûre ve âyet.


çııÖÖçşıÜü
HAD BÖLÜMÜ


(6 Hadistir)
309/1 ibni Abbas'in söyle dedigi rivayet edildi:
Nebi sallaliahü aleyhi ve sellem buyurdu [ki:
«Süphesiz ki Allah sunlari sizin için çirkin gördü:
Sarap, kumar, flüt [1] tavla oyunu [2], berbet [3] ve fener [4]
310/2 Ibn Mesûd'dan Yahya, su otayi rivayet ederek dedi ki: Bir adam, içki içmis ve böylece akli (basindan gitmis olan kendi kar­desi oglunu \bn Mesûd'un 'huzuruna getirdi. Emri 'üzerine haps olundu.
Biraz sonra sarhos kendine 'geldi. Ibn Mesûd sopa getirtti, dügümle­rini 'kopararak, onunla dögmesini emr etti. Sonra aciyarak bir dövücü (Cellâd) istetip ona:
«(Su sopayla) onun çiplak bedenine vur, dedi. Vurusunda eüni kaldir ve fakat pazulann gösterecek 'kadar kolun kaldirma!»
Bu sirada,,Abdullah vuruslari saymaga basladi. Seksen olunca da suç­luyu 'birakti.
Ihtiyar lamca) Abdullah bin Mesûd'a dönerek:
«Abdurrahman!1 Allah'a yemin ediyorum ki, o ölen kardesimin oglu­dur. Ondan baska da çocugum yok» deyince,
Ibn Mesûd:
«Yetimin gözeticisi olan ne 'kötü bir amca!. Sen Allah'a yemin olsun ki, onu ne çocukken iyi terbiye edebildin ve ne de 'büyükken {ayibim) ör­tebildin!» diyerek biz, yanindakilere dönerek sözlerine devam etti:
«Süphesiz ki, Is lamda tik had cezasi, Hz. Peygam'ber'e getirilen bir hirsiza verilmisti. Suçu, açik delille sabit olduktan sonra Resun.I!ah (S.V.):
«Götürün (elini) kesin!» emrini verdi.
«Suçlu götürülüp, (eli kesilince) Ne'bî Sallallahü aleyhi ve selleme bakildi. Allaha' yemin olsun ki, yüzüne sanki kül serpilmisti. Yanindakiler-den biri:
«Ey Allah'in Resulü! Bu is çok zorunuza gitti gibi!» deyince, Hz. Pey­gamber: «Kardesiniz aleyhinde seytarrin yardimcilari olmaniz zoruma git­memege nasil mani olur?» diye karsilik verdi.
Bunun üzerine Resûluilah'a:
«Ne olur, ceza vermeseydiniz! dediler.«
Hz. Peygamber:
Onu bana getirmeden önce «{Artik çok geç!) Zira, hiç olmaz miydi, idarecinin 'huzurunda sabit olmus bir had cezasinin infazina hiç kimse mani» olamaz diye konustuktan sonra:
«...Ve bagislasinlar ve suçtan geçsinler. Allah'in, sizi yargilamasini sevmez misiniz?» [5] âyetini okudu.
(a) Ibni Mesûd'dan yaptigi diger bir rivayette' (söyle dedi):
Bir adam, sarhos olduguna kail oldugu kardesi oglunu Ibn Mesûd'un huzuruna çikardi. Ibn Mesûd:
«Sallayin, silkin ve agzini koklayin!» deyince, f'kükladtiar) ve agzin­da sarap .kokusu buldular. Emrj üzerine haps edildi. Ayikinca, getirilme­sini istedi. Bu arada-bir sopa da getirtti. Emri üzerine sopanin dügümleri koparildi.
«Ravi, bundan sonra yukardaki hadiste oldugu gibi devam etti.»
(b) Ibn Mesûd'dan gelen 'bir diger rivayette söyle anlatti: «Islâmda ilk had cezasi, Resûlullah saîlallahü aleyhi ve selleme ge­tirilen hirsizlik yapmis 'birine verildi. Emri üzerine (eli) kesildi. Cezanin Infazindan sonra, Hz. Peygamberce bakildi, yüzüne sanki kül serpilmisti.
«Allah'in Resûlü'ne. Bu is, çok zorunuza gitti gibi!» deyince, Hz. Pey­gamber:
«Kardesinizin aleyhinde seytan-in yardimcilari olmaniz zoruma gitmez mi?» cevabim verdi.
«Birakamaz miydik!» dediler. Resûlullah (S.V.):
«Bana getirilmeden önce bu olamaz miydi...? Surasi bir gerçek ki, kendisine bir had cezasi takdim edilen idareciye, onu tasdi'k etmekten baska hiç bir sey gerekmez.»
Dedi'kten sonra:
(t... Bagislasinlar ve suçtan geçsinler.1 Allah'in sizi yarligamasini sev­mez misirriz?» âyetini okudu.
311/3 Abdullah'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Resûiuilah Sallaliahü aleyhe ve sellemin sagliginda, on dirhem (gü­müs) çalindiginda el kesilirdi.»
Diger bir rivayette {söyle dedi):
«On dirhem caiindiöinda ancak [elli kesilirdi.»
312/4 Ibn Abbas'in söyle dedigi rivayet edildi:
Resûiuilah Sallaliahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Had cezalarini, süpheler karsisinda, geri' çeviriniz!»
313/5 Ibn Bureyde'nin babasinin söyle dedigi rivayet edildi:
Mâiz bin Mâlik Hz. Peygamber'e gelerek:
«— Iyi islerden uzak olan zina yapti. Cezasini ver!» diye (kendi ken­dini ihbar etti.)
Hz. Peygamber kabul etmedi.
Mâiz, ikinci defa gelerek sözlerini'tekrar ettk Bir müddet sonra tek­rar geldi; yine ayni sözleri söyledi. Dördüncü sefer gelisinde:
«— Iyi islerden uzak olan zina yapti, cezasini veri» deyince, Resûi­uilah (S.A.V.) onun aklî dengesinin bozuk olup olmadigini yakinlarina sor­du: Akli basinda bir kimse oldugunu söylediler. O zaman:
Onu götürüp recm ediniz!» emrini verdi.
Götürülüp tasla recmedilmege baslandi.
Vurulan taslarla bir türlü ölmemisti. O zaman tasi 'bol bir yere çekil­di ve orada durdu. Onu takiben müslümanlar da geldi, ölünceye kadar tas-la dövdüler.
Bu olay Hz. Peygamber'e ulastiginda,
«— Saliverseydiniz ya!» diye buyurdu.
Suçlu hakkinda biri söyle demisti:
«— Ümid ederiz ki, bu ceza onun hakkinda makbul bir tövbe olmus­tur!»
'Bu 'sözler Hz. Peygamber'e ulastiginda:
«-— Süphesiz o ögle bir tevbe etti ki, bir 'gurup insan o tevbeyi pay­lasmis olsalar hepsine yetebilirdi!» diye buyurdu.
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin bu 'konusmasini suçlunun adamlari haber alinca, yakindan ilgilenmege basladilar ve Hz. Peygamber'e cesedini ne yapacaklarim sordular.
«— Diger ölülerinize yaptiginiz gibi, kefenleyip namazini kilarak, def-n-ediniz!» buyurdu.
Yakinlari o zaman cesedi götürüp namazini kildilar.
(a)- Diger bir rivayette Csöyle) dedi:
Mâiz, bin Mâlik Resûlullah salIallahü aleyhi ve selleme gelerek zina yapmis oldugunu söyledi. Hz. Peygamber geri çevirdi. Tekrar geldi zina yaptigini ikrar etti. Yine geri çevirdi. Bir müddet sonra yine geldi, zina yaptigini söyledi. 'Hz. Peygamber geri çevirdi. Dördüncü gelisinde, Nebî SaIlaIlahü aleyhi ve seüem:
(Bunun aklî dengesinde bir bozukluk vardir» diyebilir misiniz?» diye yakinlarina -sordu.
«— 'Hayir» cevabini verdi-Ier.
Hz.~ Peygamber o zaman:
«—Onu tasla öldürün!» emrini vermesi üzerine, az tasli bir yere reom için götürdüler.
Vurulan taslarla bir türlü -ölmeyince, oradan tasi bol bir yere gitme­ge çalisti. Arkasindan 'halik 'onu takip edip orada Ölünceye kadar dövdüler.
Bu durumu Hz. Peygamber'e aynen anlattiklarinda:
«— Saliverseydiniz iyi olurdu» buyurdu.
Defnetmek ve namazini ikilmak için' yakinlari Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemden izin istediler. Onlara izin verdi: " ' Ve: .
«— Öyle 'bir tevbe etti iki, bir gurup insan o tevbesini bölüsseler hep­sine yeterdi!» diye buyurdu.
(b) Diger bir rivayette söyle dedi:
Mâiz bin Mâiik'in recm edilmesini Hz. Peygamber emredince tasi az bir yerde reome baslandi. Bu yüzden bîr türlü ölmedi. O zaman çok tasli bir yere gitti. Arkasindan da halik gitti orada recm ettiler.
Bu durum Resûlullah sallallahü aleyhi ve selleme ulasinca:
«— Saliverseydiniz iyi olmaz miydi!» buyurdu.
[c) . Diger :bir rivayette söyle dedi:
Mâiz bin Mâlrk recin ile Ite I âk olunca, lehinde ve aleyhinde halk ko­nusmaya baslamisti. Kimi: ' '
— Mâiz öldü ve kendi kendini de tevbesiz öldürdü!» derken, kimi de:
«— [Hayir) süphesiz ki o tevbe etmis olduU diyordu.
Bu sözler, Hz. Peygamber'e ulasinca:
«— Surasi muhakkak ki o, tevbe etti. Hem öyle bir tevbe ki, ösür tahsildari o tevbeyj yapmis olsa idi, kabul olunurdu. — Veya söyle buyur­du —: Bir gurup insan ayni tevbeyi yapmis olsalardi kabui olunurlardi.»
(d) Diger bir rivayette söyle anlatti:
Resûluliah (S.A.V.) oturumken Mâiz bin 'Mâlik yanina geldi:
Allah'in Resulü! Zina yaptim, bana1 ih a d cezasi verin!» diye ikrar­da bulundu.
Hz, Peygamber orali olmadi.
Mâiz dört sefer gelerek ayni sözleri tekrar etti. Her seferinde Resûl-üliah (S.A.V.) onu geri çevirip orali olmadi.
Dördüncü seferde:
«— Bunun aklindan süpheniz var ms?» diye sordu.
*— Hayir, dediler. Biz bu yönden onu daima akli basinda ve daima iyi seyler yapar biliriz» cevabini verdiler.
Hz. Peygamber o zaman:
«— Götürüp recmediniz!» emrin-i verdi.
Az tasli 'bir yere götürdüler. Atilan taslar kendisine isabet etmeye baslayinca dayanamayip hüzünlendi ve çok telâslandi. Oradan ayrilip sü­ratle uzaklasti çok tasli olan Herre'ye varinca taslanmasi için orada kal­di. Bundan sonra iri tas parçalan atarak sesi ikesilinceye kadar dövdüler.
Sonra:
E Ey AllahimResulü! dediler. Taslar Mâiz'e isabet edince, sabirsiz­lanarak adeta dayanamaz hale geldi.»
Hz. Peygamber, onlara:
«— Kendi haline biraksaydmiz iyi olurdu!» diye buyurdu.
Hal'k arasinda bundan sonra Mâiz hakkinda zid yorumlar yapildi. Bir kismi:
«— Mâiz öldü, ve kendisini de Öldürdü!» derken, digerleri.
«— Hayir, o Allah'a öyle bir tevbe ve rücu etti 'ki\ o tevbeyi bir bölük insan yapmis olsaydi hepsine yeterdi!» dediler.
Hz. Peygamber'e:
«— Allanin Resulü! Cesede ne yapacagiz diye» sordular.
«— Ölülerinize yaptiginiz seyleri yapiniz: Yikayin, kefenleyin, koku sürün ve namazini kilarak gömün!» cevabini verdi.
(Bu hadis muhtelif sekillerde rivayet olundu.)
314/6 Ebû !-Beyl&mânî'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Islâmm ahid ve emâninda olan bir gayr-i' müslimin, müslüman katiline Hz. Peygamber ölüm cezasi uyguladi; Ve:
«— Yapilan muahedeye herkesten çok ben riayet etmeliyim.» buyur­dular.
[1] Nefesle çalinan bir musfkî aletidir.
[2] -Kûbe-ftin, tavla, davul, yahut ud mu oldugu ihtilaflidir.
[3] Ud'a benzer telli bir musrkî aletidir.
[4] Feher fki anlama gelir. Bîr cariyenin cima esnasinda çikardigi sehvani sesi, ayni evde bulunan diger bir cariyenin Isitmesidir. 2 — 3Ir kimse iki cariyeden biriyle cima yapmaga baslayip, yarida biraJcarak öbür cariyede devam etmesi ve bitirmesidir.
[5] Nûr sûresi, âyet 22.


çııÖÖçşıÜü
CIHAD VE SIYER BÖLÜMÜ


(7 Hadîs)
315/1 Ibn Bureyde'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah Sailalahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«Allah tealâ savasanlarin, karilarini, savasmayip geri kalanlara, 'kendi anneleri gibi iharam 'kilmistir.»
Savasanlardan birinin geride biraktigi ehline, digerlerinden kkn hiya­net ederse, süphesiz kiyamet gününde o savasana:
«— Simdi öcünü ondan- al! denecektir.»
*{Evet), savasanlar hakkinda ne zannediyorsunuz!»
316/2 Ibn Bureyde'riin babasinin söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlulfah (S.A.V.) bir orduyu yahud bir müfrezeyi harbe gönderirken onlarin komutanina: «Allanir? emirlerini tutup yasaklarindan kaçinmasini», Ve sonra da emrinde olan müslümanlara dönerek «Iyi ve güzel islerde bu­lunmalarini» tavsiyede -bulunur ve suniaori söylerdi:
„Allah yolunda Allah'in ismiyle savasin. Allah'i inkâr edenlerle vurusun. Düsmandan alacaginiz mallara ihanet etmeyin. Vereceginiz ahdi esitlik içinde yerine getirin. Ibret için, kimsenin burun kulak ve benzeri uzuvlarini kesmeyin. Küçük çocuklari ve çok ihtiyarlari öldürmeyin. Düs­maninizla karsi karsiya geldiginiz zaman onlari önce islâma çagirin. Ka­bul etmezlerse, cizye vermelerini teklif edin. Onu da reddederlerse vu­rusmaya baslayin.
Bir kale halkini muhasara edip (esir aldiginiz) zaman ve onlar da siz­den, «Allahu Tealânin hükmü ne ise ona göre hareket etmenizi» isterler­se, dediklerini yapmayin. Zira Allah'in hükmünün ne oldugunu siz bilemez­siniz. O takdirde kendi hükmünüze göre hareket edin. Karsiniza çikan du­ruma göre haklarinda hükmünüzü verin. Sizden, kendilerine vereceginiz ahde karsi Allah'i borçlu göstermenizi isterlerse, siz kendi kendinizi ve babalarinizi borçlu gösterin. Zira, kendi adiniza esirlerinizi vermis oldu­gunuz ahdi tutmaniz Allah'in- adina verdiginiz ahdi bozmaktan daha kolay­dir.
Diger bir rivayete göre söyle buyurdu:
«Sizden, kendisine vereceginiz ahd için Allah'i ve resulünü 'borçlu göstermenizi isterlerse vermeyin. Siz kendi kendinizi ve babalarinizi borç­lu gösterin. Zira kendi adiniza ve bahalarinizin adina vermis oldugunuz ah­di tutmamaniz daha kolaydin»
316/3 ibn Bureyde'nfn söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber, o tesirleri) burun, kulak, dil ve benzeri organlarini kesmek suretiyle cezalandirilmasini yasak etti.»
317/4 Atiyye el-Kurezî'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«Kureyze (savasi) günü, biz (esir aiinarr Kureyzeliler), Resulüllah (S.AJ e gösterildik. Büyük olanlarimizin öldürülmesini 'küçüklerimizin de köle edilmelerini emretti. Böylece «kasiginda kil bitmis» olanlar (tesbit edilip) öldürüldü, bitmeyenler sag birakildi.»
a) Diger -bir rivayette söyle dedi: «Nebî saliallahü-aleyhi ve selleme gösterildim:» «— Bakiniz; 'kasiginda kil bitmisse boynunu vurun, degilse kalsin? emrini verdi.
Beni böylece çocuk buldoklari için kendi halime birakildim.» Eb) Bir diger rivayette söyle dedi:
«Kureyze esirleri arasinda idim. Beni de gösterdiler. Kasiklarima bak­tiklarinda 'kili bitmemis -oldugum anlasilinca köleler arasina kattilar.»
318/5 Ibn Abbâs'in söyie dedigi rivayet edildi:
Hendek savasi günü müsriklerden biri hendek içerisinde öldürüldü. Lasesinin kendilerine verilmesi için, bize müsrikler önemli bir mal teklif ettiler. Fakat Hz. Peygamber tundan nehyetti.»
319/6 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Hayber savasi günü (alinan ganimetlerin) pay edilmesin-den önce «beste bir»in satilmasini Hz. Peygamber nehy etti.»
320/7 Ibn Abbâs'in söyle dedigi rivayet edildi: ...
«Bedir savasinda alinan ganimetleri, Hz. Peygamber Medine'ye var­madan önce paylastirmadi.»


çııÖÖçşıÜü
BEYLER BAHSI


(23 Hadis)
321/1 Sabî'nin söyle dedigi rivayet edildi:
En-Numân'i minberde söyle konusurken duydum:
«Resululiah sallallahü aleyhi ve sellemden duydum söyle diyordu.»
« Helâl olunan nesneler açiktir; haram olanlar da açiktir. Ancak bu ikisi arasinda bulunup da; çoklarin helâi mi haram mi diye bllmedi'k-!eri (üçünGü bir) kisim vardir.
Iste kendini bu süpheli nesnelerden koruyan kimse, dinini ve irzim temiz tutmus olur.»
322/2 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildj:
«Sarapla beraber, onu sikan, içene veren, içen, satan ve alan lanet­lenmistir.»
323/3 Muhammed bin- Kays'm söyle dedigi rivayet edildi:
Içyaginin satisi konusunda Ibn Ömer'den yahut Ibn Kesîr'den bilgi is­tedim, cevap verdi:
«— Allah, su yahudilerin kökünü geçirsin! Kendilerine iç yaglan ha­ram kilindi. [1] Tutup yenmesini haram, satisini ise helâl saydilar. Ve pa­rasini yediler.
«Halbuki, sarabi harani kilan, onun satisini da haram kildi.»
324/4 Hz. Ali'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«Riba (faiz) yiyene ve yedirene Resuluilah sallallahü aleyhi ve seIIem lanet etti.»
325/5 Üsâme bin Zeyd'in söyie dedigi rivayet edildi:
Ribâ [faiz) ancak veresiye yapilan alim satimda olur. [Veresiye ol­mayip) pesin alim Satimda bir sakinca yoktur.»
326/6 Ebû Saîd Ei-Hudrî'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Nebî Sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«Altini ayn-i miktar altina satmak caiz fazlasina satmak faiz sayilir.» Gümüsü ayni agirlrktakl gümüse satmak caiz fazlasina satmak faiz sayil .
Hurmayi ayni miktar hurmaya satmak caiz, fazlasina satmak faiz sa­yilir.
Arpayi ayni mi'ktar arpaya satmak caiz fazlasina satmak faizdir. Tuzu ayni miktar tuza satmak caiz fazlasina satmak faizdir.» [2]. Diger bir rivayette söyle buyurdu:
«Altini ayni tartida altin ile pesin alarak degistirmek (satmak) cai2, fazlasi ile degistirme-k faiz sayilir.
Bugdayi ayni ölçüde bugday ile pesin olarak degistirmek (satmak)- ca­iz, fazlasina satmak faizdir.
Hurmayi ayni ölçüde pesin hurma ile, tuzu ayni ölçüde pesin- tuz ile degistirmek (satmak) caiz, fazlasi ile degistirmek faiz sayilir.»
327/7 Cabir'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, bir köle ile i;ki köle satin al­di.»
328/8 Ibn Abbas'm söyle dedigi rivayet edildi:
Nebî Sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«— Bir kimse, satin aldigi bir yiyecek maddesini tesl'im almadan bir baskasina satmasin!»
329/9 ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber dis görünüsü ile mali begendirmek suretiyle aldati­ci satisi nehyetti.» / , ;
330/10 Cabir'in söyle dedigi- rivayet edildi:
«Henüz agaçta bulunan hurmayi, tahmin ile o mi'ktar toplanmis hur­maya satmayi (müzabene), ve bugdayi basaktayken kaç kile oldugu tah­min edilip disardan o kadar bugdaya satmayi, Hz. Peygamber nehyetti.»
331/11 Câbir'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Nebi Sallallahü aleyhi ve sellem, henüz belirmemis olan bir meyve­yi agaci üzerindeyken satin almayi nehyetti.»
332/12 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Saglam olup olmayacagi henüz belirmemis hurmayi, o agaci üzerin­deyken (satmayi) Hz. Peygamber nehyetti.»
333/13 Ebû Hüreyre'nin söyle dedigi rivayet edildi: Nebî saliallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«(Ülker) yildizi dogarsa hububat ve 'meyve afattan kurtulmus sayilir.» (Yani agacinda satabilirsiniz.)
334/14 Cabir bin Abdullah el-Ensârî'nin söyle dedigi rivayet edildi: Nebi Sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«Bir kimse, 'meyvesini yetistirip 'henüz üzerinde iken bir hurma aga­cini yahut mal sahibi olan bir köleyi satarsa, agacin meyvesi ve kölenin mali, alici sart kosmamis ise, saticinindir.!'
Diger 'bir rivayette söyle buyurdu:
»Bir kimse mal sahibi bulunan-bir köle satarsa, müsteri sart kosma­mis ise, 'kölenin maii saticinindir.» Ve yine bir kimse asisi vurulmus bir hurma agacini satarsa, müsteri sart kosmamis ise, meyve saticinindir.»
335/15 Ebû Saîd eMiudrî ile Ebü 'Hureyre'nin söyie dedikleri rivayet edil­di:
Nebî Sallaiiahü'aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«Bir kimse, satici ile (din) kardesi arasinda anlasma olmamis'ken di­saridan gelip, almak için, üzerinde kararlastirilmis fiattar. fazla deger ileri sürmez.
Bir kimse, (din) kardesimin evlenecegi kiza talip olup onunla evlen­mez.
Kadin ne teyzesi ve ne de halasi üzerine gelin gitme2.
Kadin, ('kumasi olan din) kardesinin payi da kendisine kalsin diye, onun bosanmasini arzu etmez; zira onun rizkini veren Allahtir.
Bir sey satin alirken malin üzerine bir tas koyarak aldfginizi göster­meyin.
Ücretle çalistiracagin irgata, verecegin- ücreti önceden bildir.»
336/16 ibn Mesûd'ün söyle dedigi rivayet edildi: Nebî sallallahü aleyhi ve sellem:
«— Allah'a dayanarak (veresiye) satin aliniz!» buyurdu. Yaninda bulunanlar:
«—• Ona dayanmadan yapilan ne sekilde olur, ey Allah'in Resulü!?» diye sordular. Cevap verdi-:
«— Borcumuzu, rizkimizin dagilacagi su yer ve zamanda ödemek üze­re satin aldrk» demeniz suretiyle olur.»
337/17 Ibn Abfaas'in söyle dedigi rivayet edildi-
Av köpegini satarak alinan paranin yenmesine Hz peygamber izin verdi
338/18 Abdullah bin Ömer'in (R.A.) Hz. Peygamberden naklen söyle de­digi rivayet edildi:
Hz. Peygamber, Attâb bin Esîd'i, Mekkeiliere idareci olarak gönderdi­gi zaman ona su emri verdi:
«— Onlari, bir satis içersinde iki satis yapmaktan' [3], müsteriden borç para almak sartiyle ona mal satmaktan [4] aldigi malin parasini öde­yip, teslim almadan satarak kâr etmekten, ve tesiim almadigi mali satmak­tan nehy et.»
339/19 Said el-Hudri'nin söyle dedigi rivayet edildi: Nebî salialiahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«Sartli olarak satilan bir köleyi ve cariyeyi satin almayin. Zira bu.sart satilan köleye hak tanimaktadir.»
340/20 Huzeyfe'nin söyle dedigi rivayet ediidi: Bir kul kiyamet gürrü Allah tealâya getirilir. Ve kul söyle der: «— Rabbim! yalniz sana kavusmak gayesiyle, iyi güzel islerden bas­ka bir sey yapmadim. Varlikli kimseye cömertçe davraniyor, borçluyu da borcundan kurtariyodum.»
Allah tealâ o zaman:
«— Yaptigin bu isler senden çok bana yarasir» der ve meleklerine: «Bu kulumun günahlarini cezasiz birakin» emrini verir. Ebû Mesûd el-Ensârî dedi ki:
«Resûlullah salialiahü aleyhi ve sellemin adina sahadet ederim ki, Huzeyfe bu sözleri O'ndan duymustur.»
341/21 Ümmü Hâni'in söyle dedigi rivayet edildi:
Reoûlullah sallaIlahü aleyhi- ve sellem buyurdu ki:
«Kim ki, ümmetimden olan. bir borçlusunu borcunu ödemek için si-kistinrsa ve ödemeye de gücü yetmiyorsa, Allah tealâ da onu kabrinde sikistirir."
342/22 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edMdî: Nebî sallaIlahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Satis ve alisinda hile yapan bizden degildir.»
343/23 Ebû Süleyman söyle dedigi rivayet edildi: «Altin parayi çikartarrlann ilki «Tübbe» (3), gümüs parayi çikartanla­rin iliki ise «Küçük Tübbe»dir.
Bakir parayi çikartip halkin elinde tedavül ettirenlerin ilki de Kenân'-fn oglu Nemrûd'dur.»
Himyer ve Hadramut eyaletlerine sahip olan yemen kirallarmin tasidigi unvandir. Burada Ebû Kerib Esad el-Hîmyeri kasdedilmis oldugu söylenir.
[1] Kur'an-i Kenm'de. onlara Allah Tealânin. bunu ceza olarak vermis oldugu ge-Ç'yor. (Bk. Enam Sûresi, âyet 1461
[2] Bu maddelerde, -fazlasina satmak faizdir- deniyor. Bundan sonraki rivayette görülecegi üzere, fazlasina satisin- ancak veresiye oldugu zaman faiz olacagi anlasil­malidir.
[3] Misâl: Bir kimse, «Bisikletini pesin para ile sana bes yüz liraya, veresiye bin iiraya sattim- deyip müsterinin de kabul etmesidir.
[4] Misâl: -Bisikletimi sana su fiatta satiyorum, ancak bana .su kadar borç para vereceksin» seklindeki satistir.


çııÖÖçşıÜü
REHIN BAHSI


(1 Hadistir)
344/1 Hadis: '
(...) Hz. Aise'nin CR.A) söyle dedigi rivayet edildi: 'Resulullah sallaIlahü aleyhi ve sellem, yahudîden yiyecek satin al­mis, ona borcuna karsilik zirhini rehin vermistir.»


çııÖÖçşıÜü
SÜF'A BÖLÜMÜ


(3 Hadistir)
345/1 Süleyman bin Abdullah'in söyle dedigi rivayet edildi:
Resuiuilah sallallahû aleyhi ve sellem buyurdu ki: «(Bir akar mülkün} en yakin sefiî, o mülke komsu olan kimsedir»
346/2 E!-Misver bin Mehreme'nin söyle dedigi rivayet edi'ldi:
Sa'd (bin Ebî Vakkas) kendi evini satmak istedigi sirada komsusuna su teklifi yapti:
«Evime sekiz yüz dirhem fiat verildi, yedi yüz dirheme onu sen al! Onu sana vermek istememin sebebi, Hz. Peygamber'in:
«(Bir akar mülkünO en yakin sefî, o mülke komsu olan kimse'dir» sözü­nü kendisinden duymamdir.»
(a) 'Bir rivayette (...) Râfi bin Hedic söyle demistir: Sa'd, baha bir ev göstererek:
v «— Onu ai ve bil ki, bana verecegin miktardan daha fazlasi verildi. Ancak, onu almak herkesten çok senin hakkindir. Çünkü, ben Hz. 'Peygam­ber'in söyle dedigim isittim:
«Komsunun sefi olmada öncelik hakki vardir."
(b) Bir rivayette, Sa'd'in azadli kölesi Râfi birine söyle dedi:
«Bu evime sekiz yüz dirhem verildi, dört yüze sen al! Bu fiatla sa­na verisimin sebebi, Resullilah sallallahü aleyhi ve sellemden -isitmis ol­dugum:
«(Bir akar mülkün) en yakin sefîi, o mülke komsu olan kimsedir.» sözüdür.
(c) Sa'd bin Mâlikten yapilan bir rivayet de söyledir:
Sa'd, evini dört yüze almasini kömsusun-a teki îr etti ve:
«— Evime sekiz yüz verildi. Ancak Hz. Peygamber'in söyle dedigini isittim;
«[Akar mülkün) en yakin sefî'i o mülke komsu olan kimsedir.»
347/3 Hz. Arss'nin söyle dedigi rivayet edildi: Nebî sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«Sizden birinizin komsusu divarinin üzerine bir kiris koymak istedi­ginde, ona mani olmasin.»


çııÖÖçşıÜü
çııÖÖçşıÜü
ZIRAAT BAHSI


(2 Hadistir)
348/1 Cabir'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Tarladan çikan hububatin yarisi veya üçte biri yahut dörtte biri gibi belli bir pay üzere anlasma yolu ile ekin ekmegi Hz. Peygamber nehy etti.»
349/2 Rafî bin Hudeyc'in Hz. Peygamber'den naklen söyle dedigi i"iva" yet edildi:
Resulüllah sallaliahü aleyhi ve sellem (bir gün) bir bahçe divarmin yanindan- geçerken, bahçeyi çok begendi ve:
«__ Bu kimindir?» diye sordu.
«— Benim, dedim.»
«— Nereden senin oluyor?»
«— Kira ile tuttum» dedigimde, bana:
«— Gelirinden herhangi bir sey karsiliginda onu kira Ile tutma» diye
amir buyurdu.
(a) Bir rivayette söyle dedi:
Nebi saiiailahü aleyhi ve sellem bir bahçe divarmin yanindan geçer­ken:
«— Bu bahçe kimimiir? diye sordu.
«— Senim ba-hçemdlr, kira ile tuttum» dedim. Bana:
«— Hiçbir sey ile onu kiralama» emrini verdi.


çııÖÖçşıÜü
FAZILETLER VE SEMAIL BÖLÜMÜ


(34 Hadistir)
350/1 Hadis:
.(...) Enes'in söyie dedigi rivayet edildi:
Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem altmis üç yasindayken, vefat et­ti. . -
Hz. Ebû Bekir altmis üç ve Hz, Ömer de altmis üç yasinda vefat etti­ler.»
351/2 Enes'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Resuiüliah sallallahü aleyhi ve sellem 'kirk yasini .doldurdugu siralar­da, vahiy almaga basladi.
On sene Mekke'de, on sene de Medine'de oturdu. .
Hz. Peygamber vefat ettigi zaman, saç ve sakalimla agarmis killar yir­miyi bulmamisti.»
"
352/3 Cabir'in söyle dedigi rivayet edildi:.
«Resulüllah sallallahü aleyhi ve seilern, vücudunun güzel kokusu ile taninirdi.»
353/4 Abdullah bin Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi: «Resuiüliah sallaliahü aleyhi ve sellem, gece, tabiî olan güzel koku­su iie taninirdi."
354/5 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Nebi sallaliahü aleyhi ve sellem'in bana bir miktar borcu vardi. Ba- ödedigi, alacagindan daha fazla idi.»
; 355/6 Enes bin- MâlIk'ih söyle dedigi rivayet edildi:
«Resulüüah sallallahü aleyhi ve sellemin avuçlarindan daha yumusak buldugum, ne bir poplin ne de halis bir ipek bilirim.»
(a)' Bir rivayette söyie dedi:
«Resuiüliah sallaliahü aleyhi ve ve sellem, beraber oturdugu kimse­lerin yaninda dizlerini uzatarak oturdugu görülmemistir.»
356/7 Ibrahim'in babasi Mesruk'tan rivayetle söyle demistir: Mesruk, Hz. Aise'den Resulüllah sailallahü aleyhi ve seliemin ahiâ-kini sordu. O da:
«— Kur'an'i okumuyor musun?!» diye cevap verfi.
357/8 Enes'irr söyle dedigi rivayet edildi:
«Hz. Peygamber, kölenin yapmis oldugu davetine gider, (hastayi rcr) ve esege dahi binerdi.»
358/9 Hz. Aise'nin söyle dedigi rivayet edildi1:
«Resulüllah sailallahü aleyhi ve sellem'in, hastaligi sirasinda namaza geldiginde ayaklarinin akligini halâ görür gibiyim.»
359/10 Hz. Aise'nin söyle dedigr rivayet edildi:
Hz. Peygamber, vefatiyle sonuçlanan hastaliga yakalandigi vakit, ben­de kalmak için hanimlarindan irin istemis, onlar da kabul etmislerdi.
Buna duyunca acele kalkip hücreme çekildim. O sirada hizmetçim de yoktu. Kendisine, bas yastigi (güzel kokulu) Mekke ayrigi ile dolu, bir ya­tak serdim.
ResuiuHah sallallahü aleyhi ve sersem, iki kisinin yardimiyla gelip ya­tagina yatti.»
360/11 Enes'irr söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Ebû Bekir, Resuluilah (S.A.V) in biraz iyilestigini görünce, karisi Hâdice'nin kizina gitmek için izin istedi. Hanimi o sirada ensâr'in meyve bahçelerinden birinde bulunuyordu. Halbuki gördügü bu iyilesmenin ölüm rahatligi oldugunu anlamamisti. Izin alarak gitti. - Hz. Peygarrtber o gece vefat etti.
Sabah olunca mahalle halkinin birikirlerine bir seyler söylemekte ol- 'i dukiarini görmece basladi. Konusulanlara kulak verip kendisine haber ge-tirmek üzere 'küçük bir köleyi disari yolladi.
Köle gelerek ona:
«— Isittigime göre «Muhammed öldü» diyorlar, dedi. Hz. Ebû Bekir bunu duyunca:
«— Vâh..;. vâh...! Gücüm, ikudretim kirildi» diyerek perisan bir hale geldi.
Ebû Bekir radiyallahü and Mesci'd'e henüz varmamisti ki, yerinde dü­süp kalacagini zann-ettiler.
Münafiklar; Muhammed Peygamber olsaydi ölmezdi!» diyerek müslü-manlar arasinda süphe uyandirmaga çalisiyorlardi.
Hz. Ömer, o zaman kilicini çekerek:
«— Hiç kimseden «Muhammed Öldü diye» duymiyayim yoksa kiliçla boynunu vururum!»
Bunun üzerine seslerini kestiler,
Hz. Ebû Bekir, geldigi zaman, Peygamber'in üzeri örtülüydü. Yüzün­den örtüyü kaldirdi, öpüp koklamaga basladi. Ve orada bulunan halka dö­nerek: '
«— Ey nâs! Kim Muhammed'e tapiyorsa, bilsin ki, o öldü. Kim de Mu-hammed'in Rabbina tapiyorsa, bilsin ki Muhammed'in Rabbi ölmez!» de­yip su âyeti okudu,
«Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce nice peygamber­ler geldi geçti. Ölürse, yahut öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz?
Kim dönerse 'bibin ki Allah'a hiçbir suretle zarar1 veremez ve Allah sü'kredenlerin karsiligim yakinda verecektir.» [1]
Hz. Ömer bu âyetle ilgili olarak söyle konustu:
«Bu âyeti o gün dinledigimizde, onu sanki biz daha önce hiç okuma­mis gibiydik!»
Hz. Ömer'in bu sözlerini dinleyen müslümanlar aynisini söyliyerek âyeti okudular.
Resuiullah (S.A.V.) Pazartesi gecesi öldü. Öylece \k\ gece, iki gündüz kaldi ve,sali günü defriolundu.
Üsâme bin Zeyd 1le Evs bin Havle su döküyorlar, Alî ve Fadl da sal-lallahü alevhi ve sellemi yikiyorlardi.
361/12 Ibn Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi: Resuiullah saliallahü aleyhi ve seliem buyurdu ki: «Benden sonra Ebû Bekir ve Ömer'e uyunuz!».
362/13 Huzeyfe bin el-Yemân'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Benden sonra Ebû Bekir ve Ömer'e uyunuz. Ammâr'in davranislarini
örnek aiiniz! Ibn Ürnm-i Abd'in [2] yapmayi üzerine aldigi seyi tutmaya
özeniniz!» .
363/14 Mûsâ Ibn Kesîr'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Ömer (birgün) Hz. Osman'tn yani Adan geçerken, üzüntülü görünce sordu:
«— Seni' üzen ne. olabilir?»
Hz. Osman:
«— Üzülmem mi? Resulullah ile aramdaki kayintoabalik-enisteiik yakinligi kesildi» diye konustu.
Bu söz, nikâhlisi ve Hz. Peygarber'in kizi [Rirkiyye) nin vefat ettigi siralara rastladi.
Hz. Ömer:'
«— Seni kizim Hafsa ile evlendireyim!" dedi.
Hz. Osman:
«— Resulullah (S.A.V.) in emrini al, ondan sonra» cevabini verdi.
Hz. Peygamber bu is için kendisine gelen Ömer'e:
«— Ister misin1 ki, senin Için, Osman'dan daha hayirli bir eniste; Os­man için de senden hayirli bir kaymbaba göstereyim?» diye sordu.
Hz. Ömer, «Evet buyurun!» dedi.
Resulullah o zaman su teklifi yapti:
Sen Hafsa'yi benimle, ben de kizimi Osman ile evlendirelim!»
Buna Hz. Ömer «Evet» diyerek kabul etti ve Hz. Peygamber de dedi­gini yapti.
.
364/15 Hz. Ali'nin yakin arkadaslarindan Habbe ifan- el-Ürenî'nin söyle de­digi rivayet edildi:
Ali'nin söyle dedigini kendisinden isittim:
«Ben islâmi Itle defa kabul edenimdir. (Ve ben Resuiuliah (S.A.V.) ile ilk namaz kilanim.»
365/16 Ümmü HânI'in söyle dedigi rivayet edildi:
Bir gün Hz. Peygamber, Hz. Ali'ye bakti ve aç oldugurru anladi.
«— Niçin açsin ey Ali!» diye sordu.
=Hz. Ali:
«— Ey Allah'in Resulü, dedi. Su vakitten beri çok az yiyiyorum da...»
Bunun üzerine Hz. Peygamber:
«— Seni Cennetle müjdeliyorum!» diye tebrik ettiler.
366/17 Ibn Abbâs'in söyle dedigi rivayet edildi: Resulullah sallallahü aleyhi ve sell&m söyle buyurdu:
«Kiyamet günü sehidleri* efendis,, Abduimuttalibm og!u Hamza- . dan sonra da, devlet idarecinin huzuruna girip «Sunlar, yap diye ona emr eden kisi olacakt yap"
[a) Bir rivayette söyle dedi:
Kiyamet günü sehidierin efendisi. Abdulmuttalib'in "oglu Hamza iie zâlim devlet idarecisinin karsisina çikip sunlari yap, sunlari yapma diye orra emrfiripn ih<iiHii-
oira emreden kisidir.
367/18 'Cabir'in. söyle dedigi rivayet edildi; - . .
Resuiullah sallallahü aieyhi ve seilem:
«Ahzâb (Hendek muharebesi) gecesi, bize kim haber getirebilecek?» diye sordu, [3]
Bunu duyan Zübeyr hemen yola çrkti. Hz. Peygambere üç kez haber getirmisti.
Resuiullah sallallahü aleyhi ve sellem o zaman:
Her nebinin yardimcilar' ftavâri) olmustur. Benim yardimcim da tz-£ubey;rdlr» buyurdular.
368/19 Abdulah Ibn Mesûd'un söyle dedigi rivayet ediidi:
Bir gece, Hz. Peygamber'in esliginde Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer ay ' isiginda sohbet ettiler.
Az sonra Hz. Peygamber ve ikisi çikip., fon Mesûd'un (evinin önünden) geçtiler. O srada Kur'an okuyordu.
Hz. Peygamber:
«— Kur'an-i indigi gibi okumak zevkini îadmak istiyen kimse, fbn-i Ümm-i Abd'in okuyusunu örnek alarak, okusun» buyurup, Onun için söyie demege basladi:
«Diledigini iste; sana verilir!» .
Bunu duyan Ebû Bekir ve Ömer ona müjde vermege gittiler. Ona ilk müjdeyi Ebübekir yahut Ömer verdi:
«Nebî sallallahü aleyhi ve sellem, sana dua etmeni istedi.» dedi. O da:
«— Ey Allah'imi Sen'den, yerinden asla ayrilmayan devam edici bir iman, yok olmaz nimetler ve cennette sonsuz olarak Peygamberinin dost­lugunu istiyorum!» diye duada bulundu.
(a) Bir rivayette Abdullah söyle dedi:
Hz. Peygamber'in yaninda Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer ay isiginda soh­bet ettiler.
Resûlullah (S.A.V.} ve onlar beraberce çaktilar. Ibn Mesûd'un (evinin) yanindan geçtiler. O sirada namaz kilarken Kuc'an cnkuyordu. Nebî sallal­lahü aleyhi ve sellem:
«— Kur'an'i, indirildigi gibi ter-ü taze olarak okumayi istiyen, Ibn-i Ümm-i Abd'in okuyusunu örnek alarak okusun!» «— Diledigini iste, sana verilir!» dedi.
[Ravi bundan sonra, hadisi, yukarda oldugu gibi naklederek tamamla­mistir.)
369/20 Avn'in babasi Abdullah Ibn Mesûd'dan rivayet ederek söyle de­mistir:
«Hz. Peygamber evine geldigi zaman, Abdullah (Ibn Mesûd), annesi Ümmü Abd'I oraya göndererek Nebi sallallahü aleyhi ve sellemin davra­nislarindan gördüklerini gelip kendisine söylemesifii tembih ederdi.
Böylece, annesinden almis oldugu bilgiye dayanarak Hz. Peygamber'e
benzemege çalisirdi.»
370/21 Avn'in babasi, Abdullah (ibn Mesûd'dan) rivayet ederek söyle
demistir:
«Abdullah, Resûlullah [S.A.V.) in, palmiye yapragi ile örülmüs secca­desine sahip olurdu.»
Bir rivayette söyle dedi:
«Hz. Peygamberin çomagina sahip olurdu.»
Bir rivayette söyle dedi:
«Abdullah, Hz. Peygamber'in örtüsüne sahip olurdu.»
Bir rivayette söyle dedi:
«Abdullah-, Hz. Peygamber'in binegine sahip olurdu.»
Bir rivayette söyle dedi:
«Abdullah, Hz. Peygamber'in misvakina, abdest ibrigine ve nalinla­rina sahip olurdu.
371/22 Ibn Mesûd'un söyie dedigi rivayet edildi:
«Müslüman oldugumdan bu yana yalniz bir kere yalan söyledim. O da söyle oldu:»
Bert, Hz. Peygamber'in devesinin palanini vurmaga çalisirken, TâiflI usta bir palan vurucusu gelerek bana:
« Hz. Peygamber devesine daha çok hangi tür palanin vurulmasi­ni ister?» diye sordu.
«Tâif Mekke türünü...» dedim. Gerçekte ise Hz. Peygamber
bu türden hoslanmazdi.
Bu sekilde hazirlanan deveyi getirince, Resûlullah (S.A.V.) yaninda
bulunanlara):
« Bunu bizim için kim hazirladi?!» diye sordu.
«.Palanciniz!...» dediler.
«Ibn Ümm Abd'e gidin; devemize, o pafan vursun-i» emrini verdi.
. Böylece, deve bana geri getirildi.»1
[a} Bir rivayette, Abduilah söyle dedi:
Taiflilerden bir palan vurucusu Hz. Peygambere getirildi. Taifli bana gelerek:
«— Hz. Peygamber'in hosuna giden en çok hangi tür palandir?» diye sordu. 3en de:
«— Taif Mekke, türüdür» dedim.
Hz. Peygamber çikip binegini görünce:
«— Bu binegi hazirlayan kimdir?» diye sordu.
*— Tâif If» denildi.
«— Bu türe ihtiyacimiz yoktur» buyurdu.
372/23 Abdullah (Ibn Mesûd'un) söyle dedigi rivayet edildi:
«Müslüman olduktan bu yana yalniz bir kere yalan söyledim. O da
söyle oldu:
Hz. Peygamber'in devesine palan vuruyordum. Tâifli bir palan vuru­cusu gelerek bana:
«— Hz. Peygamber'in hosuna giden daha çok hangi tür palandir?» di­ye sordu. Ben:
«— Tâif —Mekke türüdür (!)» dedim Gerçekte Resûlullah (S.A.V.) bu
türü çirkin bulurdu.
O da Hz. Peygamber için deveyi bu sekilde hazirlayip getirdiginde:
«— Bizim için bu deveye palan vuran kimdir?" diye sordu.
«— Taiften getirttigimiz palan vurucusu...» dedi.
Nebî (S.A.V) o zaman:
«— Deveyi I-bn Mesûd'a geri gönderiniz, ö hazirlasin!» emrini verdi.»
373/24 Ebû Abdillah el-Cedelî'nin Huzeyme'den naklen söyle dedigi ri­vayet edildi: :
Bir köyiü Hz. Peygamber'a satmis oldugu seyi inkâr ederken, Hüzey-me çika geldi. Ve:
«— Ona sattigina ben sahidim!» diye söze karisti.
Resûluliah (S.A.):
«— Nereden biliyorsun?» diye sordu.
Huzeyme:
«— Gökten vahiy gevriyorsun, seni dogruluyoruz!» cevabini verince, bundan böyle Hz, Peygamber onun sahadetini iki erkegin sahadetine esit kildi.
(a) Bif rivayette söyle dedi:
Bir köylü, Resûluüah (S.A.) ile yapmis oldugu satis anlasmasini in­kâr ettigi bir sirada, Huzeyme üzerine geliverdi. Ve:
«— Orta sattigina ben sahidim!» diye söze karisti.
Hz. Peygamber ona,
«— Bana sattigini nereden biliyorsun?» diye sordu.
Huzeyme:
«— Gökten bize vahiy getiriyorsun, seni dogrulyoruz! Yeryüzünde (verdigin haberde) seni dogrulamiyor muyuz!» cevabini verdi.
Hz. Peygamber bu olaydan sonra vefatina kadar, Huzeymenin sahade­tini iki erkegin sahadetine esit kildi.
fb) Bir rivayette söyle dedi: Uz. Peygamber, vefatina ikadar, onun sahadetini iki erkegin sa­hadetine esit olmayi caiz gördü.
374/25 Enes Ibn Mâlik "in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Hatice'ye verilen müjdeye göre, kendisine cennette, içe
gürültünün, yaygaranin ve herhangi bir yorgunlugun bulunmiyacagi
verilecektir. cennette, içerisinde bir ev
375/26 Hz. Aise'rvin söyle dedigi rivayet edildi: ResûIullah (S.A.) buyurdu ki:
<=Ya Aise! artik öiüm bana tasa vermiyor, çün'kü Çenette de seni esim olarak gördüm.
Hz. Peygamber, bundan sonra yaninda bulunanlara dönerek:
«— Aise'yi cennette gördügüm için ölümü artik umursamiyorum.»
buyurdu.
376/27 :Hz. AIse'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Nebî saliallahü aleyhi ve sellemin hanimlari içersinde benim, onlar­da bulunmayan özelliklerim vardir.
Hz. Peygamber, babami onlarin babasindan daha çok severdi. Beni hepsinden çok severdi. Beni bakire aldi. Cibril Aleyhisselâm suretimi ona getirip gösterdikten sonra, o benimle evlendi. Kadinlar içersinde Cibril Aieyhisselâmt yalniz ben gördüm. Hz. Peygamber'in örtüsü altinda bulun­dugum sirada Cibril'in geldigi- çak olmustur. Bana atilan iftiradan bir bölük insanin ez daha helak olacagi sirada, masum oldugumu bildirmek üze­re ona gelmisti. Hz. Peygamber'in ruhu alindiginda benim evimde, benim nöbetim olan- gecemde, benim günümde [4]O ve basi çenem ile gögsüm arasinda bulunuyordu.»
377/28 Hz. AIse'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Resûluüah sallaliahü aleyhi ve seliemin hanimlari içersinde onlarin hiç birinde olmayan özelliklerim vardir:
Hz. Peygamber benimle evlenirken bakire idim. Böylece benden bas­ka hiç bir hanimim bakire olarak almamistir. Benimle evlenmeden önce, Cibril ona suretimi indirip göstermistir. Benden baska hiç birinin sureti­ni indirip göstermemistir. Benden baska hiçbir hanimina Cibril görürvme-mistir. Beni onlardan, ve babami onlarin babasindan daha çak severdi. [Bana atilan Iftiradan bir bölük insanin az daha helak "olacagi sirada, ma­sum oldugumu bildirmek üzere âyetler indi. [5] Ve nihayet, Resûlullah (S.A.V.) benim nöbetim olan gecem ve günümde, basi çenemle gögsümün arasinda bulunurken vefat etti. - .
(a) Bir rivayette söyle dedi:
«Hz. Peygamber'in hanimlari içersinde, onlarin hiç birinde olmayan ye­di özelligim vardir:
«Hz. Peygamber benden basta hiç biriyle bakire olarak evlenmedi. Benimle evlenmeden önce Cibril ona suretimi getirdi. Böylece onlarin içinde yalniz beni>m suretim ona getirilmistir. Beni onlardan ve babami on-la*"in babalarindan daha çok severdi. Bir bölük insanin heiâk olacagi sira­da, masum oldugum, inen ayetullahla sabit oldu. Benim nöbet günüm ve gecemde, basi çenemle gögsümün arasinda iken vefat etti. Hanimlarinin Cinde Cibril yalniz bana göründü.
378/29 Ibrahim (en-Neheî), Mesruktan söyle rivayet etti: Mesrûk, Hz. Aise'den hadis rivayet ederk&n söyle derdi: «Bana rivayet eden, «Her zaman dogrulayicinin kizi olan her zaman dogrulayici (Siddî), masum oldugu Kur'an ile sabit olmus olan, azamet ve bereket sahibi Allah'in elçisi (SAV.) nin sevgilisi (Aise) dir.»
379/30 Ibn Abbas'tan söyle rivayet edildi:
Hz. Aise hastayken, Ibn Akbas sormaya gelip, kabul edilmesi için izin istemisti.
Hz. Aise birini göndererek:
«— Kendfrmi kederli ve sikintili hissediyorum. Bîr basfka zaman bu­yursun!» dedi.
Ibn Abbas haberciye:
Kabul edilmeden, buradan ayrilmam!» cevabini verdi. Haberci bu cevabi ona bildirince, Hz. Aise girmesine izin verdi.
Huzuruna geldigimde:
«— Dogrusu çok tasa ediyor ve sikiliyorum. Zira hata ve noksanls-rim varken ölümün ansizin geleceginden korkmaktayim.» diye konustu.
Ibn Abbas:
« Allah'a yemin ederim ki, ben Sallallahü aleyhi ve sellem'i «Aise Cennetli'ktir!» diye söylenirken isittim. Allah teâlâ'nin il'k önce Cehennem­de yanip sonra Cennete girecek bir kadinla, Onu evlendirmesi, ona verdi­gi serefle, asla uyusmaz!»
Bu sözleri duyan Aise:
«— Sen beni sikinti ve üzüntülerimden 'kurtardin. Allah da seni bun­lardan kurtarsin!» dedi.
380/31 El-Heysem, Âmir es-Sabî'den naklen söyledigi rivayet edildi: Es-Sabî, (bir gün) müslümanlarin yapmis olduklari savaslari anlatiyor­du. Bu sirada onu Ibn Ömer de dinlemekteydi. Bir müddet dinledikten son­ra: Âmir, savaslarda bulunmus gibi (güzel) anlatiyor!» dedi.
381/32 Dâvûd bin Ebî Hind'in Âmir'den naklen söyle dedigi rivayet edildi:
Ibn Ömer'in de bulundugu bir toplantida, Âmir Hz. Peygamber "m sa­vaslarini anlatiyordu. Bir ara Ibn Ömer söyle dedi: Âmir savasçilarin ya­linda bulunmus gibi. (güzel) anlatiyor.
382/33 Ebû Hani-fe: «Hammâd söyle konusurken isittim» diyerek rivayet edilmistir ki:
«ibrahim (en-iMeheî)ye baktigim zaman sen ve onun davranislarini gö­ren herkes: «Onun davranislari Alkame'nin davranislaridir." derler. Ibrahim dedi ki:
Aîkame'yi gören «Onun davranislari, Abdullah'in davranislaridir» der. A!kame'de söyie dedi:
Abdullah'i gören kimse, «Onun davranislari Hz. Peygamberin davra­nislaridir!» der.
383/34 Abdullah Ibn Davud'un söyle dedigi rivayet edildi: «Büyüklerden kimlere yetistin» diye Ebû Hamfe'ye sormustum. Su isimlen saydi:
«El-Kas.rn, Salim, Tâvûs, Ikrime, Abdullah bin Dînâr, Ei-Hasan el-Bas-benzer Katade" 'brahmi, Es-Sabî, Nâfi1 ve
[1] Âli Imrân (3), âyet 144.
[2] Abdullah bin Mesu'ttur
[3] ' Habar, Beni Kureyze hakkinda idi.
[4] Hz. Peygamber, hanimlanyla nöbetlese kaliyordu. Vefat ettikleri gün Hz. Aisenin nöbetiydi-
[5] Adi geçen âyetler, Nûr sûresinin (24) 11-26 âyetleridir.


çııÖÖçşıÜü
Hz.Peygamberin ummetinin fazileti bahsi


[6 Hadistir]
384/1: Ebû Burde'nin babasinin söyle dedigi rivayet edildi: Hz. Peygamber söyle buyurdu:
«Kiyamet günü olup yaratiklar secde etmege çagrildiginda, ümmetim i'ki uzun secde yapmadan önce, öteki ümmetler secde yap-maga güçleri yetmiyecek.»
Müslümanlara:
«— Kaldirin baslarinizi! Atesten kurtulmak için sayinizca yahudi ve hirtstiyan size feda kildim.» diye seslenilecektir.
385/2 Ebû Bureyde (Bürde (?)) nin babasinin söyle dedigi rivayet edil­di:
Resûlullah (S.V.) buyurdu ki:
«Kiyamet günü olunca, müslümanjardan her birine bir yahudi ve hiris-tiyan verilecek,» «Atesten kurtulmak için verecek bedelin budur.» dene­cek.
(a) Bir rivayette söyle dedi:
«Kiyamet günü olunca, bu ümmetin her birine (kâfirlerden) bir tane birakilarak:» «Atesten kurtulmak için verecek bedelin budur.» denecek.»
(b) Bir rivayette söyle buyurdu:
«Süphesiz bu ümmet, Allah'in rahmetine muhtaç olacak bir ümmettir ki azaplarini kendi elleriyle hazirliyacaklardir.»
386/3 Ibn Bureyde'nir? babasinin söyle dedigi rivayet edildi: Resûlullah sallalahü aleyhi ve sellem bir gün ashabiyle söyle konus­tu:
«— Cennette bulunanlarin dörtte 'biri olmaya razi misiniz?"
«— Evet.»
«— Cennette bulunanlarin üçte biri olmaya razi misiniz?»
«— Evet.»
«— Cennette bulunanlarin yarisi olmaya razi misiniz?» «— Evet.»
«— O halde birbirinize su müjdeyi veriniz ki, Cennetlikler yüzyirmi si­radir. Bunlarin seksen sirasi ümmetimdir.»
387/4 Ebî Bürde'nin babasinin söyle dedigi rivayet edildi:' Resûlullah (S;A.) buyurdu k\:
Ümmetim Ailah'm rahmetine muhtaç olacak 'bir ümmettir (z-ira) kötü akibetlerini dünyadayken 'kendi elleriyle -hazirliyacaklardir.
— Bir rivayette: «... birbirlerini öldürecek...» sözü eklenmistir.
388/5 Ebû (Musa'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah (S.A.) buyurdu ki:
«Ümmetimi tü'ketecek olan, birbirlerine silâh çekmeleri ile tâün (ve­ba) dir.»
Bunun üzerine soruldu:
«Ey Allah'in Resulü! Birbirlerine silâh çekme nedir, biliyoruz. Fakat tâûn nedir (bilmiyoruz)?»
Cevap verdi:
» Cinlerden düsmaniniz olanlarin, sizi silâhiariyle vurmalaridir. Her iki halde de sehitlik vardir.
— Bir rivayette: (... «Her iki halde de sehitler bulunur) dendi.
' 389/6 Ebû Musa'nin söyle dedigi rivayet edildi: Nebî sallalIahü aleyhi ve sâllem buyurdu !<i:
«Ümmetimi tüketecek olan, birbirlerine silâh saplamalari ile tâûn-dur.»
Bu haber üzerine soruldu:
«—. Birbirlerine silâh saplama» nedir biliyoruz. Fakat tâûn nedir?»
Cevap verdi:
«— Cinlerden düsmaniniz olanlarin silâhlariyle sizi vurmalaridir. Her ki halde sehitlik vardir


çııÖÖçşıÜü
Yiyecek,Kurban,Av ve Bogazlanmis Hayvanlar bahsi


YIYECEK, IÇECEK, KURBAN, AV VE BOGAZLANMIS HAYVANLAR
BÖLÜMÜ
(35 Hadisi ihtiva eder)
390/1 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Azi disi bulunan yirtici hayvan eti yemeyi Hz. Peygamber nehy etti.
391/2 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hayber savasi günü, Hz. Peygamber, tirnakli yirtici kus eti yemeyi nehy etti.»
392/3 El Berâ'nm söyle dedigi rivayet edildi:
«Ehiî eseklerin etlerini yemegi, Hz. Peygamber nehy etti.»
393/4 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi;
«Serçe, baykus ve benzeri yer hasaratini (yemekten) nehy olunduk.»
394/5 Abdullah'in söyle dedigi rivayet edildi: Resûlullah sallaâilahü aleyhi ve seliem buyurdu kip: «Bir kimse, ihramda olsun veya olmasin, bir kurbaga öldürürse bir koyun (kurban) etmesi gerekir.»
395/5 Hz. Aise'derr söyle rivayet edildi:.
Kendisine bir kertenkele hediye edilmisti. Onu yiyip yiyemiyecegini Hz Peygamberden sordu. Yemesini nehy etti. Sonra bir dilenci geldi; ker­tenkelenin ona verilmesini söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona söyle dedi:
«Yemedigin- seyi yedirecek misin?»
396/7 Adî bin Hatem'in söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah sallallahü aleyhi ve seilemden sordum:
« Ey Allah'in Resulü! dedim, biz ögretilmis av köpeklerini avin pe­sinden gönderiyoruz. Yakalayip getirdiklerim yiyelim mi?»
Cevap verdi:
«—. Onu Allah'in ismini anarak gönderirsen ve baska bir köpek de ise karismazsa, yersiniz.»
Ben tekrar sordum.
«— Öldürmüs olsa da mi...?»
«— Öldürmüs olsa da...»
diye cevap verdi.
«— Ey Allah'in Resulü! dedi-m; mirâd [1] ile avlanmamiza (ne buyu­rursunuz?»
Cevap verdi:
«— Atarken besmele çeker yaraliya bilirsen ye! Ortasi île vurursan yeme!»
397/8 Ebû Saîd'in söyle dedigi rivayet edildisin!
Resûluilah sallallahü aleyhi ve.seflem buyurdu ki:
«Suyun çekilmesiyle disarda ikalari (balik ve benzerlerini) yiyebilir-
398/9 Ebû Hanîfe Hazretleri, Aise 'bint-i Acred'den rivayet etti:
Resûluüah saiialiahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Yeryüzünde Allah'in askerlerinin çogu çekirgedir. Onu ne yenim, ne de haram ederim!.»
399/10 Râfi bin Hedic'in söyle dedigi rivayet edildi:
Sadaka develerinden bir tanesi, ürkerek kaçmisti. Yakalamaya çalis­tilar. Deve kendisini tutmaya çalisanlari yorunca, bir kisi attigi ok ile onu ölüm yerinden vurdu.
Nebî saiialiahü aleyhi ve selleme danistilar. Yenmesin-! emretti ve sözlerine söyle devam buyurdu:
« O devede de tipki vahsî hayvanlarda oldugu gibi, insanlardan kor­kup kaçma vardir. Onun için bu gibi hayvanlari tutmaktan âciz kalirsaniz bu deveye yaptiginiz gibi yapin, sonra da yiyin!»
(a) Bir rivayette söyie dedi:
Sadaka develerinden bir tarresi ürkerek kaçti. Bir kisi de bir ok ata­rak onu öldürdü.
Nebî sallallahü aleyhi ve selleme soruldugunda:
«— Onu yiyiniz. Zira, vahsi hayvanlar gibi o da insana aliskin degil­di» cevabini verdi.
400/11 ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«'Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, nisangâh olan hayvanin eti­ni yemegi nehy etti.»
401/12 Ibn Ömer'in söyie dedigi rivayet edildi:
«Ka'b bin Malik, Hz. Peygamber'e geierek:
«— Ey Allah'in Resulü! Bir kadin (veya' kiz) çobancik, sürüsünü gü­derken içerisinde, öleceginden korktugu bir koyunu çakmak tasi ile bo­gazladi» dedi.
Hz. Peygamber de ona, bogazlanan koyunun etini yemesini, emretti.
402/13 Câbir bin Abdullah'in söyle dedigi rivayet edildi: «Ensârdan olan bir genç Uhud (dagina) dogru yola çikmis, yolda gi­derken bir tavsan avlamisti. Bogazlamak için hiçbir sey bulamayinca, onu bir tas ile kesmisti. Elinde asili tutarak onu Hz. Peygambar'e getirdi Resuullah fS.A.VI de onu vemeöi emretti.»
(a) Bir rivayette söyle dedi:
«Bir adam Iki tavsan yakaliyarak, onlari keskin çakmak tasi ile bogazlamisti.
Nebî sallallahü aleyhi ve sellem onlari ye-mesini adama emir buyur­du.»
(b) Bir rivayette söyle dedi:
«Benî Seleme'den bir adam, Uhud (daginda) bir tavsan yakalamis, bi­çak bulamayinca, onu tas ile bogazlamisti.
Nebî sailallahü aleyhi ve sellem tavsani yemesini ona emretti.»
403/14 Abdullah bin Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi:
«Resûlullah saliallahü aleyhi ve sellem, bir kadinin- kesmis oldugu hayvanin etinden yedi. Ve, kadinlarin öldürülmelerini netiy etti.» [2]
404/15 Ibn Abbas'in söyle dedigi rivayet edildi: Resûluilah sallailahü aleyhi ve seIlem buyurdu ki-: Allah'in katinda, Zilhicce ayinin (ilk) on günlerinden daha kiymetli gün-ler yoktur, O günlerde Allah Tealâya çok ibadet ediniz!»
405/16 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Resûluilah sallallahü aleyhi ve seilem kurban kesmek suretiyle, kur­banin mesruiyetini tesbit etmistir.»
406/17 CabIr bin Abdillah'in söyle dedigi rivayet edildi: Çek yünlü ve alaca renkli iki koçu Hz. Peygamber kurban etti. Bunlardan bir tanesi kendi adina; digeri ümmetinden Allah'tan bas­ka hiç bir ilâh olmadigina sahadet edenler adina idi.
407/18 Ebû Burde bin Niyâr'dan rivayet edildi ki Ebü Burde (Kurban bay­rami) namazindan önce bir koyun kesti. Yaptigi bu isi Hz. Peygamber'e anlatinca:
«— Senin için (bu seferlik) kurban sayilir. Fakat bundan böyle (kur­banini namazdan önce kesen) hiçbir kimse için sayiimaz» buyurdu.
408/19 Abdullah bin Bureyde'nin babasinin söyle dedigi rivayet edileli:
Nebî sallaliahü aleyhi ve selIem buyurdu ki:
«Kurbanlarinizin etlerini üç günden fazia evlerinizde bekletmenizi nehy etmemin sebebi, varlikli olanlarinizin dar gelirlilerinize yardim etme­lerini saglamak idi.»
409/20 Cabir'den söyle rivayet edildi:
Muharip hazretIeri Cabir'in evine geldi. (Yemege oturduklarinda) Ca-bir ekmek ile sirke getirip:
«— Resûiuüah (S.A.V.) zahmete girmemizi nehy etmisti. Bu olma­saydi, sizin için zahmete girerdim. Ve yine ben, Hz. Peygamberden duy­dum:
«Sirke ne hos katiktir!» diyordu.
410/21 Cabir'in söyle dedigi rivayet edildi: «Resûlullah sailallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Sirke ne hos katiktir.»
411/22 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi: Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Kâfir, yedi bagirsagini, mü'min bir tek bagirsagini doldurmak için
yer.»
412/23 Ebû Cuheyfe'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Resülullah sallaliahü aleyhi ve seilem buyurdu ki:
«(...) Bana gelince, ben hiç bir tarafa yaslanarak yemek yemem. Ku­lun yedigi sekilde yer, içtigi sekilde içerim; ve Rabbima ölünceye kadar ibadet ederim.«
413/24 Huzeyfe'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«Altin ve gümüs kaptan içmemizi, yememizi, ipek ve dibâc elbise giy­memizi, Hz. Peygamber nehy etti. Ve:
« Bunlar dünyada müsriklerin, ahirette sizin kullandiginiz seyler­dir» buyurdu.
414/25 Abdurrahmart bin Ebî Leylâ'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Huzeyfe bin el-Yemân ile Medâin'e gittigimizde, Dihkan'a misafir ol­duk. Yemek getirdi, yedik. Sonra Huzeyfe içecek bir sey istedi. O da gü­müsten bir kaba koyup getirdi. Huzeyfe gümüs kabi alip onun yüzüne vur­du. Bu davranisi bizi üzmüstü. Bizlere o zaman:
«— Niçin böyie yaptigimi biliyor musunuz?» diye sordu.
«— Hayir!» dedi..
«— Ben, dedi, geçen yil Ona yine misafir olmustum. Su istedim, ay­ni kapla getirmisti. Kendisine o zaman «Resûlullah (S.A.V.} in, «Altin ve gümüs kaptan yememizi ve içmemizi; ipek ve dibâc elbise giymemizi nehy etti. Bütün bunlar müsriklerin dünyada, bizlerin ahirette kullanacagi sey­lerdir» sözünü haber vermistim.
415/26 Abdurrahman bin Ebî Leylâ'nin söyie dedigi rivayet edildi: Ûihkan'dan, Huzeyfe bin el-Yemân su istemisti. Gümüs bir kap içer­sinde Içecek bir sey getirdi. Huzeyfe kabi alarak yüzüne vurdu. Ve:
— Surasi muhakkak ki, Resûlullah (S.A.V.) gümüs kapia içmenizi nehy etti» dedi.
416/27 ;Ebi Leylâ anlatti:
Biz Huzeyfe ile beraber Medain'de idik, bir difrkandan su istedik gü­müs bir kâsede su getirdi. Huzeyfe suyu alip getirenin yüzüne atti. Ve sonra söyle dedi:
Resûlullah Sallailahü Aleyhi ve Sellem :bize altin ve gümüs kabi ya­sak etmistir.
Bize «Bunlarr onlar (kâfirler) dünyada, sizlerle ahirette bulunacaksi­niz» demistir.
417/28 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Dübbâ' ve Hantem» [3] içersine meyve suyu yapmayi Hz. Peygam­ber nehy etti.»
41S/29 Süleyman bin Bureyde'nin babasinin söyle dedigi rivayet ediidi:
Peygamber saliallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki-
-Kabirleri ziyaret etmenizi nehy etmistik. Muhammed'e (S.A.V) annesinin kabrini ziyaret etme izni verildi. Sizler de kabirleri ziyaret edebilir­siniz! Ancak bagirip çagirmaktan sakininiz. .
Kurban etlerini üç günden fazla evinizde bekletmenizi nehy etmistik. Bunun sebebi, varlikli olanlarinizin dar gelirli bulunanlariniza yardim etmelerini saglamak idi. Bu geçim darligini simdi Allah üzerinizden kaldir­mis bulunmaktadir. Böylece onlari yiyiniz ve diger günlere de saklayiniz!
«Hantem» ve «müzeffet'ten» [4] içmenizi nehy etmistik. Bundan böy­le, istediginiz kaptan içiniz. Zira kap, içersine aldigi nesneyi ne helâl ne de haram kilabilir. Ancak, sarhos edici içkileri içmeyiniz!»
(a) Bir rivayette söyle buyurdu: «Üç seyden sizi nehy etmistik:»
1- Kabirlerin ziyaretinden. Ama artik ziyaret edebilirsiniz.
2 -Üç günderr fazla kurban . etlerinizi [evlerinizde) tutmanizdan. Bundan böyie tutabilir.ve ikendiniz'için (ilerde yemek üzere] saklayabilir­siniz. Sizi bundan nehy etmis olmamin sebebi, zenginlerinizin yoksulla­riniza yardim edebilmelerini saglamak idi.
3 -Düftbâ ve müzeffetten içmenizi nehy etmistik. Simdi istediginiz kaptan içebilirsiniz. Zira kap. içersine aldigi seyi ne helâl ve ne de haram kilar. Ancak, sarhos edici içkiler içmeyiniz!»
(b) Bir rivayet de yukaridakinin benzeridir. Yalniz burada söyle den­di:
«... Dübbâ1, hantem ,ve müzeffetten de içmenizi nehy etmistik. Bun­dan böyle her 'kaptan içebilirsiniz. Ancak, sarhos edici olam içmeyiniz!»
419/30 Abdullah bin Bureyde'nin babasinin söyle dedigi rivayet edildi: Nebî sallallahü aleyhi ve seliem söyle buyurdu:
«Her 'kaptan içiniz. Zira .kap, içersine aldigi seyi helâl yapmadigi gibi haram da yapmaz.»
420/31 Hadis:Alkame'nin- söyle dedigi rivayet edildi:
«Abdullah bin Mesûd'un, yemek yiyip sonra da nebîz [5] getirtip içti­gini gördüm.
a— Allah sana merhamet etsin! Makaminda nebîz mi içiyorsun!..» diye sordum. Bana:
«— Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemi nebîz içerken gördüm. Ben onu içerken görmeseydim, nebîzi içmezdim!» diye cevap verdi.
421/32 Cabir'in söyle dedigi rivayet edildi kandirarak; ve yesil hurma ilede olmus hurmayi karistirarak nebiz yapip içmeyi hz peygamber nehy etti [6]
422/33 Abdullah bin Bureyde'nin babasinin söyle dedigi rivayet edildi: Nebî sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Sarhos edici seyler içmeyiniz!»
423/34 Ibn Abbas'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Sarabin azi da çogu da haram edildi. Ve, içerisinde sarhosluk vere­bilsek derecede [akkol) bulunan her mesrubat da haram kilinmistir.»
(a) Bir rivayette söyle dedi:
«Saraibin kendisi, az olsun çok olsun, haram kilindi. Ve içerisinde sarhosluk verebilecek her mesrubat da haram edildi.»
424/35 Ebû Âmir es-Sakafî'den rivayet edildi.
Ebû Amir, her sene, Hz. Peygamber'e bir tulum sarap hediye ederdi.»
(a) Bir rivayette söyle dendi:
Sekîf kabilesinden Ebû Amîr künyeli bir adam her sene, Hz. Peygam-ber'e bir tulum sarap hediye ederdi. Sarabin haram edildigi sene, Hz. Peygamber'e, önceki yillarda yaptigi gibi, bir tuium sarap hediye etmek is­tedi.
Uz. Peygamber ona:
« Ey Ebû Amir! Allahö Tealâ sarabi kat'î oiar&k haram etti. Artiik sarabina ihtiyacimiz kalmadi.» dedi. Adam:
«; Onu a!, sat; paras:iyle ihtiyacini 'karsilarsin!» deyince Resûlullah
(S.A.V.):
«— Ey Ebû Âmir! Allah sarabi haram edefken, onu içmeyi, satmayi, ve parasini yemeyi de haram kildi!» diyerek reddetti.
[1] Mirâd: Ortasi siskin oktur. Genellikle bu okun ucundaki demir degil, ortasi ava isabet ettirilir.
[2] Muharebede.
[3] Dübba ve hantem, bir çesit küp isimleridir. Içki, yasak edilmeden önce genel­likle bu küplerde yapilirdi.
[4] Müzeffet: içersinde içki yapilan, tahta ve ziftlenmis küpe verilen isimdir.
[5] Nebîz: Hurma, kuru üzüm, incir, arpa. bugday ve benzeri seylerden yapilan iç-tay venlen genel bir isimdir. Rengr, beyaz, k.rm-z,, sar, ve yesil olabilir, üzüm suyu gi-o- beli. b,r müddetten sonra fermantas-ion sonunda akollenir. Icki /asak edilmeden ön­ce, sarabrn yan, sira. bu tür içkinin bol bol içildigi malûmdur. Ancak yasaktan sonra, bu meyve suyu. fermantasion olmadan yani içersinde alkol tesekkül etmeden, içilmege de­vam edilmistir. Tamamen alkolsüz olarak içiten bu suyun ismi ^ebîz- olarak da kal-mistir. iste yukarda geçen olay gösteriyor ki. Abdullah bin Mesûd alkolsüz olan nebîz içmekteydi. Ve dedigi gibi H2. Peygamber de. eger içmisse alkolsüz nebîz içmis oldu­gunda asla süphe yoktur.
[6] Sebebi su oisa gerektir: Bu dört ayn maddenin fermantasion müddett degisik­tir. bes,l hurmanm müddeti (meselâ) on gün, olmus hurmanin ki onbes gün olsun. Bu iki madden;n karistinlmaa. sonunda fermantasion müddeti degismekte dolayisiyle hiz-anmaktad>r. Olmus hurmanin onbes günlük müddetine itibar edilirse aldanilablllr. Zira. meydana gelen Icarisiin.n atkollenmesi belki on gün yahut daha az bir zaman içersinde ola­caktir. Iste buna meydan vermemek için, Hz. Pey



çııÖÖçşıÜü
Giyim-Suslenme


425/1 Ebû Hüreyre'nin söyle dedigi rivayet edildi: «Resûluliah saliallahü aleyhi ve sellemin, Sam yapisi bir kavugu var­di.-
(a) 'Bir rivayette söyle dedi:
«Resûlullah saliallahü aleyhi ve sellem'in Sam yapisi beyaz bir ka­vugu vardi.» .
426/2 Ebû Cuheyfe'nin söyle dedigi rivayet ediidi: (Bir gün) elbisesi yerlere kadar uzanan bir adamin yanindan Hz. Pey­gamber geçmis, elbisesini toplayarak adamin omuzuna atmisti.»
427/3 Huzeyfe'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«Ipek ve dibâc eibise giymeyi Hz. Peygamber nehy etti. Ve: «Bunla­ri afrirette ancak nasibi olmayan kimse giyer» dedi.
428/4 Hz. Ali (K.V.) nifi söyle dedigi rivayet edildi:
«Resûlullah saliatlahü aleyhi ve seilemin hane-i saadetlerinde üze­rinde mahlûkat resmi bulunan bir örtü asili idi. Cibril aleyhisselâm Re-sûiullah sailallahü aleyhi ve selleme gelisini tehir etti. Sonraki gelisinde Hz. Peygamber sordu:
«— Bana güsin-e ne engel oldu?» Cibril cevap verdi:
«— Biz, içerisinde köpek ve resimler bulunan eve girmeyiz. Örtüyü topla ve asma; resimlerin baslarini kopar (sil) ve su yavru köpegi de di­sari çikar!» î1}
I Içeride bulunan küçük köpek, henüz çocuk yasta olan Hasan ile Hüseyin haz­retlerinin oynamalari îçin getirilmis oldugu, yapilan rivayetlerden ani asmaktadir.
429/5 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi: Resûiullah sallailahü aleyhi ve sellern buyurdu ki: Saç (ve sakalinizi) kina ile boyaym ve böylece yahudi ve hiristiyanlara muhalefet edin!»
430/6 Ebû Zerr'in söyle dedigi rivayet edildi: Nebî saüallahü aleyhi ve seIiem buyurdu ki:
«Agarmis (saçlarin) rengini degistirmede kullandigimiz seylerin en güzeli kina ve ketm (2) dir.
(a) Bir rivayette söyle buyurdu:
Saçlarin rengini degistirmede kullandiginiz seylerin en güzeli kina ve ketendir.»
(b) Bir rivayette söyle buyurdu:
«Kina ve ketem, agarmis saçlarin rengini degistirmece kullandiginiz seylerin en güzelerindendirler.»
Ketem: Bir bitki .dali oiup siyah saç boyasi yapmada kullanilirdi.
431/7 El-Heysem bir 'kisiden yaptigi rivayette söyle dedi:
«Ebû Kuhâfe, Hz. Peygamber'in huzuruna geldiginde sakali iyice uza­mis ve yayilmisti.
Resûlullah (SAVi) etiyle sakali seriflerinin enini ve boyunu göste­rerek:
«— Onun sakalim söylece alsaydintzl» buyurdu.
432/8 Ibn-Abbas (r.a.) nin söyle dedigi rivayet edildi: «Kadin için, saçina yün peruka takmakta bir sakinca yoktur. Ancak yasak oian, insan saçindan olanidir.»
(a) Bir rivayette söyle dedi: ' .
«Saç dökülmüs ise peru'ka ku!lanma;kta bir sakinca yoktur.»


çııÖÖçşıÜü
TIP bahsi


TIP BAHSI —HASTALIGIN SEVABI— TEDAVI VE DUALARI
(14 Hadistir)
433/1 Hz. Aise'rrin söyle dedigi rivayet edildi: ResûMiah sallaliahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Allah insan için Cennette yüksek dereceler yazar. 0 insan, kendisini o dereceye ulastirabilecek bir amel yapamaz. Bu yüzden, Allah ona, o de­receyi kazanabilmesi için, çesitli belâ ve musibetler vermekte devam eder.»
434/2 Ibn Bureyde'nin babasinin- söyle dedigi rivayet edildi: Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Kul bir takim yararli is yapmaktayken hastalanacak olsa, Allah tebâreke ve teâlâ, meleklerine söyle emreder:
«— Kuluma, sag Iken yapmakta oldugu isin karsiliginda alacagi se­vabin aynisini yaziniz!»
(a) Bir rivayette su ilâve edildi:
«... Çefctigi hastaliktan ötürü kazandigi sevapla beraber...»
(b) Bir rivayette söyle dendi:
«(...} Kuluma, saglam iken yapmaga basladigi o isinin tam sevabini yaziniz!»
(c) Bir rivayette söyle buyurdu:
«Kul, tanrinin- yolunda yapmakta oldugu bir is sirasinda hasta olur­sa, Allah tebâreke ve taâlâ «yazici meleklerine» söyle der:
«— Kuluma saglam iken yapmakta oldugu isin tam sevabini yaziniz!»
435/3 Cabir'in söyle dedigi rivayet edildi: Nebî sallallahü aieyhi ve seilem söyle buyurdu:
. Allah Tealâ, her hastaliga bir ilâç yapti. Hastalik kendi ilâcina rast­larsa, Allah tealânin izniyle yok olur.»
436/4 Ibn Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi:
Süphe yok ki Allah, ölüm ve Ihtiyarlik disinda, hiçbir hastaligi ilâçsiz yaratmadi.
Onun için sizlere inek sütlerini tavsiye ederim. Zira o, [sütüne) her bitkiden karistirir.»
437/5 Ibn Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi: Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem söyle buyurdu:.
Allah ihtiyarlik disinda, indirdigi her hastaligin yanisira ilâç da Indir­di. Bu yüzden sizlere inek sütlerini tavsiye ederim. Zira o, türlü bitkilerden otlar,»
(a) Diger bir rivayette söyle buyurdu:
«Allah tealâ, yeryüzünde, ihtiyarlik ve ölüm hariç, hiç bir dert yarat­mamistir ki, devasini da yaratmamis olsun. Bu yüzden inek sütlerini sizle­re tavsiye ederim. Zira o, her çesit bitkiden (sütüne) karistirir.» f
b) Bir rivayette söyle buyurdu:
«Ölüm ve ihtiyarlik disinda, AIfah indirdigi hastaligin yanisira ilâcini da indirdi. Bu yüzden sizlere inek sütlerini tavsiye ederim. Zira o, her tür­lü bitkiden (sütüne) karistirir.»
c) Bir rivayette söyle buyurdu:
«Aligh, süphesiz yeryüzünde öiüm hariç, sifasiz yahut ilâçsiz hiçbir hastalik vermedi. Bu sebepten, her çesit inek sütierîni size tavsiye ede­rim. Çünkü o, her bitkiden (sütüne) karistirir.»
438/6 Abdullah Ibn Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi: Nebi saliallahü aleyhi ve sellem söyle buyurdu: «Çesitli inek sütlerinden istifade etmelisiniz. Zira o, (sütünü) her bit­kiden otiiyarak yapar. Ve sütlerde sifa vardir.»
439/7 -Gedildi:
440/8 Saîd Ibn Zeyd'in- söyle dedigi rivayet edildi: Resûlullah sailalahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Verilen nimetlerden biri de yeralti mantaridir. Suyu da göz (hasta­ligi) Için sifalidir.»
441/9 Ebû Hüreyre'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Nebî sallailahü aleyhi ve selem buyurdu ki:
«Sabahleyin kai'ktp, üç sefer «Allah'in kusursuz sözlerine (Kür'an'a) siginirim» diye dua eden, aksama kadar ona akrep dokunmaz. Ayni duayi aksam olunca da yaparsa akrep ona sabaha kadar zarar veremez.»
(a) Bir rivayette söyle buyurdu:
Sabahleyin; günes dogmadan önce «Allah'in kusursuz sözlerine sigi­nirim» dîye üç sefer dua edince, o gün akrep zarar veremez.
Ayni duayi aksam olunca yaparsa, akrep o gecesinde yine ona zarar veremez.»
442/10 Hz. Aise'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem bir hastayi sormaya geldigin­de ona söyle dua ederdi:
« Ey insanlarin Rabbi! Hastaligi gider. Gerçek sifa veren, sifandan baska hiç bir sifa bulnmayan- sen, bu hastaya öyle bir sifa ver kit hastalik­tan hiçbir 12 geride birakmasin;»
443/11 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki:
«— Mümin 'kendi kendini alçaltmamahdir!-Bu söz üzerine söyle soruldu:
«— Mümin kendi kendini nasil alçalta'bilir?»
Cevap verdi:
« cevap elde edebilmek için) gücünün yetmiyecegi belâlari iste­meye Kalkarak...»
444/12 Cabir Ibh Abdullah'irr (r.a.) söyle dedigi rivayet edildi: . Ensârdan bir kisi, Nebi saliaIlahii aleyhi ve selleme gelerek:
«— Ey Allah'in Resulü, bir çocukla asla riziklandirilmadim, (evlât ta­dini tatmadim) hiçbir çocugum yok!» deyince, Hz. Peygamber ona:
«— Allah'tan çok çok yargilanma dilemekten, ve riziklarldigin sey­lerden bol bol sadaka vermekten seni alikoyan ne vardir!?» dedi.
Bu sahrs, ondan- sonra bol sadaka veriyor ve Allah'tan çok yargilan­ma diliyordu. Derken yedi tane oglu olmustu.
445/13 Ümm-i Hâni'in söyle dedigi rivayet edildi: Resûluilah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Kendisini Allah'in yarligayacagini bilen, yarliganmistir.'
446/14 Ibn Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi: Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Hiç süphesiz selâm olan Allah'dir ve yaratiklari O'nim selâmina muhtaçtir.»




EDEB BAHSi


(31 Hadistir)
447/1 Cebir'in söyle dedigi rivayet edildi: Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki-«Sen ve malin- babanin kazancisin.» f1)
448/2 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivavet edildi-savasa katilmak h
«— Annen, baban saglar mi?» «— Evet!»
O halde, onlara hizmet yolunda savas!» diye tenbih buyurdu.
1 Bir baba. çocugunun mal, ile geçimini saghyabilir. demektir.
449/3 Ziyâd'in söyle dedigi rivayet edildi:
Neibî sallallahü aleyhi ve seilem; her müslümana, müslümanlara ögüt vermeyi emir buyurdu.»
450/4 Ebû Hüreyre'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Allah Tealâ:»
«— (Zatî) ululuk, rida'mdir; sifati ululuk da. izanindir. Iste, benden bunlardan birini çikarmaga ugrasani Cehenneme alirim.[1]
451/5 Muhammed bin eI-M"ünkedir et-Teymî'nin (Hz. Peygamberden ya­hut sahabeden) su haberi aldigi kendisinden rivayet edildi:
«— Kibirli insan, basi ayaklan arasina sikistirilmis olarak atesten bir tabut içerisine kapatiitr. Ve ateste kalacagi süre, bu tabuttan asla çi­kamaz.»
452/6 Ben Hz. Peygamberin yanindayken Üsâme bin Serîk'in söyle dedigi ri­vayet edildi:
Göçebe araplar, Ona sordular:
«— Ey Allah'in elçisi! Kula (Allah tarafindan) verilen seyierin en ha­yirlisi nedir?»
«— Güzel ahlâktir" cevabini verdi.
453/7 Hz. Aise'nin söyle dedigi rivayet edildi: Resûiullah sallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Yumusaklik, lütuf ve yardim gözle görülen bir yaratik olsaydi, Allah'­in yaratiklari içersinde ondan daha güzeli görülemiyecektî.
Cehalet, ahmaklik da gözle görülen bir yaratik olsaydi, Allah'in yara­tiklari içersinde ondan daha çirkini görülmiyecekti.»
454/8 Enes'in söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah sallaliahü aleyhi ve sellem, beraber oturdugu kimsenin yaninda dizlerini asla uzatma mistir.
Elini tutan bir 'kimsenin etini, o birakmadikça, Resûlullah asla birak­mamistir.
Hz. Peygamberin huzurunda oturanlar 'kalkmadikça, Resûlullah asla kalkmamistir.
Hz. Peygamber'in (ter) kokusundan daha güzel olan hiç bir güzel 'koku bulmadim.»
fa) Bir rivayette söyle dedi:
«Bir is için Hz. Peygamber ile görüsmeye gelen, -kendisi birakip gider olmadan önce Resûlullah asla birakip gitmemistir.»
(b) Bir rivayete söyle dedi:
«Hz. Peygamber, el sikistigi kimsenin elini, o birakmadikça, birak­mazdi.»
455/9 ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber evindeyken, bir adam disaridan seslendi. Hz. Resûl orra:
«— Iste geldim!» diye cevap verdikten sonra, disari çikip yanina gel­di.»
456/10 Ümeyme (BIrrt Rukeyka) n,n söyle dedigi rivayet edildi-
«Biat etmek üzere Hz. Peygamber'e geldigimde bana-» «- Kadinlarla ben (biat sirasinda) ei sikismam!, buyurdu
457/11 Ibn Bureyde'nin babasinin söyle dedigi rivayet edildi:
Resûluilah sallallahü aleyhi ve seîlem buyurdu ki:
«Kendisinden özür dileyen- bir müsiümanin özürünü kabul etmeyen ki­sinin bundan ötürü kazanacagi günah, «meks sahibUnin çiünahi gibidir.» Bunun üzerine soruldu:
«— Ey Allah'in elçisi! «Meks sahibi» nedir?» «Vergi tahsildaridir!» buyurdu.
458/12 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi: Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Müslüman- (din) kardesi tarafindan dilenen özrü kabul etmiyenin nahi «meks sahibi, yani vergi tshsildanninki, gibidir.» .
459/13 Cabir'in söyle dedigi rivayet edildi: Nebi sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Birinize güzel koku getirilirse ondan alsin!»
460/14 Ebû Hureyrerrin söyle dedigi rivayet edildi:
«Yildizlara bakarak gelecekten haber vermeyi Hz. Peygamber nehy etti.»
461/15 Cabir Ibn Abdillah'in (R.A.) söyle dedigi rivayet edildi:
Resûlullah salialiahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«Allah'a ve ahiret gününe inanan- bir kisinin hamama girmesi ancak pestima! kullanmasi ile helâl olur.
Avret yerlerini baskalarindan gizlemiyene, Allah, melekler ve yara­tiklarin hepsi lanet ederler.»
462/16 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygarober'in en çok sevdigi isimler, «Abdullah» ile «Abdurrahman»dir.
463/17 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyurdu ki:
"Iyili'k eskimez ve kötülük unutulmaz.»
464/18 Cabir Ibrri Semüre'nin söyle dedigi rivayet edildi: «Hz. Peygamber'e geldigimizde, meclisin bizimle son bulacagi yere otururduk.»
465/19 Ebû Saîd el-Hudrî'rrin söyle dedigi' rivayet edildi: Resûlullah sailailahü aleyhi ve selle-m buyurdu ki: «Baskalarina tesekkür etmeyen, Allah'a sükretmis olamaz!
466/20 Ibn Ömer'in söyle dedigi rivayet edildi: Hz. Peygamber buyurdu ki:
•»Zulüm yapmaktan sakin. Zira zulüm, Kiyamet gününde birçok karan­liklara sebep olur.»
467/21 Ebû Bureyde'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber, bir kismi ensâri, görmeye gitmisti. Bir koyun kese rek Ona yemek yaptilar. Yemekten bir parça alip çign-emeye basladi. Bir müddet çignedigi halde lokmayi erip yutamiyordu. Nihayet:
«— 0nu nasil ettir?!» diye sordu.
«— Filânin koyunuydu, gsiince anlassr parasin; veririz diye düsündü* ve kestik» dediler.
Hz. Peygamber:
«Onu esirlere yedirin!» emrini verdi.
Bir rivayette: Âsim ibn üleyb'in babasi söyle dedi:
'Muhammed sailailahü aleyhi ve seiiemin ashabindan bir tanesi ye­mek yaparak Hz. Peygamberi davet etti.
Ne;bî sallallahü aleyhi ve sellem, bizleri de alarak gitti. Yemegi ko­yunca, Hz. Peygamber uzanip bir parça et aldi. Onu agzinda bir müddet çignedi. Fakat bir türlü yutamadi. Agzindan çikardi ve bekledi. Bu hareke­tini görünce, biz de yemegi biraktik. Yemek sahibini çagirdi:
«Bana su etinden bahset!.. Nereden geldi?» diye sordu.
Cevap verdi:
.«— Ey Allah'in Resulü! Bu, bir arkadasimin koyunu idi. Kendisi ya­nimizda yoktu ki satin alalim. Aceleden bekliyemezdik, tutup kestik ve onu sana yemek yaptik. Geldiginde parasini ödiyecektik.»
O zaman Hz. Peygamber, yemegin kaldirilarak esirlere yedirilmesini emir buyurdu.»
Abdulvahid dedi ki:
«Ebû Hanife'ye sordum: Siz «Birinin malini izni olmadan çalistiran bir kisi, kârindan sadaka verir» hükmünü nereden aldiniz?»
« Âsim'in rivayet ettigi hadisten aldim» cevabini verdi.
463/22 Enes'in söyle dedigi rivayet edildi: Resûlullah saliaHaihü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Hayrin yapilmasina kilavuz olan, onu yapan gibidir.
469/23 Ibn Bureyde'nin babasinin söyie dedigi rivayet edildi: Resûlullah sallaliahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Hayrin yapilmasina kilavuz olan, onu yapan- gibidir.».
470/24 Ibn Bureyde'nin babasi, Hz. Peygarriber'den su rivayeti yapti:
Bir adam Resûluilah sallall&hü aleyhi ve selleme gelerek, binek is­tedi. Hz. Peygamber:
« Seni bindirecek bir seyim yok. Yalniz, sana binek verebilecek bi­rini göstereyim. Filân ogullarinin mezarligina kadar git. Orada errsârdan bir genç, arkadaslariyla atis talimi yapiyor. Yaninda bir de devesi var. On­dan iste, seni ona bindirir» diye cevap verdi,
Adam çikip gitti; o genci arkadaslariyte atis talimi yaparken buldu. Ona Hz. Peygamberin dedigini anlatti. O zaman genç ona, Hz. Peygambe­rin bunlari söyledigine dair yemin etmesini söyledi. O da iki yahut üç ke­re yemin etti. Genç, bunun üzerine onu deveye bindirip Resûlulfati (SA.V) e getirdi. Ve olanlari anlatti.-Hz. Peygamber söyle konustu:
« Isirve döni Kaynn yapilmasina kilavuz olan, onu yapan gibidir.»
(a Bir rivayette sölye dedi:
Hz. Peygamber's bir adam gelerek binmek için bir hayvan istedi. Su cevabi verdi:
«— Yom in ederim ki, binmen için sana verecek bir sey yanimda yok. Ama, filân ogullarinin mezarligina kadar git. Orada ensârdan bir genci arkadaslariyle atis talimi yapiyor bulacaksin. Ondan birrek hayvani iste. ve­rir.
Adam gitti. Hz. Peygamberin dedigi mezarliga vardi. OIanlari ona an­latti. Genç yemin verdi. Adam:
« Kendisinden baska ilâh ol-rnayena yemin olsun ki, Resûluiish (S.A.V.) beni sana gönderdi» deyince, gerrç devesini ona verdi. Beraber %Hz. Peygarnber'e geldiler.
Resûluliah (S.A.V) ona:
«— Isine dön! Hayrin yapilmasina kilavuz olan onu yapan gibidir» buyurdu.
471/25 Ibn 3ureyde'nin babasinin söyle dedigi rivayet edildi: Resûluliah (S.A.V) buyurdu ki:
«En faziietli cihad, zâlim bir idarecinin1 katinda hakki söyliyebilmek-tir.B
472/26 Ebü Hüreyre'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Sana bir sey danisana, en hayirli olani göster. Bunu yapmr-çekten ona hiyanet etmis olursun.»
473/27 Nu'man'in söyle dedigi rivayet sdildi:
ResûluHah {S.A.V) buyurdu ki:
«Müminler, birbirlerini sevmekte bir vücuda benzerler. Bas hasta ol­dugu zaman, bedenin diger uzuvlari da onunla uykusuz kahr, aci çeker ve ateslenir.»
474/28 Enes'in söyle dedigi rivayet edildi: Resûluliah sailallahü aleyhi ve seilem buyurdu ki: «Cibrîl, komsuya karsi iyilik yapmanin önemi üzerinde o kadar dur­du ki (Allah) onu varis kilacak zanettim.»
475/29 Enes'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber söyle derken isittim:
«Süphesiz Allah, pisman- olmus kimsenin yardim istemesini sever.»
476/30 Ibn Katâde'nin söyle dedigi rivayet edildi: Resûlullah sallallahü aleyhi ve seiiem buyurdu ki: «Zamana sövmeyin! Çünkü Allah, kendisi zamandir.» [2]
477/31 Ebû Hanîfe (r.a.) nin söyle dedigi rivayet edildi: «(Hicrî) Seksen (80) senesinde dogdum. Abdullah Ibn Kuvays ise, Kû-fe'ye doksan dört (94) senesinde geidi. Kendisin-i gördüm ve konusmala­rini dinledim. Ben o zaman on dört (14) yasinda idim. Onu söyie derken isittim:
«Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemden isittim, buyurdu ki: «Bir seye karsi tutkunlugun seni kör ve sagir yapar.»
478/32 Ebû Hanîfe (r.a.) in söyle dedigi rivayet edildi": «Vâsila bin el-Eska'dan isittim dedi ki:»
«Resûlullah sallallahü aleyhi ve seliem'den isittim, söyle buyurdu: «tüin) kardesinin ugradigi felâketten ötürü sevinçli görünme! (Bakar­sin) Onu Allah, o belâdan kurtarir, seni ona uçar ediverir.»
[1] Ululuk ve azamet Allah'a mahsustur. Hiç bir kul. Allah Tealâ ile bu hususta ortakliga yeltenmemelidir.
[2] Zamani yaratan, hayir ile serde kutlanan O'dur.

çııÖÖçşıÜü
KITABÜR-RIKAK


(3 Hadistir)
479/1 En-Numân Ibn Besîr'in söyie dedigi rivayet edildi:
Nebi sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
Insanda bir et parçasi vardir. O, sihhatte olursa cesedirr diger uzuv­lari da onunla sihhatte olur.
O hasta olursa, onunla cesedin tümü de hasta olur. Dikkat edin, O kalptir,d
480/2 Hz. Aise'nin söyle dedigi rivayet edildi:
«Muhammed sallallahü aieyhi ve sellem dünyadan ayrilincaya kadar üç gün üç gece ardarda doyasiya ekmek yiyemedik.
Muhammed sallallahü aleyhi ve seliem dünyadan ayrilincaya ksdar, dünya üzerimizden sikintilarini e-kstk etmedi.
Muhammed (S.A.V) dünyadan ayrilinca da, ne musibet varsa, üstümü' ze yagdirdi.
{a) Rir rivayette söyle dedi;
«Muhammed sallallahü aleyhi ve seliemin ailesi, üç gün ardarda do­yuncaya kadar bugday ekmegi yemedi.»
481/3 ibrahim'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Ömer Ibn el-Hattâb, Peygamber (S.A.V) in, çok aci ç&ktigi bir has­taligi sirasinda evine gitti. Resûlullah [S.V.) i, bu sirada Katavan mali, içi saz kamisla doldurulmus genis bir yürr âba üzerinde yan üzre yatiyor görünce:
«— Babam, anam ugrunda feda olsun, ey Allah'in Resulü!, Iran Ile Roma krallari dibaceler üzerindeyken, sen de bu haldesin!» diye konus­tu. O zaman Hz. Peygamber!
«_ Ey Ömer! dedi. Sen memnun olmaz misin ki, dünya onlar için, ahiret de bizim için olsun?»
Hz. Ömer, daha sonra elini sürünce, Resûlullah (S.A.V) in atesinin çok yüksek oldugunu anladi ve:
«— Sen Allah'in elçisi oldugun halde, bir de bu halinle atesler içer-sindesin!» dedi. Hz. Peygamber söyle konustu:
«— Bu ümmetin, en siddetli belâya ugriyani, onun peygamberi; On­dan sonra da, ümmetin derece ile en hayirli olanlaridir. Sizden önceki pey­gamberler ile ümmetleri de böyle oldular.»


çııÖÖçşıÜü
CINAYETLER BAHSi


(3 Hadistir)
482/1 Ibrr Abbas'm söyle dedigi rivayet edildi:
Nebî saüaliahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«Katil'i kisastan affedene, çenetten baska sevap yoktur.-
483/2 Ebû Hureyre'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Nebî saliallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
Yahudi ve hiristiyantn diyeti müslümanin diyeti kadardir.»
484/3 CabIr'in söyle dedigi rivayet edildi: Hz. Peygamber buyurdu ki: «Yara iyilesmeden önce onun kisasi yapilmaz.»


çııÖÖçşıÜü
HÜKÜMLER BAHSI


(10 Hadistir)
485/1 Ebû Zerr'in söyle dedigi rivayet edildi: . Hz. Peygamber söyle buyurdu:
Ebû Zerr! Idarecilik emânettir. Kiyamet gününde rezil rüsvay ve pis­manliga sebep olur. Ancak, (zulüm yapmadan) geregi gibi hakkini alan ve adaletle idareyi yapabilen bundan müstesnadir ki, böylesi de zor bulunur!.
(a) Bir rivayette Ebü Zere söyle dedi:
Nebî sallallahü aleyhi ve seliem bana:
« Idarecilik emanettir. Kiyamet gününde de rüsvay ve pisman ol­maya sebep olur. Ancak, onun hakkini verebilen, üzerine düseni geregin­ce yapabilen hariçtir ki, ey Ebû Zerr, böylesi nerede bulunur!.."
486/2 Ebû Said'in söyle dedigi rivayet edildi: Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Kiyamet günü. insanlarin en yüksek mertebede olani, âdil olan yöne­ticidir.»
487/3 Habîb Ibn Sâbit'in babasinin söyle dedigi rivayet edildi: Hz. Pey­gamber buyurdu ki:
«Hâkimler üçe ayrilir; .Bunlardan ikisi cehenneme gideceklerdir;»
1) Ilimden yoksun, insan-lar arasinda hükmeden ve birinin malini ötekine yediren:
2) Ifmini bir tarafa birakip, haksiz yere hükmeden;
3) Allah'in kitabiyle hükmeden kadi ise cennete gidecektir.
488/4 Ebû Bekre, babasindan aldigi mektupta, Hz. Peygamber'i söyle derken isittigini yaziyordu:
"Hâkim, sinirliyken hüküm vermez!»
489/5 Hz. Aise'nin söyle dedigi rivayet edildi: Nebî sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Kalem, su üç türlü insanin yaptiklarim kayd etmez:»
1) Bulûga erisinceye !kadar çocugun:
2) lAkillanincaya kadar delinin:
3) Uyanincaya kadar uyuyanin.
{a) 'Bir rivayette, Huzeyfe'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Allah'in Resulü (S.A.V) buyurdu ki:
«Üç türlü insanin yaptiklarini- kalem yazmaz:
1) Uyanincaya kadar uyuyanin;
2) Akillanincaya -kadar delinin;
3) Intifam oluncaya kadar çocugun;»
490/6 Ibn Abbâs'in söyle dedigi rivayet edildi: Allah'in Resulü (S.A.V) buyurdu ki:
«Beyyine bulunmadigi zaman, en uygun olan sey, davaliya yemin ve­rilmesidir.»
491/7 Hammâd'a bir kisinin- söyie dedigi rivayet edildi: «Es'as Ibn Kays bir köleyi Abdullah !bn Mesûd'dan satin almisti." Abdullah, parayi ödemesini isteyince, Es'as: « On bine satin aldim» dedi. Abdullah bin Mesüd: « Sana yirmi bine sattim! Aramizi bulmak için, istedigini göstere­bilirsin. Es'as:
« Aramizi sen bul!» :
Abdullah: . . '
« O halde sana, Hz. Peygamber'den isittigim bir hükmü bildiriyo­rum:»
Alici ve satici, belirtmis olduklari fiat kokusunda uyusamayip, her iki­sinin de açik bir delili bulunmaz ve satilan mal da ortada olsa. satici ne derse öyle oiur; yahut alici kabullenmezse, satis anlasmasini bozarlar.»
492/8 El-Kasim, babasindan, dedesinin söyle dedigini rivayet etti: «Deviet mali olan bir köieyî, Esas bin Kays, Ibni Mesâd'dan satin al­di. Abdullah (Ibn Mesûd), ödemesini isteyince paranin miktarinda anlasa­madilar.
Esas:
— On bin dirheme senden satin aldim,» Abdullah:
«— Sana yirmi bine sattim!» diye, münakasa devam edince, Abdul­lah:
«— Aramizi bulmak için birini bul!»
Esas:
«—. Kendinle benim arama seni koyuyorum.»
Abdullah:
«— O halde, Hz. Peygamber'den isitmis oldugum bir hüküm ile ara­mizda hükmedecegim:
«Satici ve alici uyusmadiklari takdirde, satici ne derse öyle olur; ya­hut da satisi fesh ederler.»
(a) Bir rivayette. Kasim, babasi araciligi ile dedesinin söyle dedigi­ni nakletti:
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«Alici ve satici kesilen fiat üzerinde anlasamadiklari zaman, mal or­tada ise, satici ne derse öyledir, yahut —satisi— fesh ederler. —Bir riva­yette «satisi» (kelimesi) fazladan rivayet olundu
(b) Bir rivayette söyle buyurdu: ,
Satis akdini yapan taraflar ihtilâf ettikleri zaman, söz saticinindir, ya­hut satisi fesh ederler.»
(c) Abdullah'tan yapilan bir rivayet te söyledir:
Es'as, ondan bir köle satin aldi. Parayi ödemesini Istedi. Miktarinda anlasamadilar.
Abdullah:
«— Onu yirmi bine sattim.»
Esas:
«— Onu on bine satin aldim.»
Abdullah:
«— Resûlullah (S.A.V) den isittim, buyurdu ki:
«Alici ve satici kesmis olduklari fiatta uyusmazlarsa, karâr saticinin­dir yahut da satisi fesh ederier.»
493/9 Cabir bin Abdillah, Hz, Peygamber'den yaptigi rivaeytte söyle an­latti:
Iki kisi, aralarinda çikan bir deve anlasmazligini Hz. Peygamber'e ge­tirdiler. Her ikisi de devenin kendi devesinden dogmus olduguna dair sâhid gösterdi.
Hz. Peygamber de: devenin, bilfiil tasarrufunda bulndurana ait oldu­guna karar verdi.»
494/10 Cabir Ibn Abdullah'in söyle dedigi rivayet edildi:
«Iki sahis Hz. Peygamber'e bas vurarak bir deve hakkinda aralarinda çikan anlasmazliklarini arz ettiler.»
Devenin kendi devesinden olduguna dair her ikisi de sahid dinletti.
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem de, devenin, bilfiil tasarrufun­da bulundurana ait olduguna karar verdi.»
(a) Bir rivayette söyle dedi:
«Iki adam Hz. Peygamber'e gelerek, bir deve hakkinda muhakeme ol­dular.
Biri, devertin kendi devesinden dogmus olduguna, öbürü de kendi de­vesinden olduguna dair delil gösterdi.
Hz. Peygamber de. devenin, bilfiil tasarrufunda bulundurana ait oldguna karar verdi.»


çııÖÖçşıÜü
FITNELER BAHSI


(3 Hadistir)
495/1 Ibn Ömer'in söyfe dedigi riayet edildi: Resûlulîah sallaiiahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Ümmetime kiline çeken, bilsin ki, cehennemin yedi kapisi vardir, ve bunlardan bir tanesi de kilinç çekene aittir.»
496/2 Ebû Cülâs'in söyle dedigi rivayet edildi:
Benr Abdullah es-Seybânî'nin büyük bir sözünü isitenlerden biriydim. Onu alarak yolda boynuna vura vura Hz. Ali'ye getirdik.
(Küfe mescidi'nin) genis avlusunda, Hz. Ali'yi ayak ayak üstüne atmis sirt üstü yatar, bulduk.
Hz. Ali, ondarr, ne gibi sözler1 söyledigini sordu. O da sözünü söyledi. Hz.Ali:
«— Su sözü, Allah'tan mi, O'nun kitabindan mi yoksa O'nun Elçisin­den mi aktarmaktasin?»»
Adam:
« Hayir!..»
Hz.Ali:
Ya nereden?..."
Adam: '
« Kendimden..
« Sen bu sözü, Allah'tan veya Kitabindan yahut Elçisinden aktardi gini söyleseydin, boynunu vururdum. Benden nakletigini söyieseydin, sa na ceza olarak iskence yapardim, çünkü yalanci olacaktin. Ama, ben Al­lah'in elçisinden duydum ki:
« Kiyamet saatinden önce otuz tane yalanci (peygamber! türeye-cekti.» Iste sen onlardansin.»
(a) Bir rivayette, Ebû Cülâs söyle dedi:
Abdullah es-Seybânînin bir büyük sözünü isitenler içersinde ben de vardim. Onu Hz. Ali radiyaliahü anhaya getirdik.
(Küfe mescidinin) genis avlusunda onu ayak ayak üstüne atmis arka üstü yatar bulduk.
Abdullah'tan konusmasini istedi, o da konustu.
Hz. Ali: « Bu sözü, Allah'tan mi. Kitab'indan mi yoksa Elçisinden mi nakl ediyorsun?»
Adam: «Hayir!»
Hz. Ali: «Ya kimden...?» Adam: Kendimden... >*
Hz. Ali: « Sen, Allah'tan veya Kitab'indan, yahut Elçisinden naklettigin; söyleseydin boynunu vururdum. Benden nakletmis oldugunu söyie­seydin, yalanci olacaktin ki ceza olarak sana iskerrce ederdim. Ama, ben Hz. Peygamber'den duydum ki,
«Kiyamet saatinden önce otuz tane yalanci (Peygamber) türeyecek-tir. Iste sen onlardansin.»
497/3 Ebû Hüreyre'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Bir zaman gelecek, insanlar mezarliga sik sik gidip, kabirler üzeri-n-e kapanarak:
«Ah! su mezar benim olmasini ne kadar isterdim!...» diyecekler.
Bunun üzerine Hz. Peygamber'den soruldu:
«— Ey Allah'in Resulü! Nasi! olur?!...»
Hz. Peygamber :cevap verdi:
«— Zamanin maddî, manevî izdiraplarla dolu olmasi; belâ, musibet ve fitnelerin çok olmasi sebebiyle olur...

çııÖÖçşıÜü
TEFSIR BAHSI


(15 Hadistir)
498/1 Ibn Abbâs radiyallahü anhümâdan, azîz ve celîl olan Allah'in, «Elif, lâm, mîm» sözünün anlami su oldugu rivayet edildi: «Ben Allah'imi bilirim.»
499/2 Ebû Seleme bin Sibt'in söyle dedigi rivayet edildi:
«El-Dahhâk Ibn Mezâhim'in yanindaydim. Bir adam ona:
«!..zira, biz seni iyilik edenlerden görüyoruz.[1] (mealindeki) ayette geçen (Yusuf aleyhisselâmin) iyilikleri- nelerdi?» diye sordu. Cevap verdi:
O, zindanda iken biri rte zaman srkissa, ümitsiz kalsa onu tesel­li eder, ferahlatirdi. Biri hasta olsa sormaya gider, yardimina kosardi. Bi­ri bir seye muhtaç olsa onun [bu ihtiyacini gidermeye çalisirdi.»
500/3 Ebû Saîd el-Hudrî'-nin söyle dedigi rivayet edildi: Nebî sailallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«Müminin süratli anlayisindan sakinin! Zira o, Allah tealânin nuru ile bakar.»
Sonra su âyeti okudu: Meali):
«Süphe yok ki bunda düsünenlere ibretler var.» [2]
501/4 Ibn Abbâs'in söyie dedigi rivayet edildi:
Resûlullah sailallahü aleyhi ve selle-m buyurdu ki:
«Andolsun Rabbine ki, onlarin hepsirre soracagiz yapti'klan seyle-
[3]âyete, sorulacak olan «Lâ ilahe illallahtir.
502/5 Ibn Abbas'm söyle dedigi rivayet edildi:
Resûiuilah sallallahü aleyhi ve seilem Cifeni aleyhi'selâm
« Bize yapmakta oldugunuz ziyaretleri daha çok yapamaz misiniz?»
diye sordu.
Bundan bir kaç gece sonra su âyet indi:
«Biz melekler, ancak rabbinin emriyle inebiliriz; onundur ve varsa ilerimizde ve ne varsa gerimizde ve ne varsa gerimizde ve ne varsa Ikisi arasinda (ve rabbin hiçbirseyi unutmaz.)» [4]
503/6 Ümmü Hâni'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygambere sordu-m:
«— Ey Allah'in Resulü: Lût kavmi, meclislerinde yapmis olduklari her
türlü kötülük ne idî?»
Resûlullah cevap verdi:
« Parmaklariyle yolda gelip geçerre hurma çekirdegi veya çakil ta­si atarlar ve onlarla alay ederlerdi.»
504/7 Ibn Ömer'den rivayet edildi:
-Öyle bir Allah'tir ki sizi «zayif» (min da'f) bir sudan yaratmistir, son­ra bir «zayiflik» oian çocukluk çagindan çikarip güç kuvvet vermistir s:ze, sonra kuvvetli çagdan gene bir «zayiflik- (da'f) çagina ve ihtiyarlik yasi­na getirmistir sizi...» [5]
Hz. Peygamberin huzurunda bu (mealdeki) âyeti, Ibn Ömer okuyun­ca, «min da'f» diye okudugu kelimeyi, «min du'f» oku!» diye emretti.
505/8 Abdullah {bin Mesûd) un söyle dedigi rivayet edildi: «Ed-Duhân ve Batsa' [6] Hz. Peygamber zamaninda vtfku bulmustu.»
506/9 Hz. Aise'nin söyle dedigi rivayet edildi: Resûluliah sallallahü aleyhi ve seilem buyurdu ;ki: «Çocuklariniz kendi kazançlariniz olup, onlar sizlere Allah'in vergisi-dir.» «Diledigine 'kiz ve diledigine erkek evlât verir.» [7]
507/10 Hz. Peygamberin azadlisi Sevbân'in söyle dedigi rivayet edildi: . Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemden duydum söyle buyurdu:
«Dünya her seyiyle benim olsa, yine su âyet kadar sevinmem:
«De ki: Ey nefislerine uyup hadden asin hareket eden kullarim, Al­lah'in rahmetinden ümit kesmeyin; süphe yok ki Allah bütün suçlari' ör ter.» [8]
Hz. Peygamber-a. o zaman biri sordu:
«— Allah'a ortak kosan da mi?»
Resûlullah (S.A.V) buna cevap vermedi. Adam:
«— Allah'a ortak kosanda mi?!..» diye tekrar sordu. Yine bir müd­det sükût edip:
«__ Evet, bilin ki Allah'a ortak kosan da (ümidini kesmesin).» ceva­bini verdiler.
508/11 Ibn Abbas'in söyle dedigi rivayet edildi:
Vahsî, Hz. Hamza'yi öldürdükten sonra bir müddet küfrü üzere kaldi. Sonra kalbinde Islâm olma düsüncesi doguverdi. Bunu Hz. Peygamber'e bildirerek:
« Bununla beraber, dedi, senden duydum, Allah'in Kitab'indan nak­len: «Ve öyle kisilerdir onlar, ki Allah'la beraber bas!ka bir mabuda kulluk etmezler ve hakli olmadikça Allah'in haram ettigi bir cana kiyip kimse­yi öldürmezler. Ve zina etmezler ve kim 'bunlari yaparsa cezaya düser.» Kiyamet günürrdeyse azabi kat kat arttirilir ve hor ve hakir bir halde, ebe­dî olarak azabta kalir.», [9] diyordun. Ben ise bunlarin hepsini yaptim. Be­nim için bir kolaylik var »midir?» Q zaman CPbrîl inerek Hz. Peygambere:
«— Ona söyle ki: «Ancak tövbe edip inanan ve iyi isler isliyen müs­tesna. O çesit kisilerdir ki Allah, kötülüklerim iyiliklere tedbil eder onla­rin, ve Allah suçlari Örter, Rahîmidr.» [10] dedi.
Nebi sallallahü aleyhi ve seliem ona bu âyeti gönderdi. Âyeti kendi­sine okuyunca:
« Süphesiz bu âyette sartlar" var. Bunlari yapamamaktan korkuyo­rum. Ey Muhammedi Bu âyetin gösterdiginden, daha çok kolaylik göste-diginden, daha çok kolayli'k gösteren bir sey elinde var mi?» diye bildirdi:»
O zaman Cibril su âyeti indirdi:
«Süphe yok ki Allah, kendi'sirce es taniyanlari yarhgamaz, ondan bas­ka, dilediginin bütün suçlarini yarhgar...» [11]
Hz. Peygamber bu âyeti yaztp Vahsîye gönderdi.
Âyeti kendisine okuyunca söyle konustu:
«— Diyor ki: Hiç süphesiz, Allah kendisine es taniyanlari yarligamaz ondan basika dilediginin bütün suçlarim yarligar. Ben, bilmiyorum, belki de yarligamak istedigi ben olmryacagtm. Eger âyet, «Ondan baska günah­lari affeder.» sevklinde olsaydi ve «...diledigini...» demeseydi oiurdu. Ey Muhammed, belki elinde bundan daha çok genis bir âyet vardir.»
Vahsî'nin bu sözü üzerine Cibril su âyeti getireii:
«De ki: Ey nefislerin-e uyup hadden asiri hareket eden kullarim, Al-lahrin rahmetinden ümit kesmeyin; süphe yok ki Allah bütün suçlari ör­ter.» [12]
Nebi sallallahü aleyhi ve seIlem bu âyeti yazip Vahsî'ye gönderdi: Kendisine âyeti okuyunca:
*— Bu âyete gelince, evet» dedi ve Islama girdi. Hz. Peygamber'e de gönderdigi haberde söyle dedi:
«— Ey Allah'in Resulü! Islâmi gerçekten kabul ettim. Seninle aörüs-meme izin verir misin?.»
Vahsî'nir; bu istegine Nebi (S.A.V) su cevabi gönderdi: Yanima geldiginde yüzünü ört. Gözlerimi, amcam Hamza'nin ka­tiliyle doldurmaga gücüm yetmez.:»
Vahsî bu sözler karsisinda sustu.
Bir müddet sonra Müseyleme [13] Hz. Peygambere su mektubu gönderdi:
« Allah'in elçisi Museyleme'den Allah'in elçisi Muhammed'e. Yer­yüzünde sana ortak kilindim. Bundan böyle yeryüzünün yarisi ben-im ya­nsi Kureys'in. Ancak Kureys, tümünü kendisi almak istediginden, siniri te­cavüz ediyor.»
Iki kis| bu yaziyi Hz. Peygamber'e getirip verdiler. Yazi kendisine oku­nunca bu iki elçiye dönerek:
« Elçi olmasaydiniz, ikinizi de öldürtürdüm» dedi, ve Ali] bin Ebî Tâli'b'i çagirdi, su mektubu yazmasmi emretti:
«— Rahman ve Rahim olan Allah'in adiyle. Allah'in Resulü Muham-med'den «yalanci» Müseyleme'ye.
Selâm dogru yolda olanin üzerine olsun. Dinle! Süphe yak ki yeryü­zü Allah tealânin olup kullarindan diledigine miras olarak kalir. Ve sonuç (Allah'tan) çekinenlerindir. Ve Saüailahu alâ Seyyidina Muhammed.» . "
Müseyleme'mn Hz. Peygambere yazdigi seyleri haber alan Vahsî, mizragini çikardi ve biledi. Onu öldürmege karar verdi. Bu azimle yasadi ve nihayet Yemâme savasinda onu öldürdü.
509/12 Ebû Z-Zerâ'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Resûluliah (S.A.V.) buyurdu ki:
«Iman sahiplerinden (fâsik olanlar) sefaatim ile atesten elbette çikar­lar. Öyleiki orada yalniz su âyetin bildirdikleri kalir: meâien:
«Nedir derler Cehenneme sokan sizi? Derler ki: Namaz kilmazdik, ve yoksulu doyurmazdrk, ve bos lâflarla azginliga dalanlarla biz de dalardik, ve ceza gününü yalanlardik, bize Ölüm gelip çatincaya dek. Derken sefaat­çilerin sefaati fayda vermez onlara.» [14]
(a) Bir rivayette Ibn Mesüd söyle dedi:
Imân sahiplerinden bir takim kimseleri Allah Cehennem atesiyle azap-landirdiktan sonra, Muhammed (S.A.V) in sefaatiyle çikarir, ve orada yal-mz su âyetin bildirdigi 'kimseler kalir: (tüfkçesi):
«Nedir, -derler, Cehenneme sokan sizi? Derler ki: Namaz kilmadik, ve yoksulu doyurmadik ve bos lâflarla azginliga dalanlarla biz de dalardik...» [15]
510/13 Ibn Mesûd'un söyle dedigi rivayet edildi;
«(Cehennem) atesinde (ebedî} kalacak olanlar, yalniz Allah'in su âyet­te sözünü ettigi kimselerdir; (türkçesi):
«Nedir, derler, Cehenneme sokan sizi? Derler ki; Namaz kilmazdik, ve yoksulu doyurmazdik, ve bos lâflarla azginliga dalanlarla biz de daîar-dck, ve ceza gününü yalanlardik, bize ölüm gelip çatincaya dek. Derken se­faatçilerin sefaati fayda vermez onlara» [16]
511/14 Ebu salih ‘in söyle dedigi rivayet edildi (Ayetteki) el hukub [17] seksen senedir onda dünya günleri sayisinca günler vardir
512/15 Ebü Z-Zübeyr'in dedigi rivayet edildi: _ «Sözün en güzelini tasdik eylerse» [18] huzurunda okununca, buyurdu ki- sözün» en güzeli ilahe lllallâh-dir.
[1] Yûsuf (12), 36
[2] hicr (15), 75
[3] -Hicr (15), 92-93
[4] Meryem (19). 64
[5] Rûm (30), 34
[6] Duhan sûresinin 10. ve 16. âyetlerinde geçen bu iki kelimeye çesitli anlamlar verilmistir. Ögrenildigine göre, Hz. Peygamber, azgin Kureyse beddua etmis, böylece kit-lik ve feiâkete duçar olmuslardi. Ve «duhan. yani dumani o zaman görmüslerdi. Abdul-' 'ah Ibn Mssûd, âyette geçen -batsa'-nm Bedir Savasi günü oldugunu söylemistir. (Alî. s. 211)
[7] Sûra Sûresi 42. 49
[8] Zümer Süresi 39 53 296
[9] Furkan s. 25, 68-69
[10] Furkan s. 25, 70
[11] Nisa s. 4. 48
[12] _ Zümer s. 39. 53.
[13] Müseyieme, yalanci peygamberlerdendir. Hz. Peygamber hayatta iken peygam­berlik iddiasina basladi.
[14] Müddessir 74, 42-45.
[15] Müddessir 74, 42-45.
[16] Müdessir 74, 42-4S
[17] Nebe Süresinin 23" ayetinde: -Devirlerce (ahkab)cehennemin içinde kalacaklar deniyor Rivayette bu kelime açiklaniyor
[18] Leyi, 6.

çııÖÖçşıÜü
VASIYETLER VE MIRAS BÖLÜMÜ


(6 Hadistir)
513/1 Sad bin Bbî VtfklkâVin söyle dedigi rivayet edildi: Hastaligim sirasinda Hz. Peygamber sormaga gelmisti; Ona sordum: «— Ey Allah'in Resulü! Malimin hepsini vasiyyet ediyorum, dedim. Söyle cevap verdi: '«— Hayir etme.» «— Yansini...?» «Hayir.» «— Üçte birini...?»
«Üçte biri de çok. Vereseni halka el açacak durumda bprsrtane!» diye­rek bana mani oldu.
(a) Bir rivayette söyle dendi:
Resululiah (S.A.V) hasta olan Saîd'i sormaga gitti. Ve:
« Vasiyyet ettin mi?» diye sordu.
« 'Malimin hepsini vasiyyet ettim» diye cevap verince, Hz. Peygam­ber bunu -kabul etmedi. Saîd üçte biri deyinceye 'kadar indirdi. Bunun üze­rine:
«— üçte brj de çok!» buyurdu. Bir rivayette söyle dedi:
Ben hastayken Hz. Peygamber beni sormaga geldi. Kendisine: « Ey Allah'in Resulü! Maiimin hepsini vasiyyet ediyorum?» de­dim. Bunun üzerine:
«Hayir!» buyurdu. « Yansini...?» « Hayir!» <;Üçte birini...?»
— Üçte biri de çoktur...!» dedi ve devam etti: «Vereseni hayrin iie birakman, onlari eli bos halka avuç açacak durumda birakmandan daha iyidir.»
514'2 Cabir'in söyie dedigi rivayet edildi: Resûluiiah saliaüahü aleyhi ve seliem buyurdu ki:
«Müslüman, hiristiyana mirasçi olamaz. Ancak hiristiyan kölesin-e ya­hut cariyesine olabilir...
515/3 Ibn Abbas'in söyle dedigi rivayet edildi: Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Mirastan Allah'in belirttigi miktarlari sahiplerine veriniz! Geri kalar ise (asabeden) en yakin erkegin hakkidir.»
516/4 Abdullah bin Seddâd'in söyle dedigi rivayet edildi:
Hamzanin kizlarindan birinin âzâd etmis oldugu bir kölesi öldü. Geride bir kiz çocugu birakti.
Nebi saliallahü aleyhi ve seliem (kölenin malinin) yarisini kizma, ye
risim da Hamzanin- kizina verdi.»
520/2 Ümmü Hâni'nin söyle dedigi rivayet edildi:
Hz. Peygamber buyurdu ki:
Allah, Cennette, içersinde keskin misk kokulari esen bir sehir yarat­ti. Suyu «selsebîl» kaynagindan gelir. Agaçlari nurdandir. Sehirde kusur­suz güzellMcte huriler dolasir ki her biri yetmis perçemlidir. Hurilerden bir tanesi yeryüzünde görünseydi» dogu ile bati arasim aydinlatir, ve yer ile gök arasini güzel kokusuyla doldururdu.»
Dinliyenle sordular:
*— Ey Allah'in Resûlül Bu yer kiim Içindir?»
Cevap verdi:
«— Alacagini, hos görürlük ve müsamaha Üe rstiyen içindir.»
(a) Bir rivayette söyle buyurdu:
«...Iri gözlü hurilerden biri görünseydi dogu ile bati arasini aydin­latir, yer - gök arasini güzel koku ile doldururdu.»
Bir rivayette Ümmü Hâni söyle dedi:
Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Allah tealinin, arsin altinda asili, keskin misk kokusundan yaratil­mis bir sehri vardi. Agaçlari nurdan, suyu selsebîl kayrragindandir. Iri göz­lü huriler cennet kizlarindan yaratilmis, her bir* yetmis perçemlidir. On­lardan biri doguda asilsaydi, bütün bati Ulan aydinlatirdi













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder